Türkiye ve İstanbul denilince özellikle batılı turistlerin en merak ettiği tarihi yerlerden biri de hamamlar. İstanbul'a gelen turistler orijinal bir Türk hamamı görmeden İstanbul'dan ayrılmıyor. Eski kültürümüzde çok önemli bir yeni olan hamamlar artık tercih edilmese de ülkemizin tanıtımında önemli bir rol oynuyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'nin yurtdışı tanıtımlarında da hamamlarımız önemli bir yer tutuyor.

Hamamlar genellikle hayır kurumlarına ve camilere gelir sağlamak amacıyla yapılmışlar. Bir kısmı külliyelerin içinde yer alan hamamların bazıları ise bağımsız yapılar olarak inşa edilmişlerdir. Erkekler ve kadınlar için ayrı bölümleri olanlara "çifte hamam", sadece erkekler veya kadınlar için olanlara ise "tek hamam" adı verilir. Roma ve Bizans dönemlerinde de var olan hamamlar, İstanbul'a özgü yapılardır. Aynı zamanda kent kültürünün de önemli parçalarıdır. Eskiden beri İstanbul'a gelen yabancıların ilgisini çok çeken hamamlar hem mimari açıdan, hem de adetleri ve işlevi bakımından orijinaldir. Osmanlı döneminde hamamlar banyo yapılan bir yer olmanın dışında, aynı zamanda bir eğlence mekânı oldu. Düğün, bayram gibi özel günlerde topluca gidilen hamamlarda çeşitli törenler belirli adetlere göre yapılırdı.

Hamamlar günümüzde kent kültürü içindeki bu özel konumlarını kaybetmiş olmakla birlikte, hala özellikle turistler için ilgi çekici olmaya devam ediyor. İşte turistler görmeden dönmediği tarihi hamamlar...

GALATASARAY HAMAMI
Galatasaray'da, Kuloğlu Mahallesi'nde Turnacıbaşı Sokağı ile Çapanoğlu Sokağı'nın kavşağında yer alır. 1715 yılında halka açık bir çarşı hamamı olarak inşa edilmiş, klasik Türk hamam mimarisiyle yapılmış. 1965 yılında geçirdiği tadilatta tasarımının ana hatları korunmuş, fakat mimari ayrıntılar ve iç aksam yenilenerek özgünlüğünü yitirmiş. 1965'te yapılan tadilatta küçük bir kadınlar bölümü de eklenmiş.

ESKİ HAMAM
Üsküdar'da Doğancılar Caddesi ile Uncular Caddesi'nin kesiştiği yerde Darı Sokağı'nın başlangıcında yer alıyor. Kim tarafından yaptırıldığı ve yapım yılı bilinmiyor fakat 15. yüzyıldan kalma olduğuna dair bazı deliller mevcut. Şifa Hamamı olarak da isimlendirilen bu hamam bir çifte hamam olarak yapılmış ve şu an her iki bölümü de faal. Üsküdar'daki en eski hamam olmasına rağmen, günümüze kadar orijinal halini muhafaza edebilmiş.

CAĞALOĞLU HAMAMI
Cağaloğlu'n da Yerebatan Caddesi'nin sağ yanında yer alıyor. Sultan I. Mahmud tarafından Ayasofya Cami'ne gelir sağlamak amacıyla 1741 yılında inşa ettirildi ancak mimarı bilinmiyor. Cağaloğlu Hamamı kadınlar ve erkekler için ayrı kısımları olan bir çifte hamam. İçinde kullanılan Barok üslup ve klasik Osmanlı hamam mimarisinde olmayan yeniliklerin yanı sıra, Sultan III. Mustafa tarafından şehrin artan su ve odun ihtiyacı nedeniyle 1768'de büyük hamam yapılmasının yasaklanmasından önce inşa edilen son büyük hamam olması nedeniyle önem taşıyor.

ÇEMBERLİTAŞ HAMAMI
Çemberlitaş'ta Divanyolu üzerinde, Çemberlitaş anıtı civannda yer alıyor. Sultan III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan tarafından, Üsküdar'daki Atik Valide Camii ve Külliyesi'ne gelir temin etmek maksadıyla 1584'te yaptırıldı. Hamamın mimarı Mimar Sinan. Hamam, kadınlar ve erkekler için ayrı kısımları olan bir çifte hamam olarak yapılmış, fakat Sultan Abdülaziz döneminde (1861- 1876) yapılan yol genişletme çalışmaları esnasında kadınlar bölümünün bir kısmı yıkılmış. Bu nedenle günümüzde sadece erkek bölümü faal.

ÇARDAKLI HAMAMI
Kadırga'da Küçük Ayasofya Camii yakınında yeralır. Hamam, Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1503'te yaptırıldı. Kitabesinin altında bir Bizans levhasının bulunması ve sıcaklık kısmının hiçbir Osmanlı hamamına uymayan biçimi Çardaklı Hamamı'nın Bizans dönemiyle ilişkilendirilmesine neden oldu. Ortada geçidin üstündeki eyvan, bir balkon biçiminde sıcaklığa açılıyor. Bu balkonun çardağı andırması nedeniyle yapıya Çardaklı Hamamı deniliyor.