Haberler

"Labraunda'nın Öyküsü"

Tarih: 21 Ocak 2010 Yazan: Burcu Karabaş
Milli Reasürans T.A.Ş., uzun zamandır sürdürdüğü ve Türkiye'de mimarlık tarihi ve kültürel birikimin belgelenmesi bağlamında önemli yayınlar ortaya koyan "Türkiye'de Kentsel ve Kırsal Mimari" projesinin üçüncü kitabını yayınladı. İsveç Uppsala Üniversitesi iş birliğiyle ve İsveç Konsolosluğu'nun katkılarıyla yayınlanan "Milas Çomakdağ - Güney Ege Bölgesi'nde Arkeoloji ve Kırsal Mimari / Mylasa Labraunda - Archaeology and Rural Architecture in Southern Aegean Region", başlıklı kitap ile birlikte, aynı başlığı taşıyan sergi de 19 Ocak - 27 Şubat 2010 tarihleri arasında ziyarete açık olacak.

2005 yılında proje kapsamında yayınlanan ilk kitap olan "Doğu Karadeniz'de Kırsal Mimari" ve 2009'un son aylarında okuyucuyla buluşan ikinci yayın "Kuzeydoğu Anadolu'da Mimari" gibi, "Güney Ege Bölgesi'nde Arkeoloji ve Kırsal Mimari" de ekibin titiz, zahmetli ve zaman alan çalışmalarıyla oluşan değerli bir kültürel belge olma özelliğini taşıyor ve ayrıca iki dilde (Türkçe - İngilizce) bir eser olması, benzersizliğini vurguluyor. Proje yönetmenliği ve küratörlüğünü yine Amélie Edgü'nün, asistanları Ayşe Gür ve Şebnem Günaydın ile birlikte yaptığı kitabın bilimsel danışmanlığı Prof.Dr. Afife Batur'a ait. Figen Kuzucu ve Murat Ural'ın editörlüğünde incelenen ve belgelenen Milas Çomakdağ bölgesinin metinleri Afife Batur, Lars Karlsson, Fede Berti, Olivier Henry, Jesper Blid, Abdülkadir Baran, Birgit Öhlinger & Peter Ruggendorfer ve Murat Ural tarafından yazıldı, fotoğrafları ise Ali Konyalı tarafından çekildi. 256 sayfa boyunca Antik Dönem Anadolu tarihinin en önemli yörelerinden olan Labraunda hakkında, yapılan birçok yayına rağmen daha önce bilinmeyen birçok noktaya değinen kitabın tasarımı da Amélie Edgü, Ali Konyalı, Figen Kuzucu ve Murat Ural'a ait.

Mylasa Labraunda, yani Milas Çomakdağ bölgesinin tarihi ve kültürel öneminin farkedilişi, 1948 yılında İsveç Uppsala Üniversitesi'nden Profesör Axel W. Persson'un bölgeye yaptığı geziyle başlayan bir hikayeye dayanıyor. Persson'un, Karia'nın kutsal kenti Labraunda'yı bulmasıyla birlikte 1600 yıldır keşfedilmeyi bekleyen bir kültürün ortaya çıkışını, onu yaşatmaya çalışan Çomakdağ Türkmenleri'nin ilgi odağı olması izledi. Şimdi, 2010'un ilk ayında ise Milas Çomakdağ'da binlerce yıldır sürdürülen yaşam kültürü ile Karia kralı Maussollos tarafından inşa ettirilen Labraunda yöresinin gizledikleri, çarpıcı fotoğraflarla zenginleşen daha önce yayınlanmamış özgün bilgi ve anlatımlarla ilk kez okuyucuyla buluşuyor.

Kitabın açılış yazısı, Labraunda ve Çomakdağ bağlamında "Yer'in Ruhu"nu arayan Afife Batur tarafından kaleme alınmış. Yazıyı takip eden ilk bölüm, Karia'nın kutsal kenti Labraunda'yı ve çevresini ele alıyor. Labraunda Kazı Başkanlığı'nı yürüten Uppsala Üniversitesi'nden Lars Karlsson'un, kutsal alanın tarihi bağlantılarını ve yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılan kalıntıları anlattığı yazısı, detaylı fotoğraflar ve çizimlerden oluşan nitelikli bir görsel malzeme ile destekleniyor. 60 yıldır İsveçli bir arkeologlar grubu tarafından kazılan ve düzenlenen kutsal alanın yerleşimi, kademeleri, girişleri, hamam, kilise ve diğer yapıları ait oldukları dönemin yaşam stili ve kültürüyle bağlantılı biçimde okuyucuya aktarılıyor.

Labraunda'nın tanrısının kim olduğu sorusuna yanıt arayan ve kutsal alanın kaynağını mitolojik kaynaklardan da destek alarak inceleyen sayfaların ardından, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nden (IFEA) Olivier Henry'nin kaleminden Karia, Karialılar ve Labraunda ilişkisi anlatılıyor. Bölgenin coğrafyası, Karialılar'ın kökeni, ülkenin siyasi tarihi ve kültürü, döneme ait buluntuların görselleriyle adım adım işleniyor.

Milat öncesinden sonrasına geçiş, Jesper Blid'in Roma ve Bizans döneminde Labraunda'ya ilişkin bilgi verdiği sayfalarda gerçekleşiyor. Blid'in döneme ait yapıları kültürel bağlamda ele aldığı yazının ardından, Olivier Henry kazı sürecine eşlik eden karar ve düşünceleri de paylaştığı yazısında kültürel mirasın önemli bir bileşeni olan Labraunda Nekropolü'nü ele alıyor.

Abdülkadir Baran'ın Labraunda'ya giden kutsal yol ve dönemin çeşme yapılarıyla ilgili incelemesini, Öhlinger ve Ruggendorfer'in birlikte kaleme aldığı Güney Batı Karia yerleşimi Alinda'nın tarihi izliyor.

Kitabın ikinci bölümü ise, Milas Çomakdağ köylerine ışık tutuyor. İlk sayfalarda, bölgenin yerleşim modeli, yapı tipolojileri ve öğeleri ile kullanılan bezemeler; araştırmaları görselleştiren haritalar, çizimler ve fotoğraflarla sunuluyor. Yine bu bölümde, aynı zamanda kitabın editörlerinden Murat Ural, evrenin yaratılış efsanesinden, yerleşim alanının kutsallaştırılmasına, bu kutsallığın tarih boyunca geçirdiği dönüşümden köylerdeki yaşam tarzına uzanan bir kurguyla Çomakdağ köylerini bölgenin kültürel mirası ışığında incelemeye alıyor. Türkmenler'in Çomakdağ'a gelişi, "ev" kavramının bölgede kazandığı derin anlamların yer aldığı kitabın son sayfaları ise, Karia kadınlarına saygı ifadesi olarak hazırlanan bölüme ayrılmış. Yolculuk, Kybele ile başlayan, Karia'nın kraliçeleri ile devam eden ve son Karialılar'a, yani günümüzün Çomakdağ kadınlarına ulaşan bir öyküyle son buluyor.

Metinlerin tümü, nitelikli ve güvenilir kaynaklara dayanıyor olmasının yanı sıra, bölgede uzun yıllar çalışmış ve bu yorucu araştırmaya gönül vermiş akademisyen ve araştırmacıların kişisel hassasiyet ve ilgisinden kaynaklanan bir özgünlük ve çeşitlilik sergiliyor. Birçok araştırma ve belgeleme yazısının ne yazık ki barındırdığı "okunduktan sonra bilginin zihinde yer etmesine engel olan tekdüzelik ve heyecan eksikliği", "Türkiye'de Kentsel ve Kırsal Mimari" serisinin diğer iki kitabında olduğu gibi "Milas Çomakdağ - Güney Ege Bölgesi'nde Arkeoloji ve Kırsal Mimari"de de söz konusu değil. Değerli görsel malzemesi ve içerdiği bilgileri iki dilli sunuyor olmasının ötesinde öne çıkan bu özelliği ile de kitap, alanının önemli bir başvuru kaynağı olmaya aday.

Kitabın, 1948'de yapılan keşifle başlayan bir heyecanın ürünlerini adım adım okuyucuyla paylaşan bir belgeleme özelliğine ek olarak, önemli bir görev üstlendiğini de unutmamak gerekiyor. "Herhangi bir koruma projesi ya da bir ‘koruma/kalkınma projesi' olmadan tarih, coğrafya ve doğa bütünlüğünün kendini koruması ve sürekliliği beklenemez. Projemiz, bu bağlamda bu kültür varlıklarının doğasını, özelliklerini ve taşıdıkları anlam bağını olabildiğince belgelemek, tanıtmak ve var olduğuna inandığımız potansiyele işaret etmek amacını taşıyor," diyor Batur önsözünü bitirirken.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.