Haberler

Berlin Duvarı Olmadan 20 Yıl

Tarih: 9 Kasım 2009 Kaynak: Wikipedia, Mauerfall09.de, Mauerfall-berlin.de, Wir-waren-so-frei.de, Die-berliner-mauer.de, Morgenpost.de, Berlinonline.de Derleyen: Burcu Karabaş


Kaynak: Reuters
2,5 metre yüksekliğinde 1000 domino taşı, yapılacak törenlerde duvarı ve duvarın yıkılışını sembolize edecek.

Almanya'nın, Almanya Cumhuriyeti (Bundesrepublik Deutschland - BDR) ve Almanya Demokratik Cumhuriyeti (Deutsche Demokratische Republik - DDR) adıyla doğu ve batı olarak iki ayrı devlet halini almasının ardından tarihi bir bölünmüşlük sembolü haline gelen Berlin, bugün doğu ve batı bölgelerinin tekrar bir araya geldiği günün, yani Berlin Duvarı'nın yıkılışının 20. yıl dönümünü kutluyor.

Soğuk savaşın bitişini ve Avrupa'nın yeniden bir araya gelişini simgeleyen 9 Kasım'da, kentin geçirdiği dönüşümü anlatan açık hava sergileri ve kutlamalar düzenleniyor.

Berlin'in nasıl bölündüğünü ve sadece kenti değil, bütün ülkeyi ikiye bölen duvarın adım adım nasıl inşa edildiğini ve ardından nasıl yıkıldığını, kentlilerin dönemde yaşadıklarıyla farklı bir açıdan ele almak mümkün.


Kaynak: Reuters
Heykeltraş Dieter Popielaty'nin Berlin Steglitz'deki "Leid an der Mauer" (Duvarda Acı) adlı heykeli.

Duvar için İlk Adımlar Atılıyor (1945 - 1961)
İkinci Dünya Savaşı ve Almanya içinde temelleri atılan iki ayrı devletin kuruluşu arasındaki zaman dilimi, aslında Berlin'in, dolayısıyla da Almanya'nın bölünmesi için atılan ilk adımları da barındırıyor. Henüz 50'li yılların başlarında, Doğu Almanya'nın (DDR), kendi sınırları içindeki halktan batıya kaçanları engellemek için Sovyetler Birliği'nin desteğiyle sınırlarını bloke etmeye başlaması, bunun bir kanıtı. Doğudan Batı Almanya'ya kaçmaya çalışanların sayısının yılda 200.000'lere ulaşması ise, ilerleyen dönemde daha ciddi tedbirler alınacağının göstergesi. İşte bu tedbir arayışı, Berlin'i sayısız tarihi, sosyolojik ve kentsel araştırmaya dahil edecek, ancak sadece kenti değil, neredeyse tüm Almanya'yı bölen bir duvarın adım adım inşa edilmesiyle sonuçlandı.

ABD, Büyük Britanya ve Sovyetler Birliği, 1944 yılında imzaladıkları Londra Protokolü'nde, Almanya'yı ve Berlin'i -daha sonra sayıları dörde yükselecek olan- üç ayrı kontrol bölgesine ayırdı. Bir yıl sonra ise, Almanya İkinci Dünya Savaşı'nı kaybetmiş, kontrol bölgeleri ve Berlin'in yönetimi kazanan devletler tarafından ele geçirilmişti.

Bölünmenin ardından, Doğu ve Batı Almanya'nın kalkınma hızları ve güçleri arasındaki fark, iki bölge arasında kayda değer bir ekonomik uçuruma yol açtı. ABD'nin Marshall Planı sayesinde Batı Almanya'nın refah düzeyi giderek artarken, Doğu Almanya'nın Sovyetler Birliği'ne olan bağımlılığı, bölgenin ekonomik krize girmesine yol açtı. Buna, politik misillemelerin de eklenmesiyle Doğu Almanya, 1961 yılına kadar 3,1 milyonun üzerinde nüfus kaybı yaşadı. Ülkenin doğusunda yaşayan Almanlar'ın batıya göç etmesini engelleme arzusunun ilk somut sonucu, 26 Mayıs 1952'de Doğu Almanya'nın Batı'ya sınırlarını kapatması oldu. Berlin'in bölünme sürecinin bu ilk denemeyle başladığını söylemek mümkünse de, bölünmenin resmi olarak hayata geçmesini sağlayan birkaç önemli politik gelişme daha yaşandı. 1958'in sonlarına doğru Sovyetler Birliği, verdiği Chrustschow Ultimatomu'yla Batı Berlin'in sonraki altı ay içinde askerlerden temizlenmiş özgür bir şehir olmasını istediğini belirtti. Bu şart yerine getirilmediği takdirde de, Berlin üzerindeki haklarını Doğu Almanya'ya devredeceğini açıkladı. Bu ultimatomdan iki yıl sonra ise, Doğu Almanya İçişleri Bakanlığı'ndan süresiz bir açıklama yapıldı. Batı Almanya'dan Doğu Berlin'e yapılacak seyahatler, artık bazı belgeler almayı gerektirecek şekilde kontrol edilecekti.

Duvar İnşa Ediliyor (1961 - 1962)

Sosyalist Birlik Partisi SED (Sozialistische Einheitspartei Deutschlands) yönetimindeki Doğu Almanya'nın kapılarını Batı'ya tamamen kapatmasını içeren süreçte, duvarın inşaatına da başlandı. Doğu hükümetinin başındaki Walter Ulbricht'in sembolleşen "Kimsenin bir duvar inşa etmeye niyeti yok" cümlesi, bugün inşaatı başlatan "yalan" olarak tanımlanıyor. 1961'in Haziran ayında düzenlenen bir basın konferansında soruları yanıtlarken Ulbricht'in bir gazeteciye, "Sorunuzu, Batı'da, Doğu Almanya'nın başkentindeki inşaat işçilerini bir duvar inşa etmeleri için harekete geçirmemizi isteyen kişiler olduğu şeklinde algılıyorum.
Kaynak: Deutsches Bundesarchiv
Walter Ulbricht, 1946

Benim böyle bir isteğin var olduğundan haberim yok. Başkentimizin işçileri, öncelikle konut inşaatlarıyla ilgileniyor ve güçlerini bu alanda kullanıyorlar. Kimsenin bir duvar inşa etmeye niyeti yok!" şeklinde verdiği cevap, duvar inşaatına dair fikirleri yalanlıyordu. Ancak bundan iki ay sonra Doğu Almanya'nın inşaat işçileri, Doğu ve Batı Berlin arasındaki sınırda bir duvar örmeye ve engeller inşa etmeye başladı. 45.000 parçadan oluşacak duvarın malzemeleri, yıllar içinde 2,75 ton ağırlığına ulaşacaktı.

13 Ağustos 1961 sabahında, silahlı Doğu Almanya ekipleri Berlin'in batısını dikenli teller ve caddelere yerleştirdikleri engellerle abluka altına almaya başladı. Doğu Almanya yönetimi tarafından yapılan açıklamada "Batı Almanya ve Batı Berlin'e ait rövanşist ve militer güçler tarafından yürütülen düşmanca tavrı durdurmak için Batı Berlin'e bitişik sınırın, bağımsız bir devlete ait ülke sınırıymış gibi korunması gerektiği", duvarın inşaatı için sebep olarak gösteriliyordu. Batı Berlin, askeri güçlerden arındırılmış, özgür bir şehir olmadığı sürece Doğu Almanya vatandaşları bu bölgeye sadece özel izinlerle ayak basabilecekti.


Kaynak: Deutsches Bundesarchiv
Friedrichstrasse Garı'ndaki "Tränenpalast", 1962

Alınan kararlarla, sınır hattı boyunca sadece 13 nokta geçiş için açık bırakılıyor, Doğu Almanya vatandaşlarına Batı'da çalışmak yasaklanıyordu. Berlin'in doğu ve batısı arasındaki bu sınırı geçen yer üstü ve yer altı metro hatları durduruluyordu. Kullanımda sadece, Friedrichstrasse'deki istasyon bırakılıyordu. Batı tarafına dönecek olan Almanlar'ın Doğu'da kalan yakınlarıyla vedalaşacağı garın giden yolcu peronu, ilerleyen yıllarda halk arasında "Gözyaşı Sarayı" (Tränenpalast) adını alacak, sembolleşecekti.

14 Ağustos'ta, yani bu olaydan bir gün sonra Doğu Almanya askerleri, kentin simgesi olan Brandenburg Kapısı'nı sembolik bir törenle kapattı. Ertesi gün ise, silahlı birlikler kontrolündeki işçiler, duvarın temellerini attı. Batı Berlinliler'e doğuya geçmenin yasaklandığı günün hemen ardından, 24 Ağustos'ta ise, ilk kez 24 yaşında bir adam Batı Berlin tarafına kaçmak isterken vurularak öldürüldü. Kaçmak isterken öldürülen Doğu Berlinliler'in sayısı, 1989'da ölümler son bulana dek yüzlere ulaşacaktı. Duvarın inşaatına başlanmasının hemen ardından, Sovyetler Birliği ve ABD'ye ait bölgeler arasından geçen sınır üzerinde Checkpoint Charlie adlı kontrol noktası açıldı. Nokta, özellikle askeri personel ve yabancı diplpmatların geçişlerini kontrol altında tutacak ve Berlin Duvarı ile birlikte adı anılan en ünlü noktalardan biri olacaktı.


Kaynak: Deutsches Bundesarchiv
Checkpoint Charlie'nin kaldırılışı

Birbiri ardına gelişmelerin yaşandığı 1961'i takip eden 1962 ise, üzücü olaylar ve ölümlerle hatırlanacaktı. Doğu Almanya askerlerinden Reinhold Huhn'un kaçmaya çalışanlara yardım eden bir "Batılı" tarafından vurulması, duvarın diğer bölgelere dek uzatılması fikrini güçlendirdi. Çünkü Huhn, öldükten sonra Doğu Almanya'yı yöneten SED rejimi tarafından "Batı'ya karşı savaş"ın simgesi olarak lanse edildi. Böylece, inşaat ve sınır ekipleri, mevcut duvarın arkasında caydırıcı bir ikinci duvar inşaatına başladı. İki duvar arasında, yaklaşık 100 metre genişliğinde, vatandaşlar tarafından terkedilmiş, ancak askeri kontrolün en yüksek seviyede tutulduğu boş bir alan kaldı: "Ölüm Bantı". Bantın alanı, ilerleyen inşaatlarla 450.000 metrekareye ulaşacaktı.


Kaynak: Die-berliner-mauer.de
"Ölüm Bantı" (Todesstreifen)

Fakat ölümler, elbette sadece bu noktada gerçekleşmiyordu. Ağustos 1962'de Peter Fechter adlı duvar işçisi, batı tarafına geçmek isterken kontrol askerleri tarafından vuruldu. Sınır hattı üzerinde düşen ve kan kaybeden Fechter'e hiçbir yardımın ulaştırılmaması, dağıtılan fotoğrafla tüm dünyanın sarsılmasına neden oldu.

Duvarlı Yıllar (1963 - 1989)
Yıkım isteklerine rağmen duvarın tahmin edilenden çok daha fazla ayakta kaldığı bu süre boyunca, 5.000'den fazla kaçış girişimi olacaktı. Bunların yaklaşık 3.000'i başarısızlıkla, yani yaralanma ve tutuklamayla sonuçlanacaktı. Sadece Berlin Duvarı boyunca ise, 239 kişi yaşamını yitirecekti.

Doğu Almanya yönetimi, 1963 yılında bir sınır bölgesi yönetmeliği çıkardı. Yönetmeliğe göre, sınır hattı boyunca 100 metrelik bir koruma hattı oluşturuldu. Bu hatta, Doğu Almanya vatandaşları sadece özel izinle girebilecek, diğer ülkelerin vatandaşlarına ise bu bölge tamamen yasaklanacaktı. Bu sırada ABD Başkanı John F. Kennedy'nin bölgeye yaptığı ziyaretten çok şey bekleyen Berlinliler'in duvarın yıkılması umudu boşa çıkıyordu, ancak yapılan ek uygulamalarla Batı Berlinliler'e, Doğu'daki yakınlarını görme imkanı kısıtlı da olsa sunulmaya başlıyordu.


Kaynak: Berlinermaueronline.de
Sınırdan yapılacak geçişler için çıkarılan düzenleme.

1966'nın, sınır kuvvetlerinin caydırma ve kontrol amaçlı ilk gözetleme kulelerini inşa etmesi ve diğer tarafa geçişlerin yeniden zorlaştırılmasıyla geride bırakılmasının ardından, 1968'de üçüncü ek duvar inşa edildi. Beton plakalar üzerine yerleştirilen tüplerden oluşan bu yeni duvar, kaçışları tamamen engellemek amacını taşıyordu. Ancak bu başarılamamış olacak ki, üç yıl sonra duvar, sık dikenli tellerle yeniden güçlendirilecekti. Buna ek olarak da, sınır kuvvetleri, etkilerinin artması amacıyla yeniden düzenlendi. Kuzey, orta ve güney sınır komando grupları ile ayrı bir sınır ekibi bu şekilde ortaya çıktı. SED rejiminin başına Ulbricht'in ardından getirilen Erich Honecker'in ideolojik yaklaşımının daha güçlü olduğunun görülmesi de, değişim umutlarını yine boşa çıkardı. Çünkü Honecker, duvarın uzatılarak devam ettirilmesini destekliyordu.

1972 yılı sonunda Doğu Almanya, imzalanan anlaşmayla Batı Almanya tarafından resmen, bağımsız bir devlet olarak tanındı. 1974 ve 1976 yılları arasında ise, Honecker'in destek verdiği inşaatlar hız kazandı. Gözetleme kulelerinin kullanılmaya başlanmasının hemen ardından, dördüncü duvarın inşaatına başlandı. Berlin Duvarı, sadece bir duvar olmaktan çıkmış, aşılması imkansız hale getirilen katmanlı bir engeller koleksiyonu haline gelmişti. Buna rağmen kaçış denemeleri son bulmuyor, Berlinliler, kaçış için yeni planlar yapmaktan vazgeçmiyordu. Ancak sınır ekipleri de giderek daha soğukkanlı hareket etmeye başlamıştı. 1975 yılında iki çocuğun, Doğu yönetimi gelecek yardımları engellediği için Spree akıntısında boğulmaya terkedilmesi, bu soğukkanlılığın en çarpıcı kanıtı olarak hafızalarda kaldı. 1977'de ise, duvarın yıkılmasını isteyen kalabalıkla polis arasında çatışma çıktı. Üç genç, bu çatışmada hayatını kaybetti.


Kaynak: Berlinermaueronline.de
Duvardan yakalanmadan geçen bir kaçak için hazırlanan ödüllü "Aranıyor" afişi

1980'e gelindiğinde, Doğu Almanya'nın ekonomik durumu en kötü halini alacaktı. Batıdan alınması gereken hammaddeler ve ticari ürünler için getirilen kısıtlamalar giderek daha da artıyordu. Yönetim, Doğu'ya yapılan seyahatlerde alışveriş için 25 Mark'lık bir alt sınır koyacak, ancak bu da ekonomiyi canlandırmak için yeterli olmayacaktı.

Duvar Yıkılıyor (1989)
Berlin Duvarı'nın yıkılmasına, Gorbaçov yönetiminin reformları zemin hazırladı. Bu reformdan etkilenen Doğu Almanya'da direniş hareketleri başlamıştı. Bu sıralarda Honecker, "Duvar bir 50 veya 100 yıl daha ayakta kalacak" açıklamasını yapıyordu. Ancak yanıldığı çok kısa bir süre sonra anlaşılacaktı.

5 Şubat 1989'da kaçmaya çalışırken vurulan 20 yaşındaki Chris Gueffroy, bu uğurda ölen son, yani 239. kişi olarak tarihe geçti. Son kaçış denemesi ve bu denemeyi engellemek amacıyla açılan son ateş ise, 8 Nisan 1989 tarihiyle kayıtlarda yerini aldı. Bundan yedi ay sonra ise sınır, vurulmayı göze alacak kadar cesur olmayanlar için de geçilebilir olacaktı.


Kaynak: Die-berliner-mauer.de
Schabowski

1989 yazında, binlerce Doğu Almanyalı gruplar halinde Macaristan üzerinden batıya kaçıyor, büyük şehirlerde SED rejimi karşıtı gösteriler bitmek bilmiyordu. Halkın inancını kaybetmesiyle sarsılan rejim, kendini yenilemeye çalıştıysa da bunun bir faydası olmadı. Halk, özgürce seçime gitmek ve dolaşım özgürlüğü kazanmak istiyordu. Yakın ilişkilerin sürdürüldüğü Çekoslovakya ve Macaristan gibi ülkeler üzerindeki kaçış yükünü azaltmak amacıyla alınan sınırı açma kararının, SED üyesi Schabowski tarafından bir basın açıklaması sırasında yanlış anlama sonucu hemen uygulamaya konması, duvarın yanlışlıkla da olsa açılmasıyla sonuçlandı.

9 Kasım 1989'da Schabowski'nin yaptığı bu konuşmanın ardından duyduklarına inanamayan binlerce insan, batıya doğru yola koyuldu. Sınır güvenlik ekipleri, bu kalabalığa nasıl tepki vermeleri gerektiğini bilmiyordu. Böylece, duvar açıldı.


Fotoğraf: Heiko Burkhardt
10 Kasım 1989'da, duvarın açılmasının ardından sokaklarda toplanan kalabalık.




Solda: Peter Fechter için anıt olarak bırakılan duvar parçası.
Sağda: Heykeltraş Claus Görtz'ün arta kalan engel parçalarından yaptığı "Grenzen Überwinden" (Sınırları Aşmak) adlı çalışma.

Ancak, Doğu Almanya vatandaşlarının sınır hattı boyunca çektiği zorluklar, tüm kontrollerin gerçekten sona erdirilmesiyle 1990'da bitti. 21 Eylül 1990'da ise, "duvar rejimi"nin önemli bileşenlerinden biri olan, 160 kilometrelik bir hattı kontrol altında tutan ve toplam 10.000 personelden oluşan sınır birlikleri dağıtıldı. Ekim 1990'da, bölünen Almanya yeniden birleşti. Adım adım yıkılan duvarın parçaları, dünyanın farklı yerlerinde satışa sunuldu.

1999'da, yani fiziksel duvarın yıkılmasından tam 10 yıl sonra, duvar izleri üzerinde düzenlenen turlar, bazı noktalardaki küçük kalıntılar ve 116 gözetleme kulesinden arta kalan birkaçı dışında Berlin Duvarı'nın izine rastlamak mümkün değildi. Ancak Alman halkının doğu - batı ayrımını zihninden silmesi bu kadar hızlı olamadı.


Fotoğraf: Dietmar Bührer
Duvarı yıkan kentliler.

Yetiştirilme ve eğitim tarzları, aksanları veya giyimleri, yıllar boyunca iki ayrı ülke olarak yaşamış insanların tek bir noktada birleşmesine uzun bir süre engel oldu. Bu büyük bölünmenin ve kentlinin zihninde göründüğünden çok daha karmaşık bir yer edinen zorlukların merkezinde, bir kent ve kentin içinde 46 kilometre boyunca uzanan bir duvar vardı.


Kaynak: AP, Fotoğraf: Lionel Corinneau
Duvarın açılış anlarından biri.

Bugün, o duvarın yıkılmasının üzerinden tam 20 yıl geçti. Bu 20 yılın, fiziksel olmayan etkileri silmek için yeterli olup olmadığı ise tartışılabilir.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.