Haberler

Kente "Elle Müdahale"

Tarih: 23 Kasım 2009 Derleyen: Dilek Öztürk
"Bir gözüm ben. Mekanik bir göz. Ben, makina, size ancak görebileceğim bir dünyayı açıyorum. Kendimi bugün de, bundan sonra da insana özgü o hareketsizlikten kurtarıyorum. Hiç durmadan hareket ediyorum. Nesnelere yaklaşıp uzaklaşıyorum. Süzülüp altına giriyorum onların. Koşan bir atın ağzı boyunca koşuyorum. Düşen, yükselen nesnelerle birlikte düşüp kalkıyorum ben de. Karmakarışık hareketler, en karmaşık bireşimler içinde hareketleri sırayla kaydederek dönen benim: makine. Zaman ve yer sınırlamalarından kurtulmuşum; evrenin her bir noktasını, bütün noktalarını, nerede olmalarıı istiyorsam ona göre düzenliyorum. Benim yolum, dünyanın yepyeni bir biçimde algılanmasına giden yoldur. Böylece sizi bilinmeyen bir dünyaya açıyorum." Rus film yönetmeni Dziga Vertov'un 1923'te fotoğraf makinası hakkında söylediği bu sözler, makinenin bize sunacağı kurguların farklı algılama biçimlerini doğuracağını ve bize yeni dünyaların kapılarını açacağını vurguluyor.

Aslında bütün imajlar insan yapısıdır. Görüntüleri biz yaratırız. (John Berger) Bir resmi, fotoğrafı gördüğümüz zaman, onu, aklımızdaki ilk izlenimler ve kişisel, kültürel filtremizden geçirdikten sonra algılarız. Algı, hem kişisel deneyimler, hem de görüntünün çağrıştırdığı şeylere bağlı olarak değişir.

Fotoğraflar sadece mekanik kayıtlar değildir. Bir fotoğraf aslında, fotoğrafçının sınırsız görünüm olanaklarından seçmiş olduğu bir görüntü ve bunu sunma biçiminden ibarettir. Kısacası, görüntüden ya biz kendi istediğimizi çeker alırız, ya da fotoğrafçı bunu yapmaya çalışır ve biz farkına varırız.

Şehirler ise, sınırsız görüntünün, malzemenin olduğu, kurguya açık mekanlardır. Şehirler, önceleri belgelemek amacıyla fotoğraflandı. 1. ve 2. Dünya Savaşları'nda kentlerde mevcut bulunan önemli yapılar, opera binaları, tiyatrolar fotoğraflanarak arşivlere kaldırıldı. Savaşlardan sonra bu binalar yıkıldı, fakat yeniden yapımları sırasında kaynak olarak kullanıldı. Endüstri, şehre yayıldıktan sonra ise, endüstri yapılarının şehirde belgelenmesi durumu ortaya çıktı ve bu yapılar fotoğraflandı.

21.yüzyılda ise, şehrin barındırdığı binalar, insanlar ve sosyo-kültürel yapılar belirli kavramlar çerçevesinde görüntüleniyor. Belgesel görüntü dışında, fotoğrafçı, şehri kendi bakış açısına göre ele alıp, karşımıza bambaşka bir hikaye çıkarıyor. Görüntüye yapılan müdahaleler ya da mekanı gösterme biçimi", kullanılan açı, renk vs. insan algısına etki ediyor. Bu görüntüler şehirleri farklı algılamamıza yol açıyor.

Şehir görüntüleri üzerinde farkındalık yaratan fotoğrafçıların birçoğu dijital manüpülasyona başvuruyor. Ham görüntünün üzerinde bilgisayarda yapılan müdahalelerle, kentsel mekan yeni bir anlam kazanıyor. Fakat, günümüzde bazı fotoğrafçılar, dijital manüpülasyonu değil, kendilerinin müdahale ettiği, elle ya da seçilen mekana farklı bir açıdan bakarak, hatta iğne deliği kamera kullanarak bu farkındalığı yaratıyor.

Edward Burtynsky
Kanadalı fotoğrafçı, şehirde özellikle endüstriyel bölgelerde çalışıyor. Doğadan dönüşen endüstriyel, atık alanlarını güncel bir bakış açısıyla ele alıyor. Özellikle rafineriler, sanayi alanları, depolama alanları, maden alanalrında çalışıyor.

Aslında ortaya çıkardığı görüntülerin bizim modern var oluşumuzun birer metaforu olduğunu savunuyor. Bu büyük endüstriyel alanlar, hem çekici, hem de korkutucu...  Tüketim materyallerimizi kitleler halinde görüntüleyen Burtynsky, dünyanın, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde bizim başarılarımızdan dolayı acı çektiğini savunuyor.


Fotoğraflar: http://www.edwardburtynsky.com/







Olivio Barbieri

İtalyan fotoğrafçı Barbieri, çekim sırasında görüntüyü manipüle ediyor. Çekimlerini helikopterden gerçekleştiren fotoğrafçı, bozuk lens kullanarak, büyük kentsel alanlarda maket hissini veren yeni görüntüler elde ediyor. Helikoter yüksekliğinden, çalışan herhangi bir zoom  lens ile, görüntü tamamen nettir. Çünkü, alan derinliği yok denecek kaadar azdır.  Karede, herhangi bir noktayı netleme seçeneği yoktur. Oysa bozuk lenste, görüntü sadece bir noktada netlenebilir ve bize alan derinliği kazandırır. Barbieri de bozuk lensin bu özelliğinden yararlanarak, gökyüzünden çektiği bu karelerde, bize sanki elle tutulabilen şehir manzaraları sunuyor.


Fotoğraflar: Artnet







Michael Wesely
Weseley de görüntülerinde dijital manüpülasyon kullanmayan fotoğrafçılardan... Kullandığı teknik ise, iğne deliği kamera tekniği. Şehirlerde, hareketin, yapılaşmanın, inşaatların olduğu bölgelerde, belirli noktalara iğne deliği kamera yerleştiren, ve bu kamerayı yaklaşık 3 sene kadar pozlanmaya bırakan sanatçı, sonuçta bu mekanlardaki mobiliteyi ve değişimi işte böyle yakalıyor.


Fotoğraflar: Artnet



Michael Wolf

Wolf, "Yoğunluğun Mimarisi" olarak adlandırdığı bu seride, kentleşmenin en yoğun yaşandığı alanlarda, apartman ve siteleri kitleler halinde görüntülemiş. Bu büyük yığında, artık "ev" kavramının ötesinde, algılarımızı başka kavramların farkına varmaya zorlayan bir estetik var...


Fotoğraflar: Artnet










Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.