Paris'te "sığınak galeri" önerisi
"Çok basit kaba prefabrik betonun montajı ile oluşturulan modüller birbirine bağlı ve viyadüğün kirişlerine sabitlendi. Farklı blokların dizilimi sanat eserini koruyup güçlü bir iç mekan sağlarken mekansal farklılık da yaratıyor. Bununla beraber, yanlarda bulunan açıklıklar aşağıdan ışık alınmasını ve alanın yukarıdan görünmesini sağlıyor."
Mimarı, projeyi bir "sığınak" veya "Sığınak Galeri" olarak adlandırıyor. "Galeri, ihmal edilmiş alanlar konusundaki tartışmaya bir cevap, Paris'in kontrollü sergi alanlarından ayrılan spontane bir kültürel alan," diye ekliyor.
Paris'te "sığınak galeri" önerisi
Stéphane Malka'nın bahsedeceğimiz ikinci projesi ise, Paris'teki Arche de la Défense'ın delik deşik ikincil mekanlara dönüştürülmesi, yani var olan yapının kocaman iç mekanının, modüllerle kaplanması.
Bir yazar ve küratör olarak Maryse Quinton bunu şöyle tanımlıyor: "Bu çalışma anıtsallığı ve konumu ile sembolik olan bir yapının gaspını hayal ediyor."
Kendini yapının içine yerleştiren modüler kompleks, alternatif ve saldırgan bir yaşam biçimi öneriyor. Proje buna kalıcı bir başkaldırı ile dayanıyor ve isyancıları, mültecileri, vatansız insanları, muhalifleri, dışlanmışları veya ütopistleri barındırıyor. Betonlaşma görüşüne cevaben, yapım prensibi bu spontane topluluğun köpürmesine uygun hale getirilerek gelişmesine izin veriyor.
Auto-Defense
Detayda bu çalışma bana biraz samimiyetsiz göründü, Malka her bir modülün sadece 3.000 Euro'ya mal olacağını tahmin ediyor. Siz de kendi başkaldırı arazinizi uzun dönem mortgage veya krediye ihtiyaç duymadan alabilirsiniz.
Aşağıdaki üstten görünüşe gerçekten bayıldım: bu isyankar modüllerin belirsiz mekansal durumu yukarıdan daha iyi görünüyor, sanki bu kentsel mekanın geri kazanımı tamamen çökmekten bir adım uzakta gibi...
Auto-Defense
"Bu birimler, tabii ki kolaylıkla başka yapılara veya arazilere uyarlanabilir," diye yazıyor Quinton; Birleşik Devletler Federal Binalarından denizaşırı askeri üslere, Kremlin'den Çin Seddi'ne, Parlamento Meydanı'ndan tarihi savaş alanlarına, hatta Raimund Abraham'ın "Berlin Duvarı'nda Kilise" projesine kuzen olarak... Malka'nın modüler ütopyaları başka nerelere uyarlanabilir ve ne gibi politik sonuçlar doğurabilir?
Malka, mimarlığın şimdi "başkaldırı ve kentsel mobilizasyon içeren projelerle, kentlerinizdeki tecrit edilmiş alanların geri kazanımı olduğunu ve ortak kullanım için yeni potansiyeller yarattığını" yazıyor.
Auto-Defense
"Bu yöntem kentsel kısıtlamalara karşı bir eylem olarak kamusal iştirakı teşvik etmeye çalışıyor. Bu, ihmal edilen kentsel alanların prefabrik ve gasp edilmiş yapım sistemleri üzerinde duran uzmanlaşmamış işçi kolektifinin katılımıyla sömürgeleştirilmesi."
Malka'nın bu iki projesi, parazit mekanların ve "gasp edilmiş yapı sistemleri" fikrinin modern kenti yeniden inşa etmek için şaşırtıcı ölçüde hızlı yollar olduğunu ortaya koyuyor.