Haberler

GDO’lu sanat mekânları

Tarih: 28 Eylül 2010 Kaynak: Newsweek Türkiye Yazan: Burcu Ayaz
Cemil İpekçi'nin Mardin Kasımiye Medresesi'nde yaptığı defile, adı duyulduğu andan itibaren protestoların hedefi oldu. Bir taraftan namaz kılınan yere yakın yerde yapılan defileyi saygısızlık olarak görenler diğer yanda buranın bir müze olduğunu ve bu tür şeylerin düzenlenmesini uygun bulanlar. Mardin Kültür ve Turizm İl Müdürü Davut Beliktay "Kasimiye Medresesi bilimsel bir müzedir. Bu da toplumsal kurallara ters düşmeyecek bir şekilde yapılan bir defiledir" şeklinde durumu özetledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Seyit Ahmet Arslan da "Kasımiye Medresesi'nin genetiği bozulmamalı" açıklamasını yaptı. Yani bir binanın yapım amacı neyse kullanım amacı da o olmalıydı.

Bu genetik bozukluk meselesine yakından bakmakta fayda var. Zira başta Aya Sofya olmak üzere Türk kültürünün temel taşlarını oluşturan binaların birçoğu Arslan'ın ifade ettiği "genetik bozukluk" sınıfına giriyor. Katedral olarak inşa edilip camiye ve daha sonra müzeye çevrilen mekânlardan hapishane olarak kullanılan medreselere kadar, Anadolu toprakları (Arslan'ın tarifiyle) "genetik bozukluk", başka ifadeyle "kültürel zenginlik" dolup taşıyor. Ve hatta şu an çağdaş sanatı ayağımıza getirmekle kalmayıp dünyaya açılmamızı sağlayan mekânların da çoğu devşirilmiş, tarihi binalar. Şimdi bunun kötü bir şey olduğunu söyleyebilir miyiz?

"İstanbul'un Dünü Bugünü" adlı sergide emeği geçenlerden Yüksek Mimar Ufuk Demirgüç, tarihi mekânların tekrar kullanımının faydalı olduğunu söylüyor. Eski binaları öylece yıkılmaya terk etmektense bir işlev verdiğinizde binanın yaşını uzatıyorsunuz. "Uygun işlevi seçmekse" diyor Demirgüç "her zaman tartışma konusudur." Söz konusu değişiklikler binaların yaşamasına neden oluyor olmasına ama başka bir faktör, "kötü restorasyon" binanın ve hatta tarihin bozulmasına yol açıyor. Başa dönersek, Türkiye'nin kültür mirasını devam ettirmesini sağlayan pek çok "genetiğiyle oynanmış" (GDO'lu) yapı var.

Medreseler
Zamanında eğitim için inşa edilen medreseler hali hazırda en çok yenilenerek kullanılan mekânlardan. İçlerinde zaman zaman değişim sınırlarını aşmış olanlar da yok değil. Örneğin Bursa Gökdere Medresesi. Bir medrese ne olabilirse (hatta daha fazlasını) olmuş. Önce kadın hapishanesi, sonra marangozhane, ardından demirci dükkânı ve son olarak depo. Ancak 2005'te yerel yönetimin olaya el koymasıyla yenilenen medrese, son üç yıldır kültür merkezi olarak hizmet veriyor.

Hamamlar
Hamamlar genelde kafe olarak hayata döndürülüyorlar. Ama bu aşamaya gelene kadar tuhaf amaçlarla da kullanıldıkları biliniyor. Örneğin şu an kafe olarak hizmet veren Tahtakale Hamamı 80'li yıllarda soğuk hava deposuymuş. Ama değişim konusunda önde gelenlerden biri şu an tiyatro oditoryumundan toplantı salonuna kadar çok amaçlı kullanımın sağlandığı Bursa Ördekli Hamamı, bir kültür sanat merkezi olarak işlevini sürdürüyor. Yine de genele baktığımızda kaderine en çok terk edilenler onlar...

Sinemalar
Emek Sineması tartışmasının henüz dumanı tüterken sinemaların değişim konusunda başarılı olduğunu söylemek yanlış olur sanırım. Zira hem yenileme hem de yeniden kullanım açısından değişimin hezimetine uğruyorlar. Çoğu artık eski halinin izini bile taşımıyor. Hatta mağaza, büfe ve eczaneye dönüştürülmüş olanları bile var. İçlerinde en şanslıların biri belki Ses Tiyatrosu. 1911'de İdeal Sineması olarak yapılan mekân şimdi neredeyse aslına en yakın restorasyonuyla hizmet veriyor. Bir de Süreyya Sineması. Biz onu her ne kadar sinema olarak bilsek de Süreyya Operet'i 2009'da tamamlanan bir renovasyonla tekrar opera binası haline çevrildi.

Kilise
Dini mekânda "yapılamayacaklar" listesi önümüzdeki günlerde gittikçe uzayacak gibi duruyor. Medrese tartışmalarında "kilise de olsa hayatta izin verilmezdi" gibi cümleler aralara sıkıştırılıyor. Oysa İstanbul'un orta yerinde eski bir kilise vakfı 2007'den beri bar olarak işletiliyor. Ermeni Surp Asdvazazis kilise kompleksine ait olan vakıf binası, ibadet mekânıyla yana yana. Ermeni vakfına ait olan bina zaman içinde ayakkabı imalathanesi, matbaa, hatta Yeşilçam filmlerine stüdyo olarak bile kullanılmış. Bununla birlikte Newsweek'in 2007 yılında yaptığı bir habere göre Avrupa'da kiliseye gidenler azalınca kutsal mekânlar hızla restoran, bar, gece kulübü ve jimnastik kulübü haline getirilmiş. Ancak Avrupa'da da bunun bazen tepkiyle karşılandığını söylemekte fayda var. 2009'da Roma'daki bir Katolik kilisesinde yapılan defile tepkilere neden olmuştu. Bu tepkiye karşı çıkanların savıysa "Moda bir sanattır ve sanat da tanrısal bir şeydir."

Depolar/eski mekânlar
Son yılların en gözde sanat mekânları metruk yerlerin yenilenmesiyle çıktı ortaya. Silahtarağa Elektrik Santrali'nden Santral İstanbul'a, Antrepo'dan Bianel mekânlarına ve İstanbul Modern'e, Tütün Deposu'na yenilenen mekânların hemen hepsinin Türkiye'nin çağdaş sanatına getirdiği hareketi fark etmemek mümkün değil. Özellikle eski ve kullanılmaz halde olan tarihi ya da kamusal binalar artık sanat mekânı açmak isteyenlerin daha çok dikkatini çekiyor. Böylelikle birçok bina ölümden dönüyor.

Sarnıçlar
Bir yandan İstanbul'un en turistik mekânları diğer yandansa akla gelebilecek tüm işlerde kullanılan Yerebatan ve Binbirdirek Sarnıçları. Genetiği bozulduğu söylenen mekânlar arasında herhalde bu iki sarnıç kadar her işe koşulan başka yer yoktur. Yerebatan Sarnıcı, yapısı (ve belki de Belediye'nin işletiyor olması) sebebiyle daha çok klip, fotoğraf çekimi ve sanat organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Binbirdirek Sarnıcı'ysa özel toplantılardan düğünlere, hatta konser ve partilere kadar her türlü organizasyon için açıyor kapılarını (işletmesi özel bir firmada). Mottoları aslında her şeyi özetliyor: "Şehir saklar siz keşfedin."

Antik tiyatrolar
Aslında onların genetik yapılarının bozulduğu tam olarak söylenemez. Zira antik mekânlar yine tiyatrolara, oyun ve konserlere ev sahipliği yapıyor. Ancak binlerce yıllık tiyatrolarda yüksek desibel ve kullanılan teknik aksam binaların yapısına zarar veriyor. Aspendos Antik Tiyatrosu örneğin. Daha önce çıkan yasaklama kararlarına rağmen bu kararların bozulması tartışmalara neden olmuştu. 2009'daysa Aspendos ve Side antik kentlerinde bu tarz aktiviteler için kesin yasak kararı alındı.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.