Haberler

Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nden Dünya Mimarlık Günü Bildirisi

Tarih: 5 Ekim 2005
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu, Dünya Mimarlık Günü nedeniyle bir bildiri yayınladı. Bildiride İstanbul’da gündeme getirilen projeler değerlendirilerek yaşanan “rant kasırgası” konusunda uyarıda bulunuluyor. Kentlerin daha yaşanılır olması, kentin ve kentlilerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla kullanılması gereken kaynakların ayrıcalıklı kesimlerin kullanımına izin verilmesinin tehlikelerinin vurgulandığı bildiride tüm kentlilerin duyarlı olmaları çağrısı yapılıyor.

“Dünya Mimarlık Günü’nü kutlandığı 3 Ekim’de, ne yazık ki mimarlık ve kentlerimizi kemiren, kenti kent yapan tüm değerleri yok eden bir “rant kasırgası”yla karşı karşıyayız. Göçe dayalı kentleşmenin getirdiği sorunları aşan, kentlerimizi küresel yağmanın şantiyesi haline getirecek olan pek çok talan projesi hükümetin gündeminde. IMF’ye borç ödemek adına kentlerimizi yatırımcının insafına terk eden politikalar kentlerimize ve onun yarattığı tüm değerlere yön veriyor.

Tarihte demokrasi, özgürlük, eşitlik, dayanışma gibi uygarlığın ürettiği pek çok değere kentler mekân olmuştur. Sokak, mahalle, semt ve kent dayanışması gibi toplumsal dayanışmamızın yerel dayanağı bu mekân ve alanlar olagelmiştir. Doğru planlanmış bir kentin barışın gelişmesindeki, toplumun mutlu olmasındaki katkısının büyük ve tartışmasız olduğu açıktır. Aynı şekilde kaçak ya da kötü planlanmış bir kent ise mutsuzluğun ve şiddetin kaynağıdır.

Ülkemizde yıllardır uygulanan plansız ve ranta dayalı kentleşme politikaları, kentlerimizin mimari ve kimlik değerlerini kemirirken; ülkemizin tüm geleceğini de karartmaktadır. Depremin somut bir olgu olduğu İstanbul’da kentimizin depreme karşı güvenli olması, sıhhileştirilmesi, iyileştirilmesi, yaşanılır hale getirilmesi için adımlar atmakta çok geç kalınmıştır. Tam bu adımların atılmasını beklerken “Kentsel Dönüşüm Projeleri” adı altında “talan projeleri” kapsamlı ve yoğun bir şekilde kentlerimizi tehdit etmeye başlamıştır.

Söz konusu yatırımları gerçekleştirmek için yasa, hukuk, kural, şehircilik ilkeleri, bilimsellik, katılımcılık, yerellik ve demokrasi gibi uygarlığın yarattığı tüm değerler yok sayılmaktadır.

“Port”lar adı altında İstanbul’un Karaköy ve Haydarpaşa kıyı ve liman alanı ile birlikte ülkemizin pek çok liman ve kıyı alanı betonlaştırılmaktadır. Kentlerimizi kent yapan değerleri oluşturan, toplumun eşit ve serbest kullanımına açık olması gereken alanlar küresel şirketlere ikram edilmektedir. Aynı zamanda kentlerimiz ve ülkemiz açısından stratejik öneme sahip olan bu alanlar “küresel sermayenin üssü ve işgal alanı” haline getirilmektedir adeta…

“Tower”lar adı altında yine kentimizin tarihsel siluetine yeni kuleler dikilmektedir. 2600 yılı aşkın zengin bir tarihsel mirasa sahip “Dünya Mirası İstanbul”a Dubai’ye öykünerek kimi yatırım kararları verilmektedir.

Son dönemlerde küresel yatırımların dışında tarihe mal olmuş, toplumsal belleğimizde yer alan, cumhuriyetin simgesel yapıları olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Radyoevi gibi kimi anıtsal nitelikteki yapılar üzerinde kara bulutlar dolaşmakta, bu mekânlar rant tesisi haline getirilmek istenmektedir.

Ve “yerelleşme söylemleri” altında İstanbul, her zamankinden daha fazla hükümet tarafından yönetiliyor. Yerel yönetimlerin Anayasa’dan kaynaklanan yetkileri, kimi Anayasa’ya aykırı yasa tadilleri ile ya da fiilen alınan planlama ve yatırım kararlarıyla gasp ediliyor. Buna karşın hiçbir yerel duyarlılığın olmaması ise düşündürücüdür.

Yüzyıllardır kültürler arası diyalogun, toplumsal ilişkilerin mekânları, meydanları söz konusu plan ve yatırım kararlarıyla dönüştürülmektedir. Toplumsal dayanışmanın, kentsel refahın paylaşılması gereken alanlar bu “Dönüşüm Projeleri” ile toplumsal sınıf ve tabakalar arasında var olan farklılıkları, ayrışmaları daha da derinleştirmektedir. Projeler gerçekleştiğinde; varsıllar ile yoksulları buluşturan mekânlar yerine ayrıcalıkların örgütlendiği kompartmanlar ve yoksulların yaşamak zorunda bırakıldığı yerleşimler olarak kentlerimiz paramparça olacaktır. “Evsizlerin ve ayrıcalıkların olmadığı, yaşanılır kentler” hedefimizden daha fazla uzaklaşmış olacağız.

İşte bu nedenlerle “talan ve işgal” niteliğindeki “Küresel rant kasırgası”na karşı direnen; kente, hukuka ve demokrasiye saygılı toplumun duyarlı kesimleri “Türkiye’nin gelişmesine engel oluyorlar” gibi haksız ve mesnetsiz suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Oysa kentlerimizin geleceğine dair düşleri olan hiçbir kimsenin bu projeleri savunması mümkün değildir. Olsa olsa kimilerine verilen sözler ya da özel nedenlerle savunulması söz konusudur.

Amerika kentlerini vuran “Rita Kasırgası” gibi, ülkemizin ve kentlerimizin kıyı ve limanlarını “rant kasırgası” vurmaktadır. Bu kasırgayı gelişme ve kalkınma ile bağdaştırmak mümkün değildir. Bunu savunmak bu topraklarda yeşeren tüm değerlerin ve kendi varlığımızın inkârı anlamına gelmektedir. Toplumsal gelişmenin önündeki asıl engel ise; günlük yaşayan, gelecek perspektifi olmayan, ülke özgün koşullarını değerlendiremeyen, her şeyi rant ekseninde değerlendiren, ülkenin stratejik kurumlarını özelleştirme adı altında küresel şirketlerin yönetimi ve denetimine sunan sığ bir bakış açısıdır.

Böyle koşullarda Dünya Mimarlık Günü’nü kutlarken; bir kez daha kente, çevreye, demokrasiye duyarlı tüm kesimleri İstanbul’a ve toplumsal değerlere sahip çıkmaya çağırıyoruz! "
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.