Haberler

Yağmacıyı Koruma Doğayı Talan Yasası

Tarih: 13 Ocak 2011 Kaynak: Birgün
TMMOB Başkanı Soğancı, AKP'nin Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı için, "Bu tasarı, ‘yatırım' adı altında talandır" dedi.

"Doğal Değerler Yok Edilecek"

Tasarıyla ilgili eleştirilerini TBMM Çevre Komisyonu'na ileten Mehmet Soğancı, tasarıdaki "koruma-kullanma dengesi" ifadesinde yer alan ‘kullanmayı' amaç içine sokan düzenlemelerin Türkiye'nin en önemli doğal değerlerinin gözden çıkarıldığının kanıtı olduğuna dikkat çekti. Soğancı, "AKP'nin talan yasası kabul edilemez" diye konuştu.

"Korunacak Alan Kalmıyor"

Soğancı, "Çevre ve Orman Bakanlığı'nı her durumda tek başına "son sözü" söyleyebilecek bir konuma getiren söz konusu tasarıyla, kanunlarda yaratılan istisnalar, sağlanan imtiyazlar, görmezden gelinen işgallerle yetinilmeyip, ülke yüzölçümünün yüzde 2'si bile olmayan ‘doğal korunan alanlar' özel kanun kapsamından çıkarılıyor" dedi.

Adının aksine çevre talanının önünü açacak olmasıyla sendika, meslek odaları ve çevre mücadelesi veren derneklerin tepkisiyle karşılaşan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'na neşter vuran Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), tasarıya ilişkin görüşünü dün, TBMM Çevre Komisyonu'na gönderdi. TMMOB'in konuya ilişkin hazırladığı raporda, tasarının vereceği zararlar sıralanırken, bu haliyle kabul edilemeyeceğinin altı çizildi.

Konuya ilişkin açıklama yapan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, "TBMM gündemine taşınmış olan tasarı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, doğayı koruma açısından sistematik bir gerilemeye karşılık geliyor. Kanun Tasarısı, var olan bir eksikliği gidermekten çok, koruma çabalarının ‘yatırım' adı altında sürdürülen ‘talan' anlayışına terk edilmesinden başka bir şey değildir. Söz konusu tasarıyla, kanunlarda yaratılan istisnalar, sağlanan imtiyazlar, görmezden gelinen işgallerle yetinilmeyip ülke yüzölçümünün yüzde 2'si bile olmayan ‘doğal korunan alanlar' özel kanun kapsamından çıkarılıyor" diye konuştu.

Tasarı, İç ve Dış Hukuka Aykırı

"Yasa tasarısı ile bilimsel çalışmayı zorunlu kılan, ulusal ve uluslararası nitelikte değer taşıyan alanlara ilişkin karar alma yetkisi 14'ü bürokratlardan oluşan 20 kişilik kurula verilmekte, ülkemizin en önemli doğal değerleri, görevleri koruma kararlarıyla çoğunlukla çelişen ‘yönetici bürokratlara' emanet edilmektedir. Yasalaşması halinde böylesi bir düzenleme, 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde alınmış en koruma karşıtı karar olarak tarihe geçecektir" diyen Soğancı, tasarının, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) de dahil olmak üzere Türkiye'nin de taraf çok sayıda uluslararası anlaşmanın yanı sıra Anayasa'nın "Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması" başlığı altında yer verilen 63. maddesindeki; ‘Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır' ilkesine de açıkça aykırı olduğunu vurguladı.

Bakan'a Yetki Üstüne Yetki

Mehmet Soğancı, TMMOB raporunu özetleyerek devam ettiği açıklamasında tasarının, Çevre ve Orman Bakanlığı'nı her durumda tek başına "son sözü" söyleyebilecek bir konuma getirdiğini belirtti. mektedir. "Koruma-kullanma dengesi" ifadesi kisvesi altında "kullanmayı" amaç içine sokan düzenlemelerin ülkemizin en önemli doğal değerlerinin gözden çıkarıldığının kanıtı olduğuna dikkat çeken Soğancı sözlerine şöyle devam etti:

Kamu Yararı Kılıfında Çevre Talanı

"Bu alanlar sürdürülebilirlik içerisinde ekonomik faaliyete açılacak demek. Tasarı ile mevcut Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçleri sayesinde korunan alanlarda gerçekleşen tahribat bu sefer Ekolojik Etki Değerlendirmesi (EED) adı altında hazırlanacak raporlarla yürütülecek. ÇED raporları benzeri bir süreçle korunan alanlar yatırımlara açılmış olacak. Tasarının; tesis edilecek izinler, intifa ve irtifak hakları ile ilgili bölümünde ülkemizin neredeyse tüm korunan alanları özel kişi ve şirketlere tahsis edilebilir hale getirilmekte, ‘üstün kamu yararı ve stratejik kullanım' tarifi ile izin, intifa ve irtifak hakkı verme yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilmektedir. Bunun meali şudur: Munzur, İkizdere, Ilısu vadisi vb.'de yapılmak istenen HES'ler; Kuşadası, Küre Milli Parkı vb.'ne yapılmak istenen otoyollar, sanayi tesisleri, maden işletmeleri ‘üstün kamu yararı ve stratejik kullanım' olarak tarif edilebilir ve Bakanlar Kurulu bu yatırımlara izin verebilir"

Mücadele Kazanımları Çöpe!

Tasarıyla ‘Milli Parklar Kanunu' ve ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu' gibi ‘özel kanun' niteliğine sahip yasalar tarafından korunan alanlar, ‘genel kanun' niteliğindeki bir düzenleme içine sokularak, ‘Maden Kanunu', ‘Turizmi Teşvik Kanunu', ‘Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu' gibi ‘özel kanun' niteliğini koruyan yasalar karşısında koruma kararları üstünlüğünü yitirdiğine işaret eden Soğancı, "Tasarının dayandırıldığı doğa koruma stratejisi yanlış, gerçekçi değil. Doğa korumanın temel araçlarından biri olan planlama, siyasal iktidarların her türlü keyfi uygulamasına açık bırakıldı. Tasarıdaki kavramsal boşluklar, belirsizlikler ve anlam kaymaları, uygulamaları kargaşaya dönüştürebilecek, ilgili kuruluşlar arasında çatışmalara yol açabilecek, doğa koruma alanında şimdiye kadar elde edilebilen kazanımları da geçersizleştirebilecektir! Tasarıyla, siyasal iktidarlara daha önce çeşitli koruma yapılarına kavuşturulmuş alanları bu yapılarından çıkarma olanağı getirilmektedir.

Tasarıda tanımlanan Mahalli Biyolojik Çeşitlilik Kurulu, halkın çok zayıf bir şekilde temsil edildiği, il bazında yapılan bir örgütlenmeyi tanımlamaktadır. Bu değerlendirme, Anayasa'nın katılımcılık ilkesine zıt olmasının yanı sıra, 1996 yılında taraf olduğumuz Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin ‘ekosistem yaklaşımı prensibine' aykırı. Doğaya ve biyolojik çeşitliliğe karşı işlenen fiillerin kabahat kapsamından çıkıp, suç kapsamına girmesi beklenirken, tasarıyla bu beklenti boşa çıkmıştır. Tasarıda, ‘Mutlak koruma bölgesinin habitat kaybına yol açacak ölçüde' ciddi tahribatlar bile komik denebilecek bir üst sınırdan cezalandırılmaktadır. Tüm dünyada önemli gündem maddelerinden birini oluşturan yabancı ve yayılımcı tür girişinin önlenmesi konusu muğlâk bir biçimde geçiştirilerek, doğa ve biyolojik çeşitlilik bakımından çok sakıncalı bir durum meydana getirilmektedir."

"Katılımcı Biçimde Düzenlenmeli"

TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Sonuç olarak, "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı", içerdiği yanlışlıklar ve yaptırımların eksikliği/yanlışlığı nedeniyle ülkemizin doğal zenginliklerinin ve doğa koruma alanındaki kazanımlarının onarılamayacak biçimde zarar görmesine yol açabilecek. Bu nedenle Tasarı; bu içeriği ve düzeniyle TBMM'ye sunulmamalı. Hazırlık sürecinde dile getirilen ve katılımcılar tarafından da benimsenen görüş ve öneriler dikkate alınarak yukarıda örneklenen eksiklik ve yanlışlıkları giderecek biçimde yeniden düzenlenmeli. Meslek örgütlerini, bilim insanlarını görmezden gelerek hazırlanan bu tasarı bir an evvel geri çekilmelidir. Tasarı bu haliyle kesinlikle kabul edilemez. Yeniden düzenlenen tasarının, TBMM'deki ilgili komisyonlarda görüşülmesi sürecine taraf konumundakiler öncelikli olmak üzere ilgili demokratik kitle örgütlerinin dengeli katılımları sağlanmalı. Korunan alanları istisna-özel kanun kapsamından çıkaran, iç içe geçen doğal ve kültürel değerleri birbirinden ayrıştıran, sürdürülebilirlik adı altında kullanımı amaç edinen, ulusal değerleri yerel çıkarlara devreden, doğal değerleri piyasa malına dönüştüren, korunan alanlarda imar mevzuatı ile yapılaşma yolu açan, bu tasarıya ‘HAYIR' diyoruz."

TMMOB Rapruna Göre Tasarı

1- TASARI ANAYASA'YA AYKIRIDIR

2- TASARININ DAYANDIRILDIĞI DOĞA KORUMA STRATEJİSİ YANLIŞTIR, GERÇEKÇİ DEĞİLDİR

3- KANUNUN "AMACI"NA İLİŞKİN DÜZENLEME DOĞA KORUMA ADINA GERİ ADIMDIR

4- DOĞA KORUMA ALANINDA ŞİMDİYE DEĞİN ELDE EDİLEBİLEN KAZANIMLAR GEÇERSİZ HALE GETİRİLECEKTİR

5- KANUN TASARISI İLE KORUNAN ALANLARA İLİŞKİN DÜZENLEMELERİN "İSTİSNA" - "ÖZEL KANUN" NİTELİĞİ ORTADAN KALDIRILMAKTADIR

6- TASARIDA, DOĞA KORUMANIN TEMEL ARAÇLARINDAN BİRİSİ OLAN PLANLAMA, SİYASAL İKTİDARLARIN HER TÜRLÜ KEYFİLİKLERİNE AÇIK HALE GETİRİLMİŞTİR

7- DAHA ÖNCE ÇEŞİTLİ KORUMA STATÜSÜ VERİLMİŞ ALANLAR RANT UĞRUNA GÖZDEN ÇIKARILMAKTADIR

8- DOĞAL SİT TANIMI KALDIRILARAK KORUMA MEVZUATINDA BOŞLUK OLUŞTURULMAKTADIR

9- DOĞA KORUMA ALANLARININ KAYNAK DEĞERLERİ "BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE" İNDİRGENMEKTE, KÜLTÜREL DEĞERLER AYRIŞTIRILMAKTADIR

10- ANAYASAYA AYKIRI OLARAK ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE DOĞAL ÖZELLİKLERE SAHİP ALANLARIN KORUNMASI YETKİSİ DEVREDİLMEKTEDİR

11- KÜLTÜR VE TABİAT VARLIĞI BİLİMSEL VE OBJEKTİF BİR NİTELEME OLMAKTAN ÇIKARILMAKTADIR

12- TASARIDA OLUŞTURULAN KURULLARLA BÜROKRATİK PAYLAŞIM MEKANİZMASI KURULMUŞ, TAM BİR BÜROKRATİK VE SİYASİ KATILIM SAĞLANMIŞTIR

13- "ÜSTÜN KAMU YARARI VE STRATEJİK KULLANIM" GİBİ TARTIŞMALI KAVRAMLARLA HER TÜRLÜ KULLANIMIN MEŞRU ZEMİNİ OLUŞTURULMUŞTUR

14- KORUNAN ALANLARDA TİCARİ OLARAK YARARLANMA OLANAĞI YARATILMAKTADIR

15- ULUSLARARASI KABUL GÖRMÜŞ TANIMLAR YERİNE BELİRSİZ TANIMLAR GETİRİLMİŞTİR

16- YABANCI TÜR GİRİŞİNİN VE KORUMA ALTINA ALINAN TÜRLERİN ÜLKE DIŞINA ÇIKARILMASININ ÖNÜ AÇILMIŞTIR

17- TASARI, DOĞA KORUMA HALKLA İLİŞKİLER SORUNUNUN NASIL ÇÖZÜMLENEBİLECEĞİNE HİÇBİR AÇIKLIK GETİRMEMEKTEDİR

18- TASARI İLE DOĞAYA VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE KARŞI İŞLENEN FİİLLER KABAHAT KAPSAMINDA BIRAKILMIŞTIR

"Kurtarılan Bölgeler"de Tehlike Altında

TMMOB'ne göre tasarı yasalaşırsa, daha önce çevre mücadelesi verilerek kazanılmış yerler de tehlikeye girecek. Çünkü tasarıda;

- Eşgüdümcü, denetleyici, yaptırım uygulayıcı, bağımsız, demokratik bir kamusal yönetim yapısı öngörülmemektedir;

- Yer verilen "ulusal biyolojik çeşitlilik kurulu" ile "mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları", dahası "tabiatı koruma bilim heyeti", her yönüyle siyasal iktidarlara bağımlı, yeterince katılımcı olamayacak kurullardır; aralarında yetki ve sorumluluk işbölümü yoktur;

- Ulusal biyolojik çeşitlilik kurulu" ve "mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları" ile "tabiatı koruma bilim heyeti" etkinlik alanları örtüşmemekte; aralarında işlevsel bir bağ kurulmamakta; 8. Maddenin 2. bendinde sözü edilen "biyolojik çeşitlilik uzman listesinde kimlerin yer aldığı belirtilmemekte ve 6 üyenin kim tarafından ve nasıl "seçileceğine" herhangi bir açıklık getirilmemektedir;

- Tasarının 6. Maddesine göre; "Bu kanun kapsamına giren konularda genel istişarenin sağlanmasını, tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak maksadıyla gerekli kararları almak üzere..." oluşturulan 20 kişilik Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu' nun çoğu üyesinin genel müdür ya da genel müdür yardımcısı gibi kamu görevlilerinden oluşturulması öngörülmektedir; öyle ki, bu kurulda DSİ ve Maden İşleri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürleri yahut yardımcılarının da yer verilmiştir. "Mahalli Biyolojik Çeşitlilik Komisyonu"nun üye bileşiminde bile büyük ölçüde korunan bu yapının siyasal iktidarlara bağımlı olması kaçınılmazdır;

- 6. Maddede önce "bu kanun kapsamına giren konularda genel istişarenin sağlanması" görevi verilen "Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu", maddeye göre "tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli kararları..." da alabilecektir; ancak bu kararların niteliğine, daha da önemlisi yaptırım gücüne hiçbir açıklık getirilmemektedir;

- Daha önce herhangi bir koruma yapısına kavuşturulmuş alanların yürürlükteki yapısı, Geçici 1. maddeye göre, "uygun statü verilinceye değin", sürdürülebilecektir; bu yaptırımıyla Tasarı, aynı koruma statüsüne sahip alanların bile farklı yönetsel yapılarla yönetilmesi gibi keyfiliklere yol açabilecektir;

-Tasarının 9. maddesinin 3. bendine göre; "Uzun devreli gelişme planları da dâhil olmak üzere korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki planlar Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bu alanlarda sit alanı bulunması halinde sadece sit alanlarıyla sınırlı kalmak kaydıyla ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun uygun görüşü alınır."; Böylece, görece olarak bağımsız organlar olan söz konusu koruma bölge kurullarının işlevleri sözü edilen "uygun görüşü" vermekle sınırlandırılmış olmaktadır.

Bilindiği gibi, doğanın, bu kapsamda da biyolojik çeşitliliğin korunabilmesi ancak yeterince etkili kamusal bir yönetsel yapıyla kalıcı sonuçlar verebilecek bir etkinlik alanıdır. Oysa Tasarının yukarıda örneklenen yetersizlikleri giderilemediğinde böyle bir yönetsel yapı da kurulamayacak, söz konusu etkinliklerin amacına ulaşabilmesi de büyük ölçüde rastlantılara kalacaktır.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.