
Her yıl Cannes'da düzenlenen gayrimenkul etkinliği MIPIM ve mimarlık dergisi Architectural Review işbirliğinde verilen "AR MIPIM 2010 Future Projects Awards" 4 Şubat'ta sonuçlandı. Henüz inşa edilmemiş ya da tamamlanmamış projelerin katıldığı ödülde ipi göğüsleyenler arasında Türkiye'den Suyabatmaz Mimarlık ve projesi Güneşli Kule de var. Toplam 8 kategorinin yer aldığı ödülde Güneşli Kule ofis kategorisinde birinci oldu.
Projenin müelliflerinden Arif Suyabatmaz ile bir söyleşi gerçekleştirerek proje hakkında detaylı bilgi aldık ve ödülü konuştuk.
Emine Merdim Yılmaz: Ödül alan projeniz Güneşli Kule Bağcılar'da bulunuyor. İncelediğimiz kadarıyla birbirini takip eden farklı katlar 23 kat boyunca yükseliyor. Neden böyle bir form tercih ettiniz? Diğer tasarım kriterlerinizden de bahsedebilir misiniz?
Arif Suyabatmaz: Güneşli Kule Projesi Bağcılar'da Basın-Ekspres anayoluna dik uzanan 1,5 km'lik bir şerit üzerinde tasarladığımız üç yapıdan anayola en yakın olanı. Aynı zamanda arsa sahibi de olan yatırımcısının bizden istediği mevcut imar koşulları dahilinde üretilebilecek maksimum kullanım alanını sağlayan bir ofis yapısıydı. Arsa alanı, bölgeye ait emsal, yükseklik ve imar durumu gibi veriler tasarımımızın başlangıç aşamasında zaten bize yerleşebileceğimiz sınırları çiziyordu. Arsa üzerinde yükselen bir yapının yoğun trafiğe maruz ana yola yakınlığının her iki akış yönünden de algılanabilme olanağı sağlaması ise yerin bize sundukları arasında en fazla üzerinde durduğumuz konuydu. Konuya yaklaşım biçimimizi ve tasarımın çıkış noktasını belirleyenler, form arayışları ve tercihleri yerine, daha çok yer okuma üzerinden oldu.
EMY: Projenizin çevresi ile olan ilişkisini nasıl yorumlarsınız?
AS: Güneşli Kule'nin bulunduğu nokta İstanbul'un gelişmekte olan bölgelerinden Bağcılar'ın alt ucu. Sözünü ettiğim 1,5 km'lik şeridin üst tarafında ağırlıklı olarak konut blokları yer alırken Basın-Ekspres Yolu'na yakın alt bölümde ise büyük üretim yapıları ve depolar, ticaret merkezleri ve bir zamanlar üzerlerinde böyle yapıların bulunduğu büyük boş arsalar bulunmakta. Güneşli Kule bu bağlamda barındırdığı işlevler açısından -ofis, ticaret- olması yerde bulunan bir yapı. Zaten yürürlükteki imar planları bu arsa için ofis işlevini öngörüyor. Zeminin kullanılması ve arsayı çevreleyen iki sokak arasında yaya akışının sağlanması yapının çevresiyle kuracağı dolaysız ilişkinin ön koşullarıydı. Zeminde ana kütlenin aksine bu sefer yatayda uzayan ve içindeki geçitlerle iki sokak arasında bağlantıyı sağlayan tek katlı bir ticaret kanadı sokak seviyesinde gerçekleşecek faaliyetlerin daha genişlemesini sağladı. Yüksek yapıların alan ihtiyaçlarını katlarla gidermeleri ve bunun sonucunda kendi izdüşümleri dışında zeminde bıraktıkları tarifsiz boşlukların yaratacağı olumsuzluk ise boşluğa inşa edilecek ticaret bloğuyla yok edildi.
Yine de bizce yapının çevresiyle kurduğu ilişkinin en kuvvetli tarafı bulunduğu yere bir sonrakinin ne olacağına dair bir ipucu vermesi.
Selin Biçer: Son zamanlarda dünyada mimarlık gündemini en az tasarım ve uygulama kadar meşgul eden konuların başında enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik geliyor. Tasarım sürecinde bu konulara dair ne gibi düşünceleriniz oldu? Tamamlandığı zaman Güneşli Kule'ye çevre dostu ve sürdürülebilir bir bina diyebilecek miyiz?
AS: Enerji tasarrufu elbette tasarım girdilerimizden biri oldu. Enerji tasarrufu genel olarak harcanana karşın alınan verimin artmasını sağlayan ve artıkları minimize eden ekipman ve sistemlerle sağlanıyor ve "Yeşil Bina" konseptinin anahtar kavramlarından biri. Enerji tasarrufu sağlayan sistemlerin birçoğunun Güneşli Kule'de kullanılması bizim olduğu kadar işverenin de ulaşmaya çalıştığı çözümlerin başında geliyor: Yapının üretiminin ve işletmesinin çevreye getirdiği yüklerin en aza indirgenmesi ve yapının kullanıcılarına sunduğu yaşam kalitesinin en yüksek düzeye çıkması.
Sürdürülebilirlik ise aslında bizim için tek bir bina için aldığımız tasarım kararlarının çok ötesinde tüm toplumu kapsayan uzun vadeli geniş bir konsept ve bugünün kaynaklarını tüketirken gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılamaları gerektiğini düşünmekle ilgili.
Tek bir yapının bu bağlamda sürdürülebilirliğini sağlamak bir mimar için pek mümkün değil. Çünkü hem üretiminde hem de operasyonunda kullanılan kaynakları kontrol etme ve yönlendirme konusunda bir yaptırım gücümüz yok. Mimarlık tek başına sürdürülebilirlik sağlayamaz. Ancak toplum düzeyinde sürdürülebilirlik sağlanması konusunda mimarlığın üzerine büyük sorumluluklar düşmekte.
EMY: Güneşli Kule projesinin tasarlanması işi size nasıl geldi?
AS: Bağcılar bölgesinde şu anda farklı yatırımcı gruplar için üç ayrı proje yapıyoruz. İlk projemiz iki rezidans yüksek yapısı ve Güneşli Kule'ye komşu bir arsada gerçekleşiyor. Genelde olduğu gibi farklı mimarlık bürolarından bu proje için konsept projeler alan -bu projelerin bedellerini ödeyerek- işverenin seçimini bizden yana kullanmasından sonra gelişen çalışma şartları ve sonucunda ortaya çıkan mimari proje yine kendileri tarafından olumlu karşılanmış olmalı ki, ikinci proje olan bir konut yerleşkesi konusunu (Güneşli Konutlar) ve son olarakta bu ofis projesini bizim yapmamızı istediler.
EMY: Bu proje özelinde konuşmak gerekirse mimarlık ofisi-işveren ilişkisini nasıl değerlendirebilirsiniz?
AS: Mimarlık ofisi-işveren ilişkisi aslında bir hizmet veren-hizmet alan ilişkisi. İki tarafında bu doğrultuda birbirleriyle ilişkiyi gereken hassasiyetlerle sürdürmeye gayret etmesi ve üzerlerine düşeni yapması önemli. Bu ilişkide ve beraberindeki alışverişte ofis olarak mimarın işverene vermesi gereken hizmetin niteliği ve kalitesi doğal olarak büronun mimarlık pratiğine nasıl yaklaştığıyla, neleri dert edip etmediğiyle, ahlakıyla, kapasitesiyle belirleniyor. Mimarlık öznel bir dal olduğundan yaratıcılık, yetenek, görgü gibi parametreler de rol alıyor. Aynı şeyler müşteri özellikleri olarak ta sıralanabilir.
Güneşli Kule projesinde de müşteri ile olan ilişkimizin temelinde onun yatırımına karşı yüklendiğimiz sorumluluğu mimarlığın ve iş dünyasının etik kuralları dahilinde yerine getirmek yatıyor. Büromuzda ele aldığımız bütün projelerimizde öncelikle üzerinde durduğumuz mesele mimarlık pratiğinin icrasında yüksek kalite ile tasarlanan projelerin işverenin yatırımının değerini arttıracak olması. Mimarın sağlayabileceği bu faydayı işverenin anladığı noktadan itibaren mimarlık ofisi-işveren ilişkisi rahatlıyor.
EMY: "MIPIM Architectural Review Future Project Awards 2010"a başvurma fikri nasıl ortaya çıktı? İlk kez mi başvurdunuz?
AS: AR/MIPIM ödülüne ilk defa başvurduk.
EMY: Birincilik ödülü almanızı sağlayan, projenizin öne çıkan yönleri sizce neydi?
AS: Yarışma jürisinin projemiz hakkında şöyle bir yorumu var, bizim elimize ulaşan: "Uzun süreli ve farklı amaçlarla kullanıma olanak sağlayan, kullanıcılarının yaşam kalitesini yükselten bu yapı, düşey kütlesinin boşaltılması ile elde edilen yataylıkla bulunduğu çevreyle ilişki ve empati kurmaktadır."
Güneşli Kule projesini bizim için öne çıkan yönlerinden en önde geleni jürinin de üzerinde durduğu yaşam kalitesi meselesi. Yaşam kalitesini yükseltmenin aletlerinden olan iç bahçeler genellikle gerçek anlamda kullanılılan ve yapıyı zenginleştiren mekanlara dönüşmeyen etiketler olarak neredeyse her projeye etki yaratmak adına yerli yersiz yapıştırılıyor. Güneşli Kule projesi ise iç bahçelerini ele alış ve bu bahçeleri oluşturan farklı boşluklarla yapının kütlesini oluşturma çabası ile bizce sıradan ofis yapılarına bir alternatif oluşturuyor. Diğer öne çıkan mesele de mimari projenin kalitesinin yatırımın değerini arttırması.
EMY: Diğer aday projeleri inceleme şansınız oldu mu? Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
AS: Diğer kategorilerde birincilik ödülüne layık görülen mimarlık büroları arasında Atelier Jean Nouvel, Coop Himmelb(l)au, Perkins+Will, LAN Architecture gibi dünya devlerinin olduğunu biliyorum. Ancak ödül alan projeleri ve yarışmaya katılan diğer adayları Cannes'da MIPIM etkinlikleri kapsamında inceleme şansını bulacağım.
EMY: MIPIM gibi gayrimenkul etkinliklerine katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız düşüncelerinizi ve izlenimlerinizi alabilir miyiz?
AS: MIPIM ve benzeri gibi gayrimenkul fuarlarına şimdiye kadar hiç katılmadım. Ödül töreni için gittiğimizde ilk defa böyle uluslararası bir platformu tanıyacağım.