Haberler

İstanbul için tehlike çanları çalıyor

Tarih: 9 Şubat 2010 Kaynak: Referans Yazan: Müge Akgün
UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde tarihi yarımadasıyla yer alan İstanbul, temmuz ayında yapılacak toplantıda, bugünlerde gönderilen rapordan tatmin olmazsa ‘tehlike altındaki miras' listesine alınacak.

Dünyadaki sorunlara göre UNESCO'nun gündemi de zaman zaman değişiyor. Kimi zaman kurtarılacak bir tarihi eser, kimi zaman barış, UNESCO'nun öncelik verdiği konu olabiliyor. Bu yıl da dikkatleri çekmek istenilen konu, çatışmaların yaşandığı, kutuplaşmaların arttığı bir dünyada, kültürlerarası diyalog ve kültür miraslarının korunması.
Türkiye'de ise UNESCO ile özdeşleştirilen konuların başında "kültürel miras" konusu gelir. UNESCO'nun bu konuya eğilmesinin geçmişi ise Mısır'da Aswan Barajı'nın yapımı yıllarına uzanıyor. "Dünyada artistik bakımdan öncülük eden, öne çıkan alanlara bir statü verelim ki korunmasını sağlayalım" düşüncesinden yola çıkarak "Dünya Mirası" kavramı ortaya atılmış. 1972 yılında da "Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi" imzalanmış. 1973 yılında da standartları tespit etmek, yasalar çıkarıp uygulamasını denetlemek üzere Dünya Mirası Merkezi kurulmuş.

Türkiye'den 9 alan var
Tüm dünyada 145 ülkeden 878 doğal ve kültürel miras var. Birçoğumuzun bildiği gibi de bu listede Türkiye'den 9 alan bulunuyor. Geçici listede ise 23 doğal/kültürel miras alanı var. Son dönemde UNESCO ile Türkiye resmi makamları ve sivil toplum örgütleri arasında Dünya Mirası Listesi'nde yer alan İstanbul tarihi yarımadası konusunda diyalog kurulmuş. UNESCO, Türkiye'den uzmanlar aracılığıyla bölgenin nasıl korunduğunu denetliyor.

Ancak bazen İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ilgili konularda yaptığı icraatları beğenmeyen uzmanların UNESCO Dünya Mirası Komitesi'ne verdikleri bilgiler abartılı olabiliyor. Yerel yönetimler de bunu fırsat bilerek siyasi istismar yapıyor. "Madem uygulamalarımız beğenilmiyor, UNESCO'dan çıkalım, istediğimiz gibi restorasyon yapalım, bu bölgeleri imara açalım" diyebiliyor. Görünen o ki bir yanda AK Parti karşıtları, öte yanda AK Parti rantiyeleri kendi cephelerinde savaşırken, zararlı çıkan İstanbul olacak. Allah'tan şimdilik sağduyulu bir Kültür Bakanı var da gerekli durumlarda müdahale ediyor.

Şu an uzlaşılması gereken en acil konu, Haliç üzerine yapılacak köprü. UNESCO'ya göre bu proje Süleymaniye'nin siluetini olumsuz etkileyecek. Belediye, ölçüleri görüntüyü bozmayacak oranlara indirebileceğini söylüyor, ama o ölçüler ne henüz belli değil.

Komite son derece ciddi

25 kişilik uzmandan oluşan komite, yaptırımları konusunda son derece ciddi. Geçen yıl Almanya'nın Dresden kenti yine bir köprünün kentin siluetini bozduğu gerekçesiyle tehlike altındaki miras listesine alınmıştı. Komite "Eğer dişimizi göstermezsek tarihi eserler sanayileşme ve rantın kurbanı oluyor, müeyyide uygulamazsak kimse bizi ciddiye almaz" diye düşünüyor. Bu yüzden Türkiye'nin şubat başında göndereceğini söylediği rapor çok önemli. Eğer UNESCO rapordan tatmin olmazsa, temmuz ayında yapılacak toplantıda, tam da Avrupa kültür başkentliğimiz sürerken, İstanbul'un Dünya Kültürel Miraslığı askıya alınacak. Umarız gönderilen rapor doğru dürüst, yetkilileri ikna edecek biçimde hazırlanmıştır.

UNESCO'nun tarihçesi
Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra dünya çapında aydınlar, bilim adamları bir araya gelip "Savaş ve düşmanlığı nasıl önleyebiliriz" diye bir platform oluşturmuşlar. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da görmüşler ki yabancı olmak düşmanlık anlamına gelmiyor, düşmanlık zihinlerde yaratılıyor. Önyargıların yıkılması içinse eğitim ve kültüre önem verilmesi gerektiği düşünülmüş ve Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 20 ülkenin imzaladığı bir anlaşmayla 16 Kasım 1945 yılında kurulmuş.

UNESCO'nun kurulmasındaki nedenler arasında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra mahvolan eğitim altyapısı ve yeni kurulan devletlerin eğitim ihtiyaçları da ciddi bir yer tutuyor. Günümüzde ise en önemli meselelerin başında "cultural diversity" denilen kültürel çeşitlilik meselesi geliyor. Amaç Amerika Birleşik Devletleri gibi baskın olan kültürler karşısında diğer kültürlerin korunması. Tabii ki Hollywood filmlerini yasaklayarak değil, kendi sinemalarına destek vererek. Ama bazen kültürel çeşitlilik kavramı İran'da kadınların kapatılmasının savunulmasında olduğu gibi devletler tarafından var olan düzenlerinin korunması için de bir araç olarak kullanılabiliyor. Bir diğer gündem konusu da bio-etik. Genlerle oynamanın ahlaki boyutu da tartışılan konular arasında.

UNESCO'nun Ekim 2009'da yapılan 35. Genel Konferansı'nda alınan kararlar arasında, ünlü ressam ve arkeolog Osman Hamdi Bey'in 2010'daki 100. ölüm yıldönümü ve Evliya Çelebi'nin 2011'deki 400. doğum günü kutlamalarına katılınması da yer alıyor. Yine 2009 yılında Türkiye'nin başvurusu üzerine, daha önce "Meddah Hikâyeleri ve Mevlevi Sema Ayini" ile yer aldığımız "Somut Olmayan Kültürel Miras" listesine, "Âşıklık Geleneği" ve "Karagöz Gölge Oyunu" da dâhil edilmiş.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.