Haberler

Mimarlık Eğitimi ve Tek Tipleşme

Tarih: 7 Ekim 2005 Yazan: Gülin Şenol

Ömrünüz boyunca şu ya da bu şekilde ilişki kuracağınız bir meslek grubunun içinde olacağınızı bilmek, o grubu seçmek, yaşama ve çalışma biçimleriyle ilgili geleneklerini kabul etmek, içerisinde oldukça fazla risk barındıran bir iş. Bunun tam tersi de aynı derecede sorumluluğu getiriyor: Bağlı olduğunuz mesleğin camiasına insan yetiştirmek ister kabul edilsin ister edilmesin size aktarılanları/duruşunuzu/sizi oluşturan herşeyi savunurken karşınızda duran meslektaş adayınızın sınırlarını da geniş tutma zorunluluğunu barındıran çelişkili bir durum.

Mesleki eğitimlerin “bilgiyi talep eden” ve “bilgiyi veren” arasındaki ikili ilişkisi dışında daha büyük ölçekte kurumsal çelişkiler içeren yanları da var. Türkiye’de üniversitelere giriş yöntemlerinin değişmesi, tek elden çıkan bir sınav sistemi ile üniversitelerin öğrenci seçimlerindeki özerkliklerini yitirmeleri, öğrencinin yukarıda bahsi geçen riski almasını daha da artırdı. Öğrencilerin üniversite eğitimi boyunca mutsuz olmaları ve hayal kırıklığına uğramaları da seçim haklarının sınırlanması ya da seçimlerinin farkında olmayışları ile dolaysız olarak ilgili.

Öte yandan bu durum daha da ileri götürülerek “öğrencinin hayal kırıklığına uğramasına izin verilmiyor çünkü öğrenci artık mesleği ile ilgili herhangi bir hayal bile kurmuyor” bile denilebilir. Kurulan hayaller bu sınav sistemi ile birlikte mesleğin üretim biçimi ve ürettikleri ile ilgili olmaktan çıkıp sunduğu hayat standartları ile sınırlanmış durumda. Öğrenci ileride hayata dair karşılaşacağı zorlukları en aza indirmeye çalışırken meslek seçimlerinde artık en büyük riski alıyor.

YÖK gibi bir kurumun varlığı ve bu kurumun üniversiteleri benzerleştirici ve hatta aynılaştırıcı tutumu meslek edinimlerinin ve meslektaş yetiştirmenin gitgide kısırlaşmasını da sağladı. Her ne kadar “üniversite ismi” kendi başına farklılaşmış bir seçim nedeni olarak dursa da üniversitelerin kapısından çıkarttığı mezunların ve verdiği eğitimlerin YÖK’ün hantallaştırıcı etkisi altında tek tipleştiğini söyleyebiliriz.

Üniversitelere giriş ve üniversite eğitiminin problemlerinden daha küçük bir noktaya, mimarlığın kendine ait eğitimine odaklandığımızda ise belki biraz daha zor bir durumla karşılaşıyoruz: “Mimarlık” sınav sisteminin dayattığı bilgilerin oldukça uzağında duruyor, üniversite öncesi eğitimle uzaktan bile bağ kurmuyor ve tam anlamıyla mesleki bilgilerden oluşuyor.

Peki öğrencisi ile sınav öncesi ve sınav esnasında ilişki kuramayan mimarlığın bu sistem içerisinde şu andaki durumu nedir? Mimarlık bölümleri öğrencilerini yetiştirirken ne gibi yöntemler izliyorlar? Mimarlık öğrenciye nasıl tanıtılıyor, mezun olduğunda ne olması bekleniyor? Okul kimliği mimar olmanın önüne geçiyor mu yoksa sadece “mimar”ı tamlayan bir sıfat olarak mı kalıyor?

Arkitera.com olarak mimarlık eğitiminin bu noktada nerede durduğunu, durumunun ne olduğunu, üniversitelerin mimarlık bölümlerinin kendilerine ait bir eğitim çizgilerinin olup olmadığını “Mimarlık Eğitim Politikaları” Gündem’ine taşıdık.

Mimarlık bölüm başkanlarına sorduğumuz soruları, Ferhan Yürekli’nin mimarlık eğitimi üzerine düşündüklerini ve MOBBİG boyunca güncellenecek olan tüm bilgileri bu dosyada bulacaksınız.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.