Haydarpaşa Garı'nda çıkan yangın, kamu binalarının sigortasız olduğu gerçeğini ortaya koydu.

Haydarpaşa Tren Garı'nda çıkan yangında, tarihi binanın çatısı adeta enkaz haline geldi. Açıklamalara göre restorasyon çalışmaları önümüzdeki günlerde başlayacak. Ne zaman başlar, ne kadar sürer bilinmez. Hasarın ne kadar olduğu bilinmediği için restorasyonun maliyeti de haliyle bilinmiyor. Böyle bir bütçe var mı, o da meçhul.

Bilinen bir şey var ki, hasarın boyutu yüksek olduğundan onarımının ciddi bir para tutacağı ve bu yüzden de aylar hatta yıllar süreceği.

Gelelim asıl konumuza. Tarihi Haydarpaşa Garı'nda çıkan yangın, bir gerçeği gözler önüne serdi. Kamu binaları maalesef sigortasız. Daha açık bir anlatımla, tarihi olsun olmasın tüm kamu binalarının sigortası bulunmuyor.
Neden böyle diyecek olursanız... Çünkü kanun öyle diyor. Yani kanun, kamu binalarına sigorta yapılamayacağını söylüyor. Gerekçesi ise kamunun kendi zararını kendisinin karşılaması. Bu ne anlama geliyor? Sayısı 59 bini bulan devlet okulları, yine sayısı 900'ü bulan devlet hastaneleri, bakanlıklar, bakanlıklara bağlı devlet binaları da dahil tüm kamuya ait binaların hiçbir sigorta güvencesi olmadığı anlamına geliyor. Tabii, tüm tarihi yapılar da buna dahil.

Haydarpaşa yangını
Peki, bu ne anlama geliyor? Olası büyük bir depremde ya da herhangi bir doğal felakette kamu binalarında oluşan hasar devletin kasasından karşılanacak. Ya da basit bir elektrik kontağından veya basit bir onarım çalışmasından doğan hasar... Tıpkı, Haydarpaşa Garı'nda olduğu gibi.

Düşünsenize... Bir bölgede deprem oluyor ve o bölgedeki devlete ait okullar, hastaneler, kamuya ait binalar ve tarihi eserler bu depremden büyük zarar görüyor. Devletin bu zararı karşılayacak bütçesi var mı? Yok. Nitekim, 99 yılındaki depremde olmadığı görüldü.

Bekle ki; okullar, hastaneler yeniden onarılsın ya da yenisi yapılsın. Bu arada artık eğitim mi durur, hastalar çadırlarda ya da açıkta mı tedavi görür, devlet işleri prefabrik binaların içinden mi yürütülür bilinmez.

İşin daha da ilginci ne biliyor musunuz? Aynı kamu, satın aldığı otomobilleri, otobüsleri zorunlu olarak sigortalamak mecburiyetinde. Neden? Çünkü, kanun öyle diyor.

Yani kanun, kamunun araçlarının zorunlu olarak sigortalanmasını hükmediyor ama binalarının sigortalanamayacağını belirtiyor. İlginç değil mi?

Okullar da sigortasız
İlginçlik bu kadarla da sınırlı değil. Malumunuz üzere zorunlu deprem sigortası uygulaması var. Uygulama, tüm konutların ve konut gözüken işyerlerinin depreme karşı sigortalanmasını zorunlu kılıyor. Bu uygulamada da kamu, kapsam dışında tutuluyor. Şimdi birileri diyecek ki, "İyi de zorunlu deprem sigortası işyerlerini de kapsamıyor". Öyle ama bildiğim kadarıyla okullar işyeri statüsüne girmiyor. Ama yine de zorunlu deprem sigortası yapılamıyor.

Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Neden ve niye olduğu bilinmez bir şekilde kamuya ait tüm binalar sigorta kapsamı dışında tutuluyor. Maalesef bu yanlışın bedelini yine vatandaş ödüyor. Nasıl mı? Vergilerle. Tıpkı, 99 depremi sonrasında olduğu gibi. Hatırlayın, deprem sonrasında yıllarca, depremin yaralarını sarmak için getirilen vergiler ödendi.