Haberler

İyi ki Olimpiyat Stadı Var

Tarih: 14 Aralık 2010 Kaynak: Zaman Yazan: Ahmet Çakır
Bugüne kadar İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı için çok yazı yazdım ve televizyonlarda konuştum. Bunlar fazla bir işe yaramadı, konuyla ilgili olarak ağzını açan spor yazarı arkadaşım, bu stada hakaretler yağdırmayı birinci görev sayıyor.

Hatta bu iş öyle bir hal aldı ki, yaklaşık 1 ay önce katıldığım toplantıda konuşmacılardan biri yine aynı işi yapmayı görev saymıştı. Üstelik bu konuşma stadı yaptıran kuruluşun bir toplantısında geçti ve oranın üyesi bir spor yazarı arkadaşımız, stada bilinen hakaretleri yağdırdı; rahmetli Sinan Erdem ağabeyimizin kemiklerini sızlatıyor oluşunu bile umursamadı.

Neyse ki bir başka spor yazarı arkadaşımız Hasan Sarıçiçek ona gerçekte bu stadın ne olduğunu anlattı. Arkasından da Yalçın Aksoy çıkıp artık bıktığı bu saçmalıklarla ilgili gereken tepkiyi gösterip gerçekleri öğretmeye çalıştı.

İşin en eğlenceli yanı da şu: Bu statla ilgili bir yığın abuk sabuk laf eden arkadaşlarımız arasında oraya hiç gitmemiş olanlar bile var! Oturdukları yerden bir yığın saçmalık üretip bunu rahatlıkla dolaşıma sokabiliyorlar. Çünkü böylesi saçmalıkların çok müşterisi var memlekette!

Cumartesi İstanbul'a 1 günlüğüne gelen kar yağışı, haliyle ertesi gün oynanacak İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Trabzonspor maçı için de endişe doğuracak bir gelişmeydi. Arkadaşlarımız, orada neler olabileceğiyle ilgili fantaziler üretmeye çok erken başlamışlardı. Efendim, soğuk ve rüzgâr nedeniyle maç berbat geçerdi, tribünler boş kalırdı, şöyle olurdu böyle olurdu.

'Hey büyük Allah'ım!' demeyip ne yaparsınız, soğuk dışında neredeyse bir bahar günü gibiydi. Tribünlerde 50 binin üzerinde taraftar yerini almış, Olimpiyat Stadı'nı bayram yerine çevirmişti. Zemin, futbola müsaitti. Rüzgâr yönünden de bir sıkıntı olmadı. Ben o kanıda değilim ama dün birkaç gazetede 'sezonun en güzel maçı' diye sözediliyordu karşılaşmadan.

Peki o zaman artık bu statla ilgili iğrenç birtakım lafların tedavülden kalkması gerekmiyor mu? Bu stat hakkında sahici hiçbirşey bilmeden edilen saçmasapan lafların kime ne yararı oluyor? Oradan daha iyi yararlanmanın yollarını bulmak yerine akılsızca birtakım laflar etmek bize ne kazandırıyor?

Şunları artık öğrenelim de ondan sonra konuşalım: Orası bir futbol stadı olarak yapılmadı. Günün birinde İstanbul'da yapılacak olimpiyat oyunları hayali için oluşturulması gereken merkezin ilk adımıydı. Üstelik bu stat yapılmasa orası çoktan gecekondular tarafından işgal edilmiş olacaktı.

Yapıldığı günden bu yana sürekli aşağılanan ve karalanan o statta bugüne kadar uluslararası alanda yüzümüzü ağartacak nitelikte organizasyonlar gerçekleştirildi, kupa finalleri oynandı. 2005'teki Şampiyonlar Ligi finali bunların doruğunu oluşturuyordu.

O stat olmasaydı, bu karşılaşmanın, İstanbul'un zaten girilmez-çıkılmaz yerlerinden birinde 3-5 bin kişinin zor maç izleyebildiği iğrenç birtakım yerlerde oynamak zorunda kalınacağını nasıl görmezden gelebiliriz?

Evet, yollar yetersizmiş, gidip gelmek sorun oluyormuş da bilmem neymiş... O dertlerin çok büyük bir bölümünün, herbirimizin dünyada bizden başka akıllı kalmadığını düşünmesinden ileri geldiğini ne zaman göreceğiz?

Hiçbir kurala aldırış etmeyen, olmadık yerlere araç parketmeye kalkan, bir yığın gereksiz tartışma ve hatta kavga-dövüşle işi tam bir işkenceye çevirenler bizler değil miyiz? 2005'teki final sırasında gidiş-gelişte en küçük bir sıkıntı yaşanmadığını unuttuk mu?

İyi ki bu stat var. Allah yapandan da yaptırandan da razı olsun..
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.