Mimar Sinan 1529’ye kadar Yavuz Sultan Selim’e, 1566’ye kadar Kanuni Sultan Selayman’a, 1574’e kadar Sultan II. Selim’e, vefatına kadar da Sultan III. Murat’a hizmet ettiğini ve tam 50 yıl boyunca Ser Mimaran-ı Hassa olarak görev yaptığını görüyoruz.
Selimiye ile karşılaştırma
1548 yılında inşa ettiği Şehzadebaşı Camii ile ismi dünya çapında duyulan ve ardarda yaptığı muhteşem eserlerle de ismini mimarlık tarihine kazıyan Mimar Sinan’ın muhteşem eserlerinden Süleymaniye Camii Şerifi ve Külliyesi, Celaleddin Gökçek’in hazırladığı “Muhteşem Süleymaniye” isimli bir ‘risale’ ile yeniden insanımıza tanıtılıyor.
Her açıdan muhteşem bir eser olmasına rağmen, inşa edildiği yerin bugünkü karmaşası içinde gereken ilgiyi görmeyen Süleymaniye Camii’nin en az Sultanahmet veya diğer camiler kadar önemli olduğunun vurgulandığı kitapçık, Süleymaniye’yi sadece bir cami değil, bir ‘külliye’ olarak de görmemiz gerektiğine dikkat çekiyor. Eğitim kurumu, sosyal merkez, misafirhane, tıp kurumu, ilahiyat merkezi olarak Süleymaniye Külliyesi’ni tanıtan Gökçek, mecmuanın ilk bölümünde Süleymaniye Camii ve külliseyinin öncesinde İstanbul’u anlatıyor. İkinci bölümde Mimar Sinan’ın çocukluğundan vefatına kadar bir biyografisini sunuyor. Üçüncü bölümde Süleymaniye’nin sosyo-kültürel bir bir kompleks olarak önemini ele alıyor; dördüncü bölümde ise Süleymaniye Camii ve çevresinin teknik olarak ihtişamını anlatıyor. Kitabın beşinci ve son bölümünde de Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak bilinen Selimiye Camii ile karşılaştırılıyor.
Tarihi yeniden düşünmek
Boğaziçi Yöneticileri Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan 44 sayfalık mecmuayı, editörü Celaleddin Gökçek şöyle anlatıyor: “Bu çalışmanın amacı, 1550-1557 yılları arasında inşa edilmesine rağmen, bugünkü yaşam konseptlerinin ve hatta bugünkü tekniğin ötesinde inşa edilen muhteşem bir eseri, gerek teknik ve gereksel sosyal etkileri ile tanımak; büyüğümüz, teknik anlamda pirimiz, velimiz Sinan-ı Abdülmennan Hazretleri’ni tanımak ve tanıtmaktır.” Vakıf yöneticileri, mütevazı şartlarda hazırlanmış fotoğraf, kroki ve teknik detaylarla zenginleştirilmiş olan “Muhteşem Süleymaniye” mecmuasının, ülkemizin diğer anıt şaheserleri için de tekrarlanması, tıpkı bu çalışmada olduğu gibi İngilizce olarak da basılarak bütün dünyaya tanıtılması gerektiğinin altını çiziyorlar. Mecmuanın sonunda İngilizce özet, notlar, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” gibi ekler de yer alıyor.
Takip