Türkiye'nin "sivil(!) anayasa" için halkoylamasına kilitlendiği günlerde, ülkenin tüm "sivil" kurumlarınca "korunma"sı istenen antik Allianoi için Çevre ve Orman Bakanı şunu söylüyordu; "Allianoi diye bir yer yoktur; uydurmadır." (Milliyet-31 Ağustos 2010)
Oysa Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın internet sitesinde özetle şunlar yazılı: "Bergama'nın kuzeydoğusunda Asklepios'a adanmış bir Asklepieion. İS II. yy'da yaşamış Hadrianotherailı Aristides, Hieroi Logoi (Kutsal Sözler) adlı eserinde; Allianoi'de şifa bulduğunu aktarır."
Aynı bilgi metninde, 1998'den sonraki kurtarma kazılarında 47º C sıcak suyu olan 9700m2'lik frigidarium (ılıklık), dinlenme veya terapi odaları ile havuzları, termal tesisleri; çift kemerli Roma Köprüsü, 210m uzunluğunda, 6m genişliğinde sütunlu tören yolu, 35m uzunluğunda 8m genişliğinde sütunlu cadde, anıtsal çeşme, görkemli bir tedavi yapısı, anıtsal giriş, bazilika tipte büyük kilise, iki şapel, nekropol (antik mezarlık), seramik atölyeleri ve fırınları, içme ve atık su sistemlerinin de ortaya çıkartıldığı belirtiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı diyor ki; "Allianoi İÖ II. yy'da kurulmuş, Hadrian Dönemi'nde büyük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidroterapinin uygulandığı büyük bir kült merkezidir. Bizans'la yerleşmeye dönüşen merkez, Batı Anadolu'da sıcak su kaynağının üzerinde kurulmuş, en büyük ve en iyi korunmuş komplekslerden biridir."
Devletin bu "resmi bilgi"lerine rağmen bir bakana "Böyle bir yer yoktur" dedirten, sadece bilgisizlik olabilir mi?
Dahası, aynı antik yerleşim için belgesel hazırlatan TRT'ye bile "kandırılmış" diyebilmesi, acaba hangi beklentinin ürünüdür?
Sorunun tek bir yanıtı var; yöre köylülerine verilen "tarlalarını sulama projesi" sözünün "oy" uğruna yerine getirilmesi hırsı.
"Akademisyen" bakan aynı köylülere, "Zengin bir tarihle buluştuk, korumalıyız ve sulama için başka çözümler bulmalıyız" demiyor; diyemiyor... kültür mirasını "yok" sayarak siyaset yapmayı yeğliyor.
Milliyet'teki habere göre, Allianoi'nin Yortanlı Barajı suları altında kalmaması için direnenleri destekleyen Tarkan da aynı bakandan dersini bakın nasıl alıyor: "Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur."
Demek ki Tarkan ve tüm sanatçılarımız sadece şarkılarını söyleyecekler; ülkenin kültür değerlerinin yok edilmesine "uzmanı olmadığı" için aldırmayacaklar?
Yeniden anımsatıyorum. Sadece STK'leri değil, yöredeki belediye başkanlarını bile çileden çıkartan bu sözler, anayasa paketinin "demokrasi" için savunulduğu günlerde söyleniyordu.
‘BİLİM KURULLARI'
Antik çağın en önemli termal merkezlerinden biri olduğu çok sayıda bilimsel raporlarla kanıtlanan Allianoi'nin Yortanlı Barajı'nda boğulması için hukuka ve bilime aykırı ne varsa yapıldı.
Arkadaşımız Ozan Yayman'ın 7 Eylül'deki haberi ibret verici. Özetleyecek olursak; Koruma Kurulu'nun "1. derece arkeolojik sit" dediği antik kenti baraj altında bırakmaya yönelik rapor hazırlamaları için oluşturulan bilim kurulları "olamaz! tarih boğulamaz" dedikçe yeni kurullar kurdular... onlar da "böyle saçmalık olmaz, baraj projesi antik zenginliğimizi koruyacak şekilde olmalı" deyince, "su altında kalsın ama üzeri kille örtülerek korunsun" demeye başladılar...
İşte bu "absürt" öneri, "üyeleri değiştirilen" Koruma Kurulu'nca "onay" görse bile, bilime saygılı "bağımsız" yargıdan geri döndü.
Aynı Koruma Kurulu'nun bu kez de 17 Ağustos'ta aldığı, "üzeri kumla örtülerek suya gömülsün" kararı ise Allianoi'nin bir tür "cellat"ları sayılabilecek "dozer"lerle tanışmasına neden oldu.
Şimdi tarih dostları "kum" kararına da dava açarak antik zenginliğimizi boğulmaktan kurtarmak için bir kez daha hukuka sığınmış durumdalar... bakalım, AB'nin bile önceki yıl raporunda "korunmalı" dediği Allianoi'deki bu yüz kızartıcı süreç nasıl sonuçlanacak?