Haberler

Fatih'in eserleri 3 cilde sığmadı

Tarih: 2 Temmuz 2010 Kaynak: Zaman Yazan: Bünyamin Köseli
Fatih Camii'nin önemine dikkat çekmek isteyen Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, Türk Kültür ve Medeniyet Tarihinde Fatih Külliyesi adlı üç ciltlik bir kitap yayımladı. Kitapta Fatih Külliyesi'nin mimarî özellikleri, binaların fonksiyonları ve zaman içinde yapılan bazı değişiklikler ayrıntısıyla anlatılmış.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethini bir 'dava' olarak görüyordu. Bu uğurda her şeyi göze aldı, başarıyı engelleyebilecek bütün sebepleri ortadan kaldırdı. Fethi zamansız bulan ve savaşa karşı çıkan bazı nüfuzlu aileleri etkisiz hale getirdi, yeni savaş taktikleri ve silahları kullandı. Kuşatma sırasında da büyük bir sabır gösterdi ve sonunda muvaffak oldu. Savaştan geriye harap bir şehir kalmıştı. Dünyanın en büyük medeniyetlerinden birine beşiklik edecek bu yorgun şehir, adeta bir usta arıyordu. Sultan Fatih, bu görevi kimseye vermedi, bizzat kendisi üstlendi. İstanbul'u hakkıyla imar edebilmenin en az savaşı kazanmak kadar zor olduğunu da biliyordu. Mevcut binaların korunması, şehrin yeniden imar edilmesi, yıkılan surların tamiri ve su yollarının onarılması büyük bir titizlikle onun kontrolü altında gerçekleşti. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un çehresini değiştirmeye şimdilerde kendi ismi ile anılan semtten başladı. Avrupa yakasının en hâkim tepelerinden birine inşa edilen Fatih Camii, şehrin yeni silueti oldu. Fetihten sonra temeli atılan ilk 'sultan camii' olma payesini aldı. Bizans'tan kalma bir harabenin üzerine bina edilen cami ve etrafındaki külliyeler, tarihçilere göre yeni oluşturulan medeniyetin ilim üzerine kurulduğunu göstermesi açısından çok önemli. Fatih Medresesi, devrin en iyi devlet adamlarını yetiştirdi. Fatih Sultan Mehmet, burada öğrenim gören öğrencilerle yakından ilgilendi. Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerinden gelen medrese hocaları burada ders verdi. Yabancı ilim adamları özel misafirhanelerde ağırlandı. Külliye, Osmanlı döneminde adeta bir cazibe merkezi haline geldi. Cami avlusundaki derslikler, şifahaneler, aşhaneler, kütüphaneler ve misafirhaneler, Osmanlı Devleti'ndeki sosyal hayatla dinin ve ilmin nasıl da barışık kavramlar olduğunu gösteriyor.


Külliyenin içinde Fatih Sultan Mehmet'in türbesi de bulunuyor.

Fatih Camii'nin Osmanlı medeniyetindeki önemine dikkat çekmek isteyen Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, Türk Kültür ve Medeniyet Tarihinde Fatih Külliyesi adlı üç ciltlik bir kitap yayımladı. Hazırlıkları 2007 yılından bu yana süren çalışma, fethin 557. yılı anısına basıldı. Kitapta, Fatih Külliyesi'nin mimarî özellikleri, binaların fonksiyonları ve zaman içinde yapılan bazı değişiklikler ayrıntısıyla anlatılmış. Fatih Külliyesi'nin anlatıldığı kitabın birinci cildini, Doç. Dr. Fevzi Günüç hazırlamış. Hazirenin ele alındığı ikinci ve üçüncü cilt ise Yrd. Doç. Dr. Ali Rıza Özcan imzasını taşıyor. Editörlüğünü hattat Hüseyin Kutlu üstlenmiş. Fotoğraflarını ise mimar Ahmet Arslanoğlu çekmiş. Kitap, İngilizce tercümesi ile birlikte sunulmuş. Eserde, Türk kültür ve sanatının külliyedeki yansımaları, Fatih Sultan Mehmet'in hayatı, İstanbul'un fethi ve külliyelerle ilgili belgeler, notlar yer alıyor. Kitap, külliyelerin Osmanlı'da nasıl da büyük bir boşluğu doldurduğunu gösteriyor. Sosyal yönü ile düşkün ve kimsesizlere hizmet eden külliyenin kapısı herkese açıktı. Medreseler, ilimle cehaletin önüne geçmeye çalışıyordu. Misafirhaneler yurtiçi ve yurtdışından gelen ilim adamlarını ağırlıyordu. Aşhane, hastane, kütüphane ve hamam ise burada kalanların hizmetine sunulmuştu. Cami sadece ibadethane olarak değil, konferanslar ve dersler için de kullanılıyordu. Öğrenciler kuşluk vakti kalkıyor, öğleye kadar dersler devam ediyor ve daha sonra herkes ya müzakere ediyor ya da kütüphanede ders çalışıyordu. Osmanlı döneminde eğitim denilince akla ilk burası geliyordu. Devrin en kıymetli hocaları buraya toplanmıştı. Medrese, bizzat Fatih Sultan Mehmet kontrolündeydi.

Mezar taşları tek tek incelendi
Kitabın ikinci ve üçüncü cildi Fatih Camii haziresine (mezarlık) ayrılmış. Belki de şimdiye kadar çok az mezarlık için böyle kapsamlı bir çalışma yapılmıştır. Mezarlık, İstanbul'daki Selâtin camii hazirelerinin en önemlilerinden biri kabul ediliyor. A. Rıza Özcan hummalı bir çalışmanın sonunda önemli bir eser ortaya koymuş.

Hazirede yer alan 425 mezar taşı kitabesini fotoğraflamış, Osmanlıca yazılar Türkçeye çevrilmiş. Mezar taşları ile kitabelerin mimarî ve sanatsal özelliklerini incelemiş. Taşlarda kullanılan semboller fotoğraflı bir şekilde açıklanmış. Mezar taşlarındaki hattat imzaları tek tek gösterilmiş. Fatih Camii avlusunda yer alan mezar taşlarının, yazılarıyla, işlemeleriyle ve taşıdıkları sembollerle birer kültür hazinesi olduğunu ortaya koymuş.

Hazireye defnedilen isimler ilmiye, tarikat, kalemiye ve sanatkârlar olarak dört kısma ayırmış. Kitabın sonunda haziredeki tüm mezarları gösteren bir harita ile sözlük eklemiş. Başta Fatih Sultan Mehmet ve eşi Gülbahar Hatun olmak üzere, Ahmed Mithat Efendi'den Ali Emîrî Efendi'ye, Hattat Sâmi Efendi'den Filibeli Ahmed Hilmi Bey'e kadar çok sayıda kültür ve medeniyet öncüsü ismin mezarı burada bulunuyor. Böylesine önemli türbe ve mezarlardan çok sayıda kişinin haberi bile yok. İnternetteki bazı yorumlar acı gerçeği ortaya koyuyor. Fatih'in türbesinin yerini bilmeyip arkadaşlarına soranlar var... Türbe, Fatih Camii'nin mezarlığında bulunuyor. Cami ve hazirenin bulunduğu yer, Bizans için de çok önemliymiş. Fetihten önce Bizanslılar için kutsal bir yapı olan eski Havariyun Kilisesi buradaymış. Bizans'ın başta 1. Konstantin olmak üzere bütün önemli yöneticileri kilisenin bahçesindeki mezarlığa gömülmüş. Fatih Sultan Mehmet türbesi, II. Bayezid tarafından, 1482 yılında yaptırılmış. Türbe, on kenarlı kubbeli, dışı beyaz mermerlerle kaplı bir yapı. Türbenin iç duvarları altın ve gümüş işleme ile bezenmiş. Türbe, 1766 depreminden bir yıl sonra yeniden yapılmış. Aslında türbe, tarih boyunca çok sayıda talihsizliğe uğramış. Birkaç kez yangın geçiren türbe, 1800'lü yılların başında şiddetli yağan nisan yağmuru sonrasında zarar görmüş. Daha sonra Sultan I. Abdülhamid, türbede bazı değişiklikler yapmış. Giriş kapısına bir ayet ve kıta yazılmış. Türbe, Sultan Abdülaziz döneminde ise ikinci kez onarılmış, altın nakışlar ve sürme pencereler yapılmış. 1492 yılında vefat eden Gülbahar Hatun da buraya defnedilmiş. Kendi adıyla anılan bir türbe yapılmış. Gülbahar Hatun Türbesi de 1766 yılındaki depremde yıkılmış.

Sultan III. Mustafa tarafından Fatih Camii'nin yeniden yapımı ile birlikte bu türbe de baştan inşa edilmiş. Türbe eski kalıntılarına dayanılarak aynı planda yapılmış. Sekizgen planlı ve tek kubbeli olan türbe, kesme taştan. Oldukça sade görünümlü olan türbeyi her kenarda altlı üstlü birer pencere aydınlatıyor. Alt sıra pencereleri dikdörtgen söveli olup yuvarlak kemerli alınlıklara sahip. Üst sıra pencereler ise yuvarlak kemerli dışlıklara sahip. Türbeye giriş kuzey cepheden olup düz mermer bloktan oluşan yuvarlak kemerli kapı, dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış. Türbe Cibali yangını (1782) sırasında zarar görmüş ve Sultan I. Abdülhamid tarafından onarılmış ve bu onarımı belirten kitabe giriş kapısı üzerine konulmuş.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.