Haberler

Dünyanın en büyük adalet sarayında adalet var mı?

Tarih: 8 Nisan 2010 Kaynak: Evrensel
İstanbul'un her iki yakasında biri dünyanın biri Avrupa'nın en büyük adalet saraylarının inşaatları hızla devam ediyor. Her iki adalet sarayının yapımında birkaç bin işçi çalışıyor. Bu inşaatların yapımını üslenen 10-12 firma var. İnşaatların yapımı devam ettikçe, her santimetre kare için bu firmalar hak ediş parası alıyorlar. Peki aldıkları bu milyarlarca lira değerindeki balyalanmış gün yüzü görmeyen paraları işçilerin ücretini ödemek için mi kullanıyorlar yoksa başka yerlerde palazlanmak için yatırımlarına devam mı ediyorlar. Kartal ilçenin ve Avrupa Yakası'nın ihtiyacı olan gerçekte bu adalet sarayları mı? Neden dünyanın ve Avrupa'nın en büyük iki fabrikası değil de adalet sarayı. Tekelci sermaye bu adalet saraylarına uygun olarak yakın bir zamanda dünyanın ve Avrupa'nın en büyük iki büyük hapishanesini de inşa eder. Bunda hiç kuşku yok. Kapitalizm gözü dönmüşçesine insanlık için erdem olan ne varsa onu çürütmeye, emekçileri iliklerine kadar sömürmeye, eşitsizliği ve adaletsizliği yaygınlaştırmaya, parayı insanlığın ve insani değerlerin önüne koymaya devam ediyor. Henüz bu iki devasa bina bitmeden daha bugünden en paragöz hukukçular, ellerini ovuşturan dini imanı para olan ev sahipleri, tek bir emek harcamadan haybeden para kazanan emlakçılar, arsa ofisi sahipleri dört gözle binaların yapımını bekliyor. Bu binaların çevresindeki arsalar, binalar, daireler, işyerleri çoktan değer kazandı. Nasıl Kurtköy bölgesinin değerini arttıran Sabiha Gökçen Havaalanı ise Cevizli'nin bir bölümünün değerini artıran da adalet sarayıdır.

On binlerce işsizin, yoksulun, açlık çeken insanın yaşadığı Kartal'ın tüm mahallelerini hapishaneye çeviren, uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile çocuklarını zehirleyen, hırsızlık ve gangster çeteleri kurdurtan, geleceksizliği dayatarak insanların umudunu yok eden bu düzenin adaleti olabilir mi? Bu durumu yaratan sistem kendi çarkları içinde bizim geleceğimizi öğütecektir. Bizi suçlu olarak ilan eden vahşi kapitalist sistem Hammurabi'yi aratacak bir adaletle bizi o binalarda yargılayacak, inşa ettiği F Tipi hapishanelerde de ömrümüzü yiyip bitirecek. Buna kim inanabilir. O sistem değilmi ki başka illerde de inşa ettiği devasa binalarda kendisinin öldürttüğü çocukların ailelerinin, babalarının feryatlarına tahammül etmeyerek kafalarını polis telsizi ile parçalayan, adliye koridorlarını gaz bombalarına boğan. Antalya Adalet Sarayı'nda polis tarafından arkadan kurşunlanarak öldürülen Çağdaş Gemik'in babasının, "Bu nasıl adalet, oğlumu öldüren katil polis neden ben görevimi yaptım diyor, niye yüzümüze bakarak gülüyor, oğlumu geri verecek misiniz?" feryadına karşılık kafası parçalanarak cevap verildi. İşte bahsi edilen adalet bu olsa gerek. Şimdi aynı akıbeti yaşamak istemiyor Kartallılar. Kartallılar gerçek adalet ve eşitlik istiyor.

Binlerce metrekare alan üzerinde inşa edilen kafeteryalar, hakim ve savcı odaları, içkili lokantalar, basın odaları, tutuklu ve hükümlü hücreleri, mahkeme salonlarının yapımı için kaç işçinin alın teri aktı bilinmez. Onların alın terinin bir hükmü yok. Çünkü onlar adalet terazisinin bir tarafında yok. Olsalar bile sermayenin aynı terazide ağırlığı zaten onları birkaç kez kaldırmaya yeter. Bin bir umutla Van'dan, Diyarbakır'dan, Muş'tan, Bingöl'den, Elazığ'dan, Erzurum'dan, Trabzon'dan, Çankırı'dan gelen yüzlerce, binlerce işçi adalet sarayının inşaat alanında hangar biçiminde yapılan derme çatma barakalarda yaşamaya mahkum edilmiş durumdalar. Bu barakaların etrafına astıkları iplerle yıkadıkları çamaşırlarını asıyorlar. Her baraka topluluğunun bulunduğu alanda kendini jandarma, polis, özel güvenlikçi, hatta istihbaratçı sanan taşeronlardan torpilli elinde telsiz olan elemanlarda var. İşçilerin aylarca ücreti ödenmemiş. Sigortaları yapılmamış, işçi sağlığı ve iş güvenliği hiçe sayılmış bunun bir kıymeti harbiyesi yok devlet açısından. Dışarıdan bakıldığında cam aynalı blokların ihtişamı göze çarpıyor. Kaç işçi sakat kaldı, kaç işçi kuruşu verilmeden işten atıldı, kaç işçinin ücreti üzerinde bankada repo yapıldı, kaç içinin orada kanı aktı. İşte hepsi o aynalı camlarda saklı. Orda çalışan işçilerin gözü ile soruna bakmayanlar, bu ihtişamlı binaların aldatıcı görüntüsünde dünyayı başka görür, onlar için adalet o binanın içindedir. Hangi Kartallı emekçiye sorarsanız sorun söyledikleri tek bir şey var. O da bize dünyanın en büyük adalet sarayı lazım değil, çocuklarımız için iş imkanı yaratacak fabrika lazım olacaktır. Kartallılar dünyanın en büyük adalet sarayının Kartal'da olmasından utanç duyuyorlar. Onlar biliyorlar ki adalet herkese lazım ama o gerçek anlamda adalet sınıflı toplumda, özel mülkiyetçi, her şeyin para ile ölçüldüğü kapitalist sistemde olmaz. İnsanlık dışı Nazi temerküz kamplarındaki barakaları aratmayan, barakalarda yaşamaya mecbur edilmiş işçilere, sosyal güvencesizliği, sendikasızlığı, kuralsız çalışmayı, günde birkaç simitle, birkaç domatesle beslenmeyi dayatan adalet dağıtıcılarının adaleti lazım değil. İşçileri, bu acımasız koşullarda çalışmaya mecbur etmiş, hayalini kurduğu üç kuruşu biriktirmek için sabah akşam çalışmak zorunda bırakılmış bu dünyanın en büyük adalet sarayında adalet yoktur kesinlikle. Adalet sarayının ne ihtişamı ne de dış görüntüsünü yansıtan aynalı camları tek bir şeyi ifade ediyor. Burada adalet yok. Anayasa tartışmalarının yapıldığı bu günlerde tek bir şey söylenebilinir. Gerçek adalet sosyalizmde olur. O adalet 1936 Sovyet Anayasası ile de kanıtlanmıştır. O adalet doğrudan işçi sınıfının, ezilenlerin merkezinde olduğu bir adaletti. Bize lazım olan budur. Dünyanın en büyük adalet sarayı sizin olsun.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.