Haberler

Üniversite bahane yağma şahane

Tarih: 28 Şubat 2011 Kaynak: Evrensel Yazan: Haşim Demir
Beykoz, sayfiye yerlerinin çokluğu ve ormanlık alanların yaygınlığı ile de İstanbul'un en güzel ilçelerinden biri. Turizm, otelcilik ve eğlence dünyasının hedefinde olan Beykoz hem TBMM hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) hedef tahtasında.

Birkaç ay arayla alınan kararlarla Beykoz'da TBMM'nin oluruyla bir Alman Üniversitesi kurulmak üzere 220 dönümlük ormanlık alanın ve aynı bölgede 120 dönümlük bir fidanlık alanın başka bir üniversiteye verilmesi yağmanın geldiği boyutu gösteriyor. İBB Meclisin İstanbul genelini kapsayan Zaha Hadid planlarını hayata geçirme kararı alması yağmanın önünü açmış görünüyor.

Beykoz'da gerçekleşen bu yağmaya sadece İBB meclis üyeleri olan Kartal Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Doğan, Meclis Üyesi Gökhan Zeybek, Bülent Soylan ve Ahmet Sadıkoğlu ret oyu verdi. CHP'li İBB meclis üyelerinin büyük çoğunluğunun bu yağmaya onay vermesi CHP'nin nasıl bir belediyecilik anlayışı içinde olduğunu gösteriyor.

Beykoz halkı üniversiteye karşı değil ama yapılmak istenen yağmanın yeşil alanların yok edeceğini, doğaya ve çevreye büyük zarar vereceğini görerek bu duruma tepki gösteriyorlar. 353 ada 1 parsel bölgesinde yapılmak istenen üniversitenin Beykoz'a fazlaca bir getirisi yok. Üniversite alanı içinde yapılması düşünülen yüksek duvarlarla, tel örgülerle çevrili kampüs içinde kurulacak lokanta ve alışveriş merkezleri ile Beykoz esnafı ve halkına bir gelir getirmeyecek. Kampüs içinde ihale yolu ile buraları alan şirketler zengin olacak.

Beykoz'un Ankara merkezli olmak üzere yağmaya açılmak istenmesini Beykoz'un değişik mahallelerindeki iş yapan esnaflara ve kahvelerdeki halka sorduk. Beykoz esnafı ve halkı kan ağlıyor. Beykoz'un göründüğü gibi sadece kodamanların yaşadığı bir yer olmadığının altını çizen emekçiler, esnaflar büyük bir öfke ile yarın öbür gün Mısır, Tunus, Libya gibi patlamalar olursa kimsenin kendilerini tutamayacağını belirtiyorlar. Konuştuğumuz her emekçi bu kızgınlığını mutlak suretle dile getiriyor.

"BİZİ EKMEĞE MUHTAÇ EDENLERİ SANDIĞA GÖMECEĞİZ"
Beykoz'da balıkçılık yapan Tahsin Alp, Paşabahçe Cam Fabrikası varken, cam atölyesinde işlemeli süs cam bardak, vazo, sürahi, biblo türü şeyler yaparak geçimimi sağladığını belirterek "Bu işten, abartmadan söyleyeyim 20-25 bin kişi ekmek yiyordu. Ekmeğimizle oynadılar. Beykoz'u perişan ettiler. Babadan dededen gelen mesleğimizi yok ettiler. Şimdi balık teknesi ile ekmek parası kazanmaya çalışıyorum. Ekmek yediğimiz işyerlerini yağmaladıkları yetmiyormuş gibi ormanlık alanlarımızı da yağmaya açıyorlar. Biz, bunları yapan AKP'den hesap soracağız. Haziran ayını iple çekiyorum. Onu sandığa gömmek için" dedi.

Ev kadını olan Hale Sarıpetek eşinin ve amcasının çocuklarının Beykoz deri kundurada çalışıyorken fabrikanın kapatıldığını ve yaşamlarının mahvolduğunu vurgulayarak, "Gül gibi geçiniyorduk. Fabrikayı kapattılar, mahvolduk. Beykoz'u mahvettiler. Pazarda çürük sebze toplayanlar çoğaldı. Niye üç fabrikayı kapattılar. İnsanlar niye sokağa atıldı. Şimdi çayırlıklarımız, ormanlık sayfiye yerlerimizi satıyorlar. Alman üniversitesi istemiyoruz. Bize üniversite değil iş lazım. Beykoz'u betonlaştırmak istiyorlar. Yazık. Temiz havayı da bize para ile satarlarsa şaşırmayın derim. Beykozluda biraz akıl varsa ne AKP'ye ne de öteki partilere oy verir. Götürsünler oylarını çöpe atsınlar daha iyi" şeklinde konuştu.

FİDANLIĞI VERİRKEN KİME SORDULAR?
Tekel büfesi işletmecisi olan Sadi Memiş, Aslan fidanlığın üniversiteye verilmesinden hiçbir muhtarın haberinin olmadığının altını çizerek "Beykoz'da orman bırakmayacaklar. O güzelim fidanlığı nasıl üniversite yapılması için verirler. Kime sordular. Turizm şirketleri için üç fabrikayı kurban ettiler. Binlerce işçinin ekmeği ile oynadılar. Ailelerini parçaladılar. Yüzlerce iş atölyesi yok oldu. Şimdi de arazimizi, ormanımızı yok ediyorlar. O 220 dönüm ormanlık alanla, 120 dönümlük fidanlık alan Kadir Topbaş'ın babasının mı, veriyor. Orası Beykozluların yeri bir kere, bize sordular mı? Ama biz haziranda onlara göstereceğiz. Paşabahçe'ye bakınca içim kan ağlıyor. Lanetliyorum Beykoz'un ormanlarını yağmaya açanları" dedi.

Lise Öğrencisi Hülya Danışman babasının deri kundura kapandığı için zorunlu olarak emekli olduğunu söyleyerek, "Zor geçiniyoruz. Tek güzel olan havamız, suyumuz ve ormanımızı da elimizden almak istiyorlar. Hiç Allah'tan korkmuyorlar mı? Babam hiçbir partiye oy vermeyecek. Üniversite karın doyurmuyor ki. Komşumuzun çocuğu çalışırdı. Kahveler işsizden geçilmiyor" dedi.

BEYKOZLUNUN FİKRİNİ NİYE ALMIYORLAR?
Bakkal Mehmet Atmaca, Beykoz'un manzaralı arazilerinin zengin züppelerine peşkeş çekmek için yağmalamak istendiğini vurgulayarak "Onun için fabrikaları kapattılar. Bir sürü kaçak villa var. Kadir Topbaş ne yaptı. Şimdi kendi yandaşlarına peşkeş için Beykoz üzerinde oyun oynuyor. Beykoz arazisi için niye TBMM, Ankara belediyesi karar veriyor. Beykozlunun fikrini niye almıyorlar" diye konuştu.

Beykoz'da butikçilik yapan Numan Çakmak, fabrikalar açıkken burada sadece işçilerin 3-4 milyarlık alışveriş yaptığını belirterek, "Esnaflık öldü. İflaslar, icralıklar yüzde yüz arttı. Ne üniversite istiyoruz, ne de otel. Fabrika, iş yeri istiyoruz. Göç başladı. AKP'nin umurunda mı. Ama biz AKP'yi sandığa gömeceğiz" dedi.
İnşaat yapımının artmasıyla iş yapar hale geldiklerini söyleyen Nalbur Hasan Şimşek, "Ama esnafın hali harap. Çok esnaf arkadaşımız icralık oldu. Temiz ailelerin kızların fuhuş batağında. Geçim için insanların namusu ile oynadılar. Şu üç fabrika kapatılmasaydı insanlar bu duruma gelmezdi. Yazıklar olsun. Kadir Topbaş kimin arazisini, Alman Üniversitesine satıyor. Her şeyleri hile" şeklinde konuştu.

Lokantacılık yapan Özkan Merih Atasayın Beykozluların yoksulluk çektiğini anlatarak, "Arsa ve arazileri, ormanlık alanları satıyorlar imara açıyorlar bunda Beykoz Belediyesinin haberi bile yok. Topbaş padişahlık mı yapıyor. Dilediği yerleri imara açıp satıyor. Nerede oksijen bolsa oradaki yeşil alanı alıp kendi yandaşı vakıflara ve yabancı şirketlere satıyor. Yakında Beykoz Çayırını da satarlar bunlar. Tek bir fidanın yok edilmesine bile izin vermeyeceğiz" dedi.

YAĞMANIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIM
İBB Meclis Üyesi Kartal Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Doğan: Beykoz 394 kilometre kare bir alana sahip. Beykoz hâlâ yüzde 84'ü kamuya ait olan mülkiyet sorununun çözümlenmediği bir bölge. Ankara'dan Beykoz'daki planların yapılması, talimat doğrultusunda bu işlerin yapılması bizi üzdüğü gibi, aynı zamanda derinden kaygılandırıyor. Ben bir inşaat mühendisiyim. Bizim meslek odamızın çekinceleri var. Burası ağaçlık alan, fidanlık alan olması nedeniyle ben ta başından beri bu plana hayır oyu verdim. Bu planın kararlarını verenler bir kez olsun gelip bu yerleri görmüş değiller. Bu yerin hemen karşısında İstanbullunun da gelip yazları sayfiye yeri olarak kullandıkları Kaymak Donduran Mevkii var. Buraya binlerce insan geliyor. Bu insanlar yarın nereye gidip piknik yapacaklar. Üstelik meslek örgütlerinin ve yöre derneklerinin görüşü bile sorulmadan karar alınıyor. Bu yağma değil de nedir? Ben soruyorum. Sırf bu tavrımdan dolayı da üyesi olduğum CHP beni disiplin kuruluna havale etti. Ben halkın ve emekçilerin çıkarlarını korumaya devam edeceğim. Yağmanın önüne geçmek için tüm gücümle çalışacağım.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.