
GSYH verilerine bakıldığında genel toparlanmanın inşaat sektörünü oldukça sınırlı etkilediği görülmektedir. Nitekim 3. çeyrek daralması %18,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. İnşaat sektörünün desteklerde geri planda tutulması bu sonuçta etkili olmuştur.
İnşaat sektörünün ekonomiye katkı payı 2007 yılında yakaladığı %6,7'den beri düşüş trendini korumuş, 2009 yılının üçüncü çeyreğinde %4,6 düzeyine gerilemiştir. Büyümenin de buna paralel olarak kan kaybettiği net bir şekilde görülmektedir. Büyümenin anahtarının önemli bir bileşeninin inşaat olduğu bu noktadan da anlaşılabilir.
İnşaat sektörünün büyüklüğü ise çeyreklik bazda cari fiyatlarla 10 milyar TL'den ilk kez bu kadar belirgin bir şekilde aşağı yönde uzaklaşmıştır. Nitekim, 2009'un 3. çeyreğinde sektörün büyüklüğü 8,56 milyar TL'ye kadar gerilemiştir. İnşaat sektöründe oluşan rakamlar hükümet tarafından da iyi okunmalı, birçok sektöre can veren bu sektörün ‘geneline' yönelik teşvik paketleri önümüzdeki dönemde gündeme alınmalıdır.
Yine İMSAD tarafından yapılan inşaat sektörü beklenti anketi kritik bir veriyi de ortaya koymaktadır. İnşaat sektörüne yönelik beklenen desteklerin gelmemesi özellikle inşaat sektörünün sanayi ayağının büyük bir bölümünün 2010 yılının ilk yarısına da karamsar bakmasına neden olmaktadır. Çıkış umutlarının 2010 yılının ikinci yarısı hatta 2011 yılına ertelendiği de bu anketlerde görülebilmektedir.
Oluşan bu tablonun istihdam sorununu çözmek isteyen ekonomi yönetimini bu alana yönlendirmesi gerekmektedir. Bu noktada somut olarak atılabilecek adımlar olarak istihdam ve vergi yüklerinin azaltılması, KDV oranının düşürülmesi, özel sektör inşaat yatırımlarının desteklenmesi, yeni finansman araçlarının yolunun açılması, elektrik ve doğalgaz maliyetlerinin indirilmesi ile tapu harçlarının indirilmesi durmaktadır.
GSYH verilerine bakıldığında genel toparlanmanın inşaat sektörünü oldukça sınırlı etkilediği görülmektedir. Nitekim 3. çeyrek daralması %18,1 düzeyinde olmuştur. İnşaat sektörünün desteklerde geri planda tutulması bu sonuçta etkili olmuştur. İnşaat sektörünün ekonomiye katkı payı 2007 yılında yakaladığı %6,7'den beri düşüş trendini korumuş, 2009 yılının üçüncü çeyreğinde %4,6 düzeyine gerilemiştir. Büyümenin de buna paralel olarak kan kaybettiği net bir şekilde görülmektedir. Büyümenin anahtarının önemli bir bileşenin inşaat olduğu bu noktadan da anlaşılabilir.
İnşaat sektörüne yeterli desteğin verilmemesi, KDV ve ÖTV ile verilen desteğin hızlı kesilmesi sonucunda 3. çeyrek itibari ile korktuğumuz tablonun oluştuğunu gözlemliyoruz. Nitekim 3. çeyrekte bir önceki çeyreğe göre konut satışları %42,53 düşüş kaydederek 111.913'e gerilemiştir. KDV ve harç indirimleri ile Mart ayında yaşanan iyimserliğin ilk 9 ayı kurtarmak için yeterli olmadığı görülmektedir. Buna göre yapı ruhsatı alımı ilk dokuz ay dikkate alınarak hesaplandığında 2007 yılında 92,14 milyon m2, 2008'de 80,34 milyon m2 ve 2009'da 64,62 milyon m2 düzeyinde gerçekleşmiştir. Diğer bir ifade ile 2009 yılının ilk 9 ayında yüzölçümü bazında yapı ruhsatı alımları bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,6 oranında azalma göstermiştir. Yani inşaat yapma isteği hızlı bir gerileme kaydetmiştir.
Yapı kullanım izinlerinde durumun farklı olduğu görülmektedir. Nitekim yapı kullanım izinleri ilk dokuz ay rakamlarına göre 2007 yılında 42 milyon m2, 2008'de 52,22 milyon m2 ve 2009'da 56,7 milyon m2 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yani 2009 yılının ilk 9 ayında yüzölçümü bazında yapı kullanım izinleri bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,6 oranında artış göstermiştir. Yeni bina inşa ettirmekten çekinen yatırımcı var olan üretimleri kullanıma sokma yolunu seçmiştir.
İnşaat sektörü istihdamında meydana gelen artış bu gelişmelere paralel olarak terse dönmüştür. Ağustos ayında 1 milyon 373 bin seviyesine gerileyen inşaat sektörü istihdamında önümüzdeki dönemde düşüş sürebilir. Bu noktada diğer sektörlere oranla daha negatif bir görünüm sergileyen inşaat sektöründe özellikle maliyetlere yönelik desteklerin oluşturulması önemlidir. Bununla birlikte sektör oyuncularının yakın bölgelerde yapılan anlaşmaları dikkatle izlemesi gerekmektedir. Irak'tan sonra Ürdün, Libya ve Suriye gibi ülkeler ile yapılan anlaşmalar özellikle inşaat sektörü açısından ciddi imkanlar barındırmaktadır. Anlaşmaların ticari bazda derinleştirilmesi özellikle inşaat sektörünün önünün açılmasında yerinde bir adım olacaktır.