Mimarlar Odası İstanbul Büyükşehir Şubesi, her yıl 3 Ekim’de kutlanan Dünya Mimarlık Günü çerçevesinde bu sene 1-8 Ekim tarihleri arasında "Mimarlık ve Kent Şenliği" başlığı altında bir dizi etkinlik gerçekleştiriyor.
Bu etkinliklerden biri de “Mimar gözü ile bir kenti yaşamak” konulu panel. 6 Ekim Perşembe günü düzenlenen panelde katılımcı olarak Aydın Boysan ve Cengiz Bektaş yer aldı. Mimarlar samimi bir şekilde İstanbul’la kurdukları bağı yaşadıklarını dinleyicilere anlatarak aktardı.
Cengiz Bektaş, toplantıya katılanların anılarını canlandırmak için İstanbul’un belli noktalarındaki ayrıntılara değinerek İstanbul’un yaşamında tanıdığı en güzel kadın olduğunu belirtti. Zaman zaman İstanbul’daki uygunsuz uygulamaları, düzenlemeleri de dile getirirken bunları eleştiri olarak değil, daha çok ayrımına varmak için hatırlattığını da vurguladı. Bektaş, İstanbul’u su körü şeklinde sıfatlandırırken kıyılarla insanlar arasındaki ilişkinin kesilmesinden de şikayetini dile getirdi. İstanbul’da yaşadıklarını güzel anılarla paylaşan Bektaş, konuşmasına yazdığı bir şiirle son verdi.
Cengiz Bektaş’tan sonra sözü alan Aydın Boysan, konuşmasına, bir zamanlar Haliç’in ne kadar temiz olduğunu anımsatarak başladı. İstanbul nüfusunun giderek artmasından yakınan Boysan, İstanbul’un Anadolu kasabalarının çeşitlemesine dönüştüğünü söyledi.
Bir zamanlar İstanbul’un yeterince berbat edilmediğini söyleyen, bunun sebebini de paranın yetişmediğine bağlayan Boysan, şimdi para olduğunu ve berbat etmeye başladığımızı belirtti. Her çevrede bir şiir, her şiirde de bir mimari esinlenmenin olduğunu söyleyen Boysan, yurtdışında gördüğü yerlerdeki hatıralarıyla bir mozaik oluşturdu.
Aydın Boysan, sözlerine Sidney Opera Binası örneği üzerinden düşüncelerini aktararak son verdi. Yapıyı “rezil” bir mimarlık örneği olarak nitelendirirken yapıda kabuk formların, aslında düz kirişlerin döşemelere kaplanarak oluşturulduğunu ve bunun bir sahtekarlık olduğunu söyleyerek devam etti. Konuşmasının sonunda mimar olarak görevimizin bu tip sahtekarlıklara kananları ve hayran kalanları uyarmak olduğunu vurguladı.