Haberler

Dördüncü Dünya'yı Keşfetmek

Tarih: 22 Temmuz 2010 Kaynak: Design - Altruism - Project Yazan: Olon Dotson Çeviren: Derya Yazman, Bahar Bayhan
Amerika her ne kadar kendini Dünya'daki en çok gelişen ve sanayileşen bir ülke olarak tanımlasa da, vatandaşlarının çoğu "Üçüncü Dünya" ya da "Gelişmekte Olan Ülkeler" olarak adlandırılan en çok stres yüklü olan alanlarla kıyaslanabilecek koşullarda yaşıyorlar. "Birinci Dünya" çevresindeki "Üçüncü Dünya" fenomenini tanımlamak üzere "Dördüncü Dünya" dönemini seçtim. 1968'deki, Kerner Komisyon Raporu'na1 ve 1998'deki Millennium Breach Raporu'na göre, bu durum endişeleri tanımlı kılmak, araştırmak ve Amerika için adreslenmesine yönelik zorunluluktan varlığını sürdürür. Bu şekilde, geleneklerinin terkedilişinden dolayı ortaya çıkan zorluklarla yüzleşmenin verdiği acizliğin direk sonucu gibi nihai çöküşlerden sakınmış olur. Sürdürebilirlik, büyük küresel zorunlulukların bir parçası gibi tartışmanın en ön safhasında yer alıyor. Bununla birlikte, tarih ayrımcılığı yapan modeller ve toplumsal hastalıklar tarafından yayılan gelişme pratikleri dikte edildiğinde "yeşil"in değeri önemsiz kalıyor.

Amerika'nın Dünya'daki en güçlü ve en sağlıklı ülke olduğu kanıtını belgeledik, fakat yoksulluk ve kötüleşmenin büyüklüğünün ve ölçeğinin bilgisini sınırladık. Yoksulluğun ve terkedilmişliğin Amerika şehirlerinde hakim olması ile sanayinin desantrilizasyonu, tarihi ve toplumsal ayrımcılık, banliyölerin genişlemesi, vergilerin erozyonu, ırkçılık, ayrımcılığa son verme ve sivil hakların benimsenmesine yönelik acizlik, korku, umutsuzluk, altyapı sisteminin parçalanması, kentsel okul sistemlerindeki negatif yatırımlar ve çevresel hak konuları gibi etmenler, Amerika'daki Dördüncü Dünya'yı tanımlamaya yeterli nedenler. Dördüncü Dünya durumunun öncelikli objeleri, Amerika şehirlerinin geleneksel terkedilişliklerini keşfetmek, olumsuz yatırımlara neden olan şeyleri araştırmak, bu çevrelerde yaşamayı seçen ya da yaşamak için çaba sarfeden vatandaşlar ile empatileri geliştirme teşebbüsünde bulunmak, şehirlerin koşullarını geliştirmeye yönelik bağımlı olan ilgili grupların yönetimi gibi konuları içerir. Bu yazının temel amaçları: Dördüncü Dünya dönemini tanımlamak, Dördüncü Dünya'nın tarihi evrimini tartışmak ve Dördüncü Dünya'nın şimdiki durumunu ve şartlarını ortaya koymak.

Dördüncü Dünya Dönemi
Kendimden çok emin bir şekilde, Amerika'nın şehirlerinde bulunan fiziksel ve sosyal yoksunluğun şartlarını tanımlamaya yönelik "Dördüncü Dünya" dönemini keşfetmiştim. Bilginler, sosyologlar ve aktivistler tarafından kullanılan bu araştırmam, daha büyük uluslar, az gelişmiş uluslar ve/veya temel haklardan yoksun mağdur insanların devleti ile ulusçuluk kavramından yoksun şartları tanımlamaya olanak sağladı. Daha sonra, Shuswap Şefi George Manuel (1929 - 1989) (Hampton), 1974'de yayınladığı The Fourth World: An Indian Reality2 kitabında bu dönemi çok iyi bir şekilde tanımladı. Kitabı yazmadan önce Manuel, Avrupa uluslarına ya da kendilerini Avrupa uluslarına bağlı olmaya karşı, kendi politik özgürlüklerinin öne sürülmediği bir yerin dünya üzerinde varolmadığını anlamaya yönelik çalıştı3. Dünya'daki yerli nüfuslarla aktivizm, araştırma, uluslararası seyahat ve iletişimi anlama noktasına vardı. Yerel kavimleri barındıran sistemik politik ve sosyo-ekonomik eşitsizliklerin farkında olarak, Manuel'in "Dördüncü Dünya"sı, esas olarak, bir hareketi, özgürlüğü ve Avrupalı yayılmacılık, egemenlik, sömürgecilik ve emperyalizm konuları üzerine haksız deneyimler içerisinde bulunan Kanada'nın birinci uluslarındaki insanlar için ulusculuğu çağırmayı ifade etti.

"Yerli" ve "Özgü" dönemleri ile ilgili önyargı ve kavram kargaşası, yerli Amerikalılar ile özel bir ortaklık içeriyor: Avrupa'daki birçok yerel uluslar, önceki Sovyet Birliği, Orta ve Uzak Doğu, Afrika ve Avusturalya, "Galler, Katalonya, Britanya, Flamanya, Bavyera, Slovakya, Slovenya, Ermenistan, Gürcistan, Filistin, Kürdistan, Baluchistan (Batı Pakistan'ın İran ile sınırı), Tibet ve yüzlerce unutulan şehirler gibi" (Griggs). Center for World Indigenous Studies (CWIS) gibi organizasyonlar üzerine genişleyen jeopolitik tartışmalardan yarar sağlayan, tarihi ve süre gelen mücadelelere maruz kalan yerel Amerikalılar ile yüzleşmek, tüm dünyadaki yerel ilgileri kapsamayı amaçlıyor. Dördüncü Dünya tanımı, "uluslar zorlukla ayrı politik kültürleri içeren devletlere katıldı, fakat bu ulusların farkına varılmadı," (Griggs) gibi tanımlarla genişledi.


Kahire, IL

CWIS, bağımsız, kar gütmeyen, "Dördüncü Dünya" uluslarının sosyo ekonomik ve politik gerçeklikler ile yerel halkın bilgi ve görüşlerini anlamaya yönelik geliştirilen araştırma ve eğitim organizasyonu olarak tanımlanabilir. CWIS diyaloğu ile Dördüncü Dünya tanımının açılımına direniş sağlanır. Etnik, dil, din, cinsiyet, kültürel, çevresel ve ekonomik etmenler ile yüzleşen büyük mücadeleleri kapsayan temel fikir, iktidar ve odaklara zarar verebilir. Bu durum da, emperyalist sömürülerden üretilene karşı çıkan ulus devletlerine ve devletlerin tarihi yayılımlarına karşı yönetti. Diğer bir yandan, bu dönem en yoksulları ve dünyanın en az gelişmiş devletlerini kucakladı ya da devletin ezilen ve mağdur duruma düşen kurbanlarını ortaya koydu (Griggs).

ATD Fourth World gibi sivil topluluklar (STK'lar) genişleyen bu tanımlamadan ötürü zamanla gelişmişler. ATD Fourth World, Joseph Wresinski (1917-1988) döneminin sonlarına doğru, çocukluğunda yaşamış olduğu yoksulluk ve sosyal mahrumiyetten edinmiş olduğu tecrübelerden esinlenerek, Fransa'da kuruldu. Bu sivil organizasyon, herhangi bir din ya da politik bağımlılık gerektirmeden, sadece hem kentte hem de kırsal bölgelerdeki ailelere ve bireylere destek çıkmanın önemine dikkat çeken bir topluluk. Aşırı yoksulluğun kamusal farkındalığını yaratarak, politikaları bu durumları çözümlemelerine yönelik etkilemek. Wresinski yoksulluğu, insan hakları konusunda şu şekilde ele alıyor: "Ne zaman yoksulluk içinde yaşayan kadın ve erkek ayıplanırsa, insan hakları ihlal edilmiş olacaktır. Kutsal görevimize saygı duyarak, biraraya gelerek bu hakları güvence altına almak lazım,"(ATD Fourth World).

Benim amacım, Amerika'nın çekirdeğindeki şehirlerde oldukça sık rastlanan fiziksel ve sosyo-ekonomik yoksunluğu ve terkedişliği "Dördüncü Dünya" tezi ile tanımlamak. Kabul edilen öncelikli varoluş ve dönemin devam eden kullanımıyla birlikte, bu kentsel şartların uygulanabilirliği, George Manuel tarafından varolan orijinal öneriye uygun bir şekilde farzedilebilirdi. Vatandaşlık haklarının mahrum edildiği devletlerle ilgili sosyo-politik tartışmaların bir sonraki açılımı olarak görüldü. Büyük metropoliten alanlarla ya da Gary, İndiana, Detroit ve Flint Michigan, Doğu St. Louis ve Kahire, Illinois, Camden, New Jersey gibi tüm "Dördüncü Dünya" şehirleri ile birlikte yoksul toplulukların izole edilme dereceleri, daha önce bahsedilen ulus devletin özetlediği bu noktayı göstermesi ile bağlantılı.

Dördüncü Dünya'nın Tarihsel Evrimi
Amerikan toplumunun tarihsel dönüşümü Amerikan Rüyası'nın "Sınır Efsanesi" görüşü ile pekişti. Bu bağlamda efsane, güçlü, hırslı, kendine güvenen bireyin sınırsız fırsatını açıkca ortaya koyan Amerika'nın düşüncesine atıfta bulunuyor4. Bu durum sonunda yerli halkın yok edilmesi için birçok kent merkezinin terk edilişi hissedilir bir etki yarattı. 19. yüzyılın ortalarında, sınır efsanesi Amerika'nın sosyo-politik durumunun tamamlayıcı bir unsuru olarak kaldı. Batıya yönelen hızlı büyüme, sınırın ve bilinmeyenin gizemine son veren manifestolar kavramı ile mantıklı hale getirildi. Alan incelenmiş, fethedilmiş ve sömürülmüştü. Ülke içindeki ve uluslararası tüm mücadeleler ve savaşlar kazanıldı. Amerika'nın her yerinde yaşam savaşı veren yerli halk ortalama nüfusun sadece %5'ini oluşturuyor ki bu tarihteki istilalar, sömürgeleşmeler ile %97-98'lere varan bir azalma demek oluyor. Amerikalılar'ın şimdi bütün vatandaşlık haklarına herhangi bir kısıtlama olmadan erişebilmelerinin tam zamanı. Bu yeni yerleşim ise Amerika banliyöleri oldu.

Bu yeni yerleşimde ayrımcı uygulamalar, kadınlardan daha avantajlı olan erkekler ve üstün ırk sayılan beyazlar bulunuyor. Anahtar kelime5, tüm Amerika vatandaşları için mülkiyet hakkının görünürdeki evrensel yeteneği ile bu hakkın farklı ırklar ve cinsiyet üzerindeki eşitsiz uygulanması arasındaki çelişkiyi içeren mülkiyet kavramı (Burgett ve Hendler 181)6. Sivil haklar ve mülkiyet hakları konusunda ajansların olmaması ırksal baskıdan geriye kalanlar ile tamamlandı ve bu büyük genişleme homojen doğa için bir çerçeve sunuyor.

2. Dünya Savaşı sonrasında Sınır efsanesi kısmen soğutma ve iklimlendirme gibi teknolojik avantajlar sayesinde yeniden tanımlandı. Birleşik devletlere ait konut projeleri, enerji, otomobil, sürekli büyüyen lobiler ve son olarak da sanayisizleşme süreci de yeniden tanımlanmasını teşvik edici rol oynadı. 1956'da, "Sokak Çeteleri", 200'ün üzerinde lobici, otoyol mühendisleri ile yapılan görüşmelerden sonra Başkan Eisenhower benzin vergisi ile fonlandırılan ve devlet karayolları departmanı tarafından yürütülen "National System of Defense and Interstate Highways" mevzuatını imzaladı (Hayden 52).7 Bu kararlar, çevre yolu dışındaki yeşil alan gelişimine yapılan yatırımları kolaylaştırdı ve yasal tüzük içinde yer alan hükümler doğrultusunda ikinci yollar inşa edildi. Böylece, kent merkezlerindeki yatırımların azalması kaçınılmaz oldu. Bu tutum ve politikalar, doğrudan veya sözde olumlu katkılarına verilen olumsuz sosyal yanıtlar yoluyla kent içindeki terk edilmiş alanlarda kritik bir rol oynuyor. Yeniden tanımlanan sınır efsanesi, arazi, doğal kaynaklar ve kent merkezleri çevresinde fosil yakıtların tüketimi ve aşırı büyüme ile ispatlandı ve bu durum banliyö yayılması olarak adlandırıldı. Dolores Hayden'ın A Field Guide to Sprawl isimli kitabında kentlerin yayılmasını, eski yapılı çevrenin terk edilmesinin yanı sıra kaynakların ve arazilerin dikkatsizce kullanımını gösteren düzensiz gelişme olarak ifade ediliyor. Son olarak beyazların göçü ve ardından da siyahların göçü, efsanenin yeniden tanımlanmasının bir sonucu olarak ortaya çıktı. 20. yüzyılın ortalarında, kentlerin bozulması, yenilenmesi, giderek yaygınlaşan kentsel düzlükler, sınıflandırılmış mekanlar ve soylulaştırma Amerikan toplumunda sözü geçen otoritelere mantıklı gelmeye başladı.

Yeni yerleşim yerleri olan banliyöler gibi kent merkezleri de ıssızlaşmaya başladı. Yaşam alanı olan kent merkezleri giderek korku ve endişe duyulan alanlar haline geldi. Karanlık sokaklar, endişenin, ahlak dışı işlerin, kötülüklerin, cinsel istismarın mekanı oldu. Bütün bu olanların en başında ise bu korkunun sebebi olarak Amerikan yazınının ortaya koyduğu tasvirler bulunuyor. Mailer'in8 "Beyaz Negro" konulu yazıları 1950'lerin toplumunun nabzını tuttu ve sonucunda düzensiz toplum ortaya çıkmış oldu. Romanında bulunan birçok kavramdan biri olan Amerikan Rüyası, onun şiddetli, cinsiyetçi, uyuşturucu, gerçek dışı yazılarında gizlenmeseydi, Amerika'daki sosyal ilişkilerin geleceğini yansıtan isabetli yazılar olurdu. Sorgulamayan alternatif kültür siyahi kültürün etkisinde kaldı. Bu görüşün aşırı romantik yönünün ve siyahi ırkın süper ırk olarak algılanmasının korkutuculuğunun farkına varan Mailer'ın başarısızlığı korku ve endişe duyulmasına neden oldu. Kent sakinlerinin avantajını sekteye uğratmış oldu. Yazınlar, her ne kadar istenmeyerek de olsa beyazların kültürüne katkıda bulunduğu kadar siyahileri de kent dışındaki banliyölere itmiş oldu.

Sivil Haklar Hareketi'ne rağmen, sonraki anti- ayrımcılık kanunları ve yerel ırkçılığa son verme durumu, Amerika'nın sahip olduğu ırkçı birleşiminin anlamı, tüm pratik amaçlar için gerçekleştirilemedi. Birçok komşuluk grubunda azınlıklar, beyazları mekanlarını terketmelerine ve onların yerine gelecek diğer beyazların da cesaretlerini kırmaya yönelik kışkırttı. Anti-ayrımcılık kanunu ırkçı azınlıklar için bir fırsat olanağı sağladı. Afrikalı Amerikalılar vesilesiyle, sınır efsanesi tarafından ikna edildi. Beyaz göçü, siyah göçü tarafından takip edildi ve sonuç olarak ortaya çıkan şehirlerin terkedilişlikleri Amerika'nın kentsel merkezinde tüm ekonomik, fiziksel ve sosyal yoksunluk şartlarını yarattı. Yeni sınırdaki azınlık gruplarının varoluşu, yasal olmayan yerlerde varolan homojen gelişim modelleri ile birlikte yeni sınırlar için bir talep yarattı. Bu durum, uç kentlerin kurulmasına neden olan yeni sınırların uzaklıklarını arttıran Amerika şehirlerinin merkezlerine yabancılaştı.9

Bu önemli tartışmalar, Dördüncü Dünya çevrelerinde hakim olan şartlar gibi "alt sınıf" dönemi etrafında değiştirilmeye devam etti. John Charles Boger, yeteri kadar iş imkanı olmayan ve yetersiz kamusal hizmetlerden dolayı engellenen şehirlerde yaşayan birçok yoksul Afrikalı Amerikan nüfuslara dikkat çekti. Boger daha sonra, Amerika şehirlerindeki yoksulluk üzerine dikkat çekici bir yaklaşım ekledi: Şehirlerin yoğunluğu ve karşı konulmaz bir şekilde kentlerde ırkçı rol oynayanlar. Boger tarafından çıkarılan Race, Poverty, and American Cities yayınları, 1968'in Kerner Komisyon Raporu'nun 30'ncu yıldönümüne bir yansımasıydı. Race ve the American City: The Kerner Commission Report in Retrospect'te, Dördüncü Dünya'nın çok boyutlu kentsel tuzağının altını çizmek adına "yüksek ayrımcılık" döneminin gelişimi için Douglas Massey ve Mitchell Eggers'dan bahsetti.

Michael Katz, zorluk, tehlike ve aciliyeti işaret eden sosyal dönüşüm metaforu gibi "alt sınıf" döneminin kullanımına yönelik tartışmayı teşvik etti. Katz tarafından hazırlanan The Underclass Debate10 kitapta, sanayi desantrilizasyonu konusundaki alt sınıf kavramı tartışıldı.

Dördüncü Dünya Şartları


Camden, NJ

Yeni bakir alanlar gibi Amerika içsel şehrinin ironisi, çok sayıda perspektiften gözlemlenebilir. Terkediliş, onların konut bölgelerine olan öneri hizmetlerden halkı yasaklayan seviyede tipik içsel şehir vergilerini etkiledi. Kamusal hizmet önerileri, polis ve itfaiye, altyapı onarımı ve gelişimi ile atık toplamaya yönelikti. Bu şehirlerdeki ilk ve orta öğretim kalitesi yerel terkedişlerin etkilerinden ötürü harap olmuş durumda. George Lipsitz, birçok "Üçüncü Dünya" ülkesinden de daha fazla görüldüğü Los Angles'ın yokluk çeken alanlardaki bebek yaşta ölüm oranı istatistiklerini referans gösterdi. Birçok vergi, ana hizmetlere engel olmaya yönelik mücadele eden sıkıntılı şehirleri ve kasabaları kendine bağımlı kıldı. Kalabalıklık konusunda, ödenmemiş vergilerden ve diğer kaçak formlardan dolayı gereksiz işlerden boğulan terkedilmiş şehirler söz konusu oldu. Zorluk çeken belediyeler, söylenen özellikleri devam ettirecek ya da terkedilen yapıları yokedecek kaynağa sahip değillerdi. Wes Janz, Gary'nin gözleminin şeklini çizdi: "Atina, Pompei ya da Yucatan Yarımadası'ndaki Maya kalıntıları, Chaco Canyon'daki Anasazi kalıntı alanındaki evler mahvolmuş, terkedilmiş binalar ise duruyor ve her yere yavaş yavaş yayılıyor. Doğal olan binalardaki caziplik ve çekicilik. Kiliseler de terkedildi, cemaatler yok oldu. Bu durum ciddi bir sorun." Bu durumda tanımlanan şartlar için bu dönem, Dördüncü Dünya çevrelerinde esas karakteristik özellik olarak görülen "Kentsel Düzlük" olarak adlandırılır.

"Kentsel Düzlük", terkedilmiş şehirlerin çoğunda görülen, çim ya da otla kaplı, biçim alanı. Geniş alana yayılan bina yıkımlarının sonucunda kentsel düzlükler, kentsel ayrışma ve köhnemeye mağruz kalır. Bu alanlar gerçek ya da doğal düzlükler11 değil. Bu alanlar bitki örtüsü kaplı alanların yanında hiçbir şey. Kentsel düzlükler yaban hayatı için yaşam alanı sağlıyor. Amerika şehirlerinin orijinal yerleşimleri göçle gelen memelilerin ve kuşların hayatlarını tehlike altına aldı. Kuş gözlemcileri ve bilimcileri, ekolojistler, bahçıvanlar, böcek bilimciler, hayvan bilimciler ve diğer ilgili gruplar, terkedilmiş Amerikan şehirlerinde kentsel düzlükleri keşfetmek adına yeni hevesler geliştirdi.

Tüm bunlar aslında terkedilmiş Amerikan şehirlerinin birer kentsel düzlük olarak kırsala doğru hareketlerini cesaretlendirmek ya da keşfetmek adına yapılan hareketler...

1. Kerner Raporu, Toplumsal Karmaşa ile ilgili Ulusal Danışma Komisyonu tarafından takip edilen bir soruşturma gerçekleştirdi. Amerika'da birçok kent merkezindeki toplumsal karışıklıkların araştırılması ve sorunların çözüme kavuşturulması için Başkan Lyndon B. Johnson'ın karar verdiği komisyon Illinos Governor Otto Kerner, Jr. tarafından yönetildi.

2. Dünya Üzerinde Yerel Çalışmalar Merkezi, Shuswap Şefi George Manuel anısına ve Dördüncü Dünya Belgeleme Programı ile Dördüncü Dünya Ulusları'na online bir kütüphane sağladı. Kütüphane arşivi şu anda 100,000'den fazla belge, rapor ve dünyanın her yerindeki Amerikalı Hint Nüfus ve yerli halk hakkındaki yayınlarıyla çalışmayı sürdürüyor.

3. Dördüncü Dünya: Bir Hint Gerçeği raporunun önsözünde Vine Deloria, Jr. Dördüncü Dünya'nın konumunun evrimini tanımlıyor. Deloria, kökenlerini yeniden incelemek için dünya kurumlarını ziyaret ederek önerilerde bulunuyor.

4. Richard Slotkin "Şiddet Yoluyla Yenileme" yayınında bütün bir bölümünü Yeni Dünya Literatürü'ne adıyor.

5. Dolores Hayden belirli mortgage sigorta programlarını ve özellikle 1934 ile 1960 yılları arasındaki ayrımcı uygulamalarına değiniyor.

6. Amerikan Kültürü Çalışmaları editörleri Burgett ve Hendler "Servet" başlıklı makalesinde Grace Kyungwon Hong'a destek veriyor.

7. "Sokak Çeteleri" tabiri II. Dünya Savaşı'nda D.C. Lobi dönemine atıfta bulunuyor.

8. Biyografi yazarı Mary Dearborn "Mailer" isimli çalışmasında "tarz" diye adlandırılan yenilikçi etkiyi tartışıyor.

9. Gazeteci Joel Garreau 1991'de hızlıca büyüyen ofisler ve mağazaları konu ediniyor.

10. Boger, "Yarış, Yoksulluk ve Amerika Kentleri" isimli çalışmasının 42. sayfasında kent merkezlerindeki sadece ekonomik olmayan hasarları tartışıyor.

11. "Kentsel Yeşil Alan" terimi son on yılda terk edilmiş alanlardaki gelişmeyi anlatan koşulların nispeten yeni bir tanımı.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.