Haberler

Müzikten geçtik, köprüden geçemedik

Tarih: 9 Ağustos 2010 Kaynak: Zaman Yazan: Ülkü Özel Akagündüz
Ünlü müzisyenlerden oluşmuş bir grup, Eminönü gibi gündüz nüfusu bir milyonu bulan bir semtin üstgeçidini yaya geçişine kapatıp sahne olarak kullanmak isterse ne olur? Yukarıdakiler aşağıya bakar; "Bu insanlar niye bu kadar öfkeli?" Aşağıdakiler de yukarı bakar; "Bu adamlar orada ne yapıyor?" Peki, müziği kim duyar?

Eminönü Üstgeçidi önceki gün müzik nedeniyle kapalıydı. Yerli ve yabancı müzisyenlerden oluşan 27 kişilik bir caz orkestrası, İstanbul'un bu en işlek ve en şöhretli üstgeçidinde Anadolu ezgileriyle harmanlanmış, doğaçlamaya yakın bir müzik yaptı. Vapur düdükleri, martı çığlıkları, sabırsız kornalar, iskeleye vuran dalgalar, motor pat patları ve Akbil bipleri arasında çalmaktaki amaç; İstanbul'un seslerini müziğin bir parçası yapmaktı ve kabul etmeli ki proje bu haliyle epey heyecan vericiydi. Fakat hesap edilemeyen bir nokta vardı. Gündüz nüfusu bir milyonu bulan bu semtin üstgeçidi hep acelesi varmış gibi görünen telaşlı yayalara aitti ve onlar bir hamleyle atıldıkları merdiven başlarında zabıta memuru görmekten hiç de hoşnut değildi. Yolu bölgeden geçen herkesin hem izleyici hem de katılımcı olabileceği beklentisiyle köprü üzerine çıkan müzisyenler ya da etkinlik direktörü acaba fazla mı iyimserdi?

Meseleye önce yukarıdan, sonra aşağıdan bakalım. Üstgeçidin üstünde her şey yolunda; prova yapan orkestradan 'Dere geliyor dere' ya da 'Cilveloy nanay da' gibi türkülerin ezgileri duyuluyor. Bir kamera ortamdaki bütün sesleri, hem geçit üstündekileri hem aşağıdakileri hem de muhtemelen kulesi, köprüsü, minaresi, vapuru, deniziyle İstanbul denilince akla gelen en afili manzaralardan birini kaydediyor. Proje direktörü Dost Kip'le röportaj yapan televizyon muhabirlerini de unutmayalım. Konuşmaların yarısı denizden gelen bir esintiye yarısı da arkadaki enstrüman seslerine karışıyor; ama Kip kesinlikle güzel şeylerden söz ediyor. Saksafon, flüt, ney ustası ve aynı zamanda Türkiye'nin ilk profesyonel caz orkestrası kurucularından İsmet Sıral anısına kurulan bir müzik atölyesinden bahsediyor mesela... Köprü üstündeki etkinliğin, bu atölyenin bir çalışması olduğundan, 'seyyar satıcılar' temalı konserin bilet satışlarının iyi gitmediğinden, oysa simitçiden yorgancıya yüze yakın seyyar satıcının sesiyle bu konserin tam da halkı ilgilendirdiğinden ve bu sesleri kısmak isteyen Avrupa'ya, 2010 Avrupa Kültür Başkenti'nden seslenmekteki ironiden...

Aşağıda kendi halinde akıp gidiyormuş gibi görünen insan ve araç trafiğindeki tıkanıklık gözünden kaçmış değil Dost Kip'in; ama işin doğrusu bu huzursuzluğu anlayabilmiş de değil. Öyle ya, üstgeçit tadilata girdiğinde de bu kadar öfkeli miydi insanlar? Bu sembolik köprüyü yalnızca iki saat için yıldız müzisyenlere terk edip yaya geçidini kullansalar ve bu arada kilit bölgelere yerleştirilen mikrofon ve hoparlörler sayesinde sanki o anda oradan geçen tramvaydan yükseliyormuş hissi veren müziği dinleseler... Üstelik Oliver Lake, Kenny Wessel, Steve Gorn, Ömer Faruk Tekbilek gibi sanatçılar ve notaları değil de duyguları yöneten usta şef Adam Rudolph da yukarıda bulunuyorken...

Kip kuşkusuz haklı; ama işin aslı şu ki, üstgeçidin üstü aşağıdan hiç görünmedi. Köprünün hemen dibindeki simit sarayının basamaklarına konuşlanan biri ne gördü söyleyelim. Bir adam, iki kolunda ağır paketlerle kan ter içinde üstgeçide yürüyor ve daha ilk adımda geçidin iki saat boyunca yaya trafiğine kapalı olduğunu belirten sarı bir kâğıtla daha doğrusu o sarı kâğıdı tutan bir kadınla ve hemen yandaki zabıta memuruyla yüz yüze geliyor. Bu adam diğerleri gibi tartışmayacak; yukarıdaki adamların orada ne yaptığını sormayacak; çünkü kolları ağırlıktan sünmek üzere, çaresiz yoluna devam ediyor. Başka bir adam, kolunda yaşlı annesi, karşıya geçmek üzere tramvay yolunu aşıp yaya geçidine doğru başını iki yana sallayarak ve kim bilir neler mırıldanarak öfkeyle ilerliyor. Bir başkası mırıldanmıyor, açıkça söylüyor: "Gitsin başka yerde çalsınlar kardeşim, geçidi niye kapatıyorlar?" Genç bir hanım neye kızdıysa artık, elini tutmak isteyen eşine bir çanta darbesi indiriyor ve muhtemel ki bu güzelim müziği o anda hiç ama hiç duymuyor.

Bereket, turistler var. Kaldırımın kıyısındaki korkuluklara dayanmış hem mısır kemiriyor hem de üstgeçitten yükselen müziği dinliyorlar. Hâsılı, denilebilir ki Eminönü stresli bir semttir, gece in cin top atsa da gündüzü telaşlıdır ve üstgeçide giden yollar ne sebeple olursa olsun tıkanmamalıdır.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.