Haberler

‘Kendini küçümseme psikolojisi hâlâ egemen'

Tarih: 12 Ekim 2010 Kaynak: Ağaoğlu My Life
Cumhuriyet'in ilk mimarlık tarihi asistanı unvanına sahip, dünyaca ünlü mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Doğan Kuban, 30 Ekim'de 29. kez kapılarını açacak olan İstanbul Kitap Fuarı'nın onur yazarı seçildi. 84 yıllık ömrüne, İTÜ'de 50 yıllık mimarlık tarihi hocalığı, dünyanın her yerinde verilen dersler, seminerler, yayımlanmış 30 kitap sığdırdı. Osmanlı Mimarlığı adlı kitabı bu yıl İngiltere'de, İngilizce olarak basılan Prof. Dr. Kuban'ın, koruma altına alınması için mücadele verdiği Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi'nde Hürremşah'ın yontu sanatı üzerine yaptığı araştırmalarının yer aldığı Cennetin Kapıları kitabı da henüz yayımlandı. Anadolu Hisarı'nda, 50 yıl önce kendi elleriyle yaptığı evinde yaşayan, "Tam bir Osmanlı Türküyüm. Babam da annem de İstanbullu" diyen Prof. Dr. Doğan Kuban ile mimari, tarih ve İstanbul üzerine konuştuk.

- Sizi nasıl tanınmak mutlu ediyor? Mimar, tarihçi, akademisyen, yazar?
- Ben insanların mutluluğunu amaçlayan bir düşünürüm. Unvanlarla anılmaktan hoşlanmam. Yaptıklarımla bilinmek isterim. Kaldı ki Türkiye'de profesör unvanı çok ucuzladı. Teknik Üniversite'den 1959'da mezun oldum, 50 yıl ders verdim. ABD'de üniversitelerde hocalık yaptım. Dünyanın her köşesinde konferans verdim. Akademisyen denen adamlardan biriyim.

- Mimar Sinan'dan öncesi için Evliya Çelebi'nin Seyahathamesi'nden başka kaynak yok gibi... Bu durumda mimarlık tarihçilerinin, eski dönemlerdeki mimarların eserlerindeki şifreleri çözmeye çalıştıklarını söyleyebilir miyiz?
- Bu şifre çözücülüğüne yanlış diyemeyiz. Osmanlı mimarlık sanatı, Osmanlı yazınına konu olmamış. Fakat vakfiyeler pek çok sayısal bilgi içerir. Sinan da hakkında en çok belge olan mimar. Mevcut bilgiler Sinan'ın tekniğini anlatmaz. Ve fiziksel çevre, mimari sanat İslam yazınında pek yoktur. Bizim tarihçiler insanların yaptıklarını yazar, çevre ve doğadan söz etmez. İnsanlar, olaylar var, güzelden, şaraptan bahsedilir ama vücuttan bahsedilmez. O yüzden resim gelişmemiş, heykel yok. Onlar olmayınca, tabiat gözlemi yok, bilim de çok sınırlı. Doğa gözlemi olmadan bilim gelişmiyor.

'İSTANBUL'U KORUYAMADIK'
- Son 50 yılda evinizden Boğaz'a bakarken, nasıl bir İstanbul silueti geçti gözünüzün önünden? Neler bozuldu? Neleri koruyabildik?
- İstanbul, dünyanın en güzel şehri. 1970'te İstanbul'un koruma planı için bir rapor yazmıştım. O zaman Suriçi, Galata, Boğaz, Üsküdar ve Kadıköy'ün korunacak bütün yapılarını saptamıştık. Bu o zamanki kurulda da onaylanmıştı. Ama İstanbul' u koruyamadık. Belediyede o planlar bile bulunmuyor. Benim korunsun dediğim her mahalle, her yapı yok oldu. Türkiye'deki en büyük sorun da bu. Uzman, hiçbir şeyin başında değil. Politikanın tek söz sahibi olduğu bir dönemdeyiz.

- Tek bir yer bile korunamadı mı?
- Sadece eski Safranbolu korundu.

- O nasıl başarıldı?
- Safranbolu okumuş bir yer, Karadeniz ile İç Anadolu arasındaki ticaret yolu üzerinde bir kent; oldukça zengin. Karabük kurulunca o yönde gelişti, eski kent üzerinde baskı olmadı. Bilinçli bir belediye ve halkın yardımıyla kurtuldu.

- Ama İstanbul'un bu değişimini gerekli bir modernleşme olarak düşünenler var...
- İstanbul'un tarihi karakteri, 5 bin - 10 bin hektarlık bir alanı kaplar. Sur içi 1440 hektardır. Bugünkü İstanbul 350 bin hektar. Bilinçli olsaydık Avrupalılar gibi, biz de kentin birde 35'ini kurtarabilirdik. Mimarlıktan mezun olduğumda 600 mimar vardı, bugün 35 bin. Ama İstanbul'un gökdelen projelerinin bir bölümünü hâlâ dışarıya ısmarlıyoruz. Çünkü bizde kendini küçük görme psikolojisi hâlâ egemen.

'BAŞUCUMDA 150 KİTAP VAR'
- 10 binden fazla kitabınız var, başucunuzda hangi kitaplar durur?
- Başucumda 150 kadar kitap var. Montaigne'in Denemeleri, Tao Te Ching, Budizm, değişik felsefe kitapları, eski tarihler ve zaman zaman değişen yayınlar...

- Kitaplarınızı paylaşır mısınız?
- Hayır, kitap vermem.

- Yazarken bilgisayar mı kullanıyorsunuz, yoksa kalemle yazmaya devam mı?
- Elle yazıyorum, sonra sekreterime veriyorum. Kalemi, mimar olduğum için çok severim. Düşüncemle yazı arasında 70 yıllık bir bağ var. Her yerde yazarım. Otobüste, yolda, gece yataktan kalkıp... Yazmak benim için su içmek gibi her yerde yazarım. Bu yıl yedi sekiz kitabım basılmış olacak. Bazıları yeni, birkaçı daha önce yayımlananların yeni baskısı. Çalışma odamda yayımlanmayı bekleyen 50 dosya yazım var. Şiirlerim de buna dahil.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.