Haberler

2010'un Avrupa başkentinde toplu sünnet düğünü etkinliği

Tarih: 21 Ekim 2009 Kaynak: Vatan Yazan: Selahattin Duman
Koskoca metropolümüz İstanbul, Avrupa'nın kasabalıktan sıyrılmış şehirlerine "teşvik için" verilen "Avrupa Başkenti" unvanını kaptı ya! O saatten beri yapamayacağımız projeler üretiyoruz.. "Surname"ye konu olan toplu sünnet düğünü etkinliği de dahil..

2010 yılında Avrupa başkentiyiz, diye övünmeye durduk..

İletişim çağında olduğumuzdan bunun ne menem bir başkentlik olduğu hemen ortaya çıktı..

Bizden evvel bu unvana layık görülen kasaba irisi şehir kalmamış Avrupa'da.. Bizden sonra da yine kasaba irilerine verilecekmiş..

Tamam, anladık..

Tevazu gösterip unvanı can-ı gönülden sahiplendik, diyelim.. Peki "Nüfusunuz nedir?" dediklerinde elin adamına ne cevap vereceğiz?

Kafadan atıp tabelalara yazdığımız rakamı mı söyleyeceğiz yoksa son iki denememizde İstanbul'u bir türlü sayamadığımızı mı?

Onu da boş veriyorum..

Yeni yıla iki ay kaldı.. Elde çıkarıp da gösterilecek adam gibi tek proje yok.. İki eski kilise veya camiyi restore edeceğiz, dedik.. Öyle duruyorlar..

Belediye adamları ahaliyi hâlâ "proje üretmeye" çağırıyor..

Birilerinin aklına bir şey gelecek.. Belediye organlarına önerecek.. Onlar toplanacaklar, parasını tartışacaklar, karar verecekler..

Bizim de 2010 yılında gönülümüz şenlenecek.. Teheeeey!

Akla gele gele Osmanlı şehzadelerinin sünnet düğününün taklidi geldi..

"Lan arkadaş.. İstanbul'da öyle bir sünnet düğünü yapalım kiiii.."

Yapın bakalım

Bu "kiiii.." uzatmasının sonunda karşı tarafın aklından "adamların ağzı açık kalsın.." diye düşünmesini beklersin..

Biraz tarih karıştırmış olanlardan biri de Sultan Üçüncü Ahmed'in şehzadeleri için yaptığı sünnet düğününü ve onu anlatan "Surnameyi" hatırlamış besbelli..

Osmanlı devrinin saray düğününün canlandırılması halinin çok kültürel şey olacağını düşünmüş..

Başka biri "Ahalinin çocuklarını da aradan çıkartırız.. Hem sandıkta bize yarar.." demiştir..

Projemizde böylece şekillenmiştir..
Nasıl uygulanacağı da belli oldu..

Sultan Üçüncü Ahmed'in sünneti elli iki gün sürmüştü.. Bunlar otuz güne sığdıracaklar..

Elde "Surname" gibi minyatürlerle bezenmiş bir de kaynak var.. Ona bakıp bakıp şenliği karikatüre benzetecekler..

Mehteran marş çalacak.. Cambazı, hokkabazı marifet gösterecek.. Bir de kimilerine Osmanlı kıyafeti diye saçma sapan libaslar giydirip, ortamı şenlendirecekler..

Belki Sultanahmet'te toplanan ahaliye kırmızı kartondan yapılma fesler dağıtılacak..

Merak etmeyin kimse çıkıp da "O devirde fesin ne işi var arkadaş?" diye sormaz..

Hatta belki sosyete dediğimiz güzellikler âlemi de aşka gelip kendi kendine "Osmanlı temalı" partiler vererek etkinliğe katkıda bulunur..

Kocaları da Ampul Partisi'ne ne kadar yakın durduklarını göstererek ilerisi için umutlanırlar..

"Surname"yi eline alan biri sünnet düğünü şenliklerinin günümüzde ne kadar sıradan kalacağını görür..

Ne vardı Surname'de?

İp üzerinde dolaşan cambazlar, ateş yutan, kılıç tutan hokkabazlar.. Çalgıcılar, çengiler.. Bir de zırt pırt yürüyüş yapıp saraydan bahşiş bekleyen esnaf alayları..

Elli iki gün boyunca açık alanda herkese açık yemek.. Yemek dedimse ahım şahım bir şey beklemeyin.. Koca kazanlarda pişmiş pilav..

Her köşede çevrilen koyun eti.. Biraz daha itibarlı olanlar için düzenlenen alanlarda fazladan zerde.. Hoşaf da varsa gel keyfim gel..

Sirk de Soley...

Vakti zamanında bu "Surname" temalı işlere bulaşmışlığım vardır..

Sıkı bir prodüktör yıllardır gösterimde olan dünyaca ünlü "Sirk De Soley"in (Güneş Sirki) bizdeki karşılığının "Surname" olacağını hesaplamış..

Böyle bir gösteriyi organize etmeyi kafasına koyduğundan, benden de yardım istemişti..

Pekin'deki dünyanın en önemli akrobasi okulunu bu niyetle ziyaret ettik..

Orada altı, yedi yaşlarından itibaren akrobat olarak yetiştirilen Çinli çocukların eğitimini izledik, marifetlerine tanık olduk..

Nitekim Sirk De Soley'in kadrosu bu okulun yetiştirdiği elemanlarla dolu..

Sonunda "Yaparız.." dedik ama bir iki yıl çalışmacasına.. Kriz yetişip belimize kazmayı vurmasaydı belki de becerecektik..

Diyeceğim o ki şimdi yola çıksan Pekin'deki o okulun yetiştirdiği elemanları turist olarak bile buraya getiremezsin..

Peki o zaman.. Surname'yi kimlerle yapacaksın?

Sağda solda gezinen ikinci sınıf sirklerden ayartacağın cambazlarla mı? Çakma ateşbazlarla mı?

Kurtuluş yıldönümlerini kutlayan kasabaların esnaf alaylarıyla mı?

Bakıyorum.. Proje için istenen para sekiz milyon altı yüz yetmiş bin lira..

Bundan para da kazanacaksın.. Bir miktarını cebe atıp, kalanı ile hem İstanbul ahalisini hem de "Görelim bakalım yeni kültür başkentimizi.." deyip buralara gelen yabancıları eğlendireceksin..

Bu paraya Fener'e, Galatasaray'a iyi bir futbolcu alamazsın..

O zaman da yapacağın "Surname etkinliği" komediye döner.. Hani Aziz Nesin'in meşhur kitabındaki gibi..

Onun da adı Surname'ydi ve Sultanahmet meydanında yapılacak bir idamı izlemeye gelenlerin böyle dramatik bir seyirden nasıl eğlence çıkardıklarını anlatırdı..

Bu işi ağzımıza yüzümüze nasıl bulaştıracağımız belli oldu..

"Kültürel Başkentlik.." mesaimiz iki ay sonra başlıyor, biz de hâlâ akla ziyan projelerle eğleniyoruz..

İşin sonu açık havada yapılacak bedava bir Tatlıses konserine kalacak galiba..

Bir de perde kurup Karagöz ile Hacivat gösterisi katarız işin içine.. Kültür başkentliğin hakkını dört dörtlük veririz..

Hiç değilse Sayın Karagöz'ün gönlü şen olur.. Sevincinden "Bıy.. Bıy.. Bıy.." ye çığrışır..
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.