Bu proje Wifi ağları üzerindeki araştırmaları ve fikirleri içeriyor. Timo Amall, Jorn Knutsen, Einar Sneve Martinussen tarafından gerçekleştirilen proje, kentlerin ve yapımların her ikisinin nasıl deneyimleneceğinin çıkarım yapılmasını sağlayan manevi keşiflerimizin devamı niteliğinde. BERG'den Matt Jones bu manevi keşifleri "immaterials" (etkisi olmayan) adı altında özetliyor. Radyo ve kablosuz bağlantı yayını ağ tabanlı kentlerin inşasının ana parçası. Bu, William Mitchell'in bahsettiği "elektromanyetik bölge"leri oluşturuyor.
WİFİ Araştırması
Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu'nun dışında bulunan wifi ağı
Kablosuz bağlantıların mekansal ve materyal kaliteleri üzerine çalışmak için wifi sinyallerini gösteren bir wifi cetveli geliştirildi. Cetvel, Wifi sinyallerindeki değişimi görüntüleyecek. Ağların sinyalleriyle değişen cetvelin uzun pozlu fotoğrafları sinyallerin gücünün kesitlerini ortaya koyuyor.
Wifi ile yürümek
Cetvel inşa edilirken fiziksel manzarayı görüntüleyen haritacılardan esinlenildi. Benzer biçimde malzemelerimiz kablosuz bağlantıların topoğrafyasını ortaya çıkarmamızı sağladı. Cetvel tipik hareketli Wifi anteni gibi kullanılıyor ve 4 metre uzunluğundaki ışıklı grafikler çiziyor.
Cetvelin ve ışıklandırmaların boyutu, ağ bağlantılarını fiziksel ortama taşıyan Wifi'nin mimari ölçeğine vurgu yapıyor. Cetvelin ışıkları dolu çizgiler yerine kesikli çizgilerden oluşuyor. Bu, kaplama olmadan fiziksel ortamda görselleştirme imkanı sunan yarı transparan bir özellik yaratıyor.
Wifi'nin Malzeme Kalitesi
Oslo'nun karanlık Kasım ayı ışıklandırma ile ideal bir aya dönüştürülüyor. Fotoğraflama ve ölçümlerin yapıldığı birkaç haftada Oslo, Grünerløkka'daki ağ bağlantılarını görselleştirdik. Görselleştirmeler, Wifi'nin bu mahallede ne derece yaygınlık kazandığını ve ayrıca parçalı ve nitelik bakımından farklı olduğunu resmediyor. Ağların güçlülüğü, tutarlılığı ve ulaşacağı mesafe, kurulduğu yapılı çevre ile ilgili ipuçları veriyor. Eski dairelerdeki küçük, evsel ağlar büyük kurumların ağlarından farklı yollardan sokaklara karışıyor. Yoğun konut alanları parklar ve kampüslerde olan ağlardan daha kısa fakat aynı zamanda daha fazla.
1890'lı yıllarda yapılmış bir binadan sokağa yansıyan düşük wifi ağı
Oslo Mimarlık ve Tasarım Okulu'nun önündeki yoğun wifi ağı
Bir otobüs durağının önündeki wifi ağı
Grünerløkka'daki keşiflerimiz ve zaman alan ağ ölçümü çalışmaları bize Wifi ağları ile fiziksel çevre arasındaki ilişkiyi veriyor. Işıklandırmalar, ağların hareketinin, bulunduğu konuma ve etrafındaki kentin nasıl şekillendiğine bağlı olduğunu gösteriyor.
Wifi ağları hem gerçekte hem de mecazi olarak farklı ortamlara bağlanabilir. Wifi baz istasyonundan gelen radyo dalgaları iç mekan ve yarı kamusal çalışma alanından kamusal parklara, sokaklara ve otobüs duraklarına aktarılıyor. Wifi ağlarının kentsel çevreye yeni işlevler kazandırmasının tipik bir örneği bir üniversite ağının parkın hemen yanında bulunması olarak gösterilebilir. Bu durum öğrencilerin parkları bir iletişim alanı olarak kullanmasını sağlıyor.
Işıklandırmalar, Wifi ağlarının nasıl yerel, enformel ve parçalı olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu ağların nasıl büyük bir evrim geçirdiğini de resmediyor. Görselleştirmeler, Wifi'nin kentsel çevrenin bir parçası olduğunu gösteriyor ve kentsel mekanların kullanımını etkiliyor.
Ağ Tabanlı Kentler Yaratmak
Wifi ağları, ağ tabanlı kentleri yaratan teknolojik olayların ilk örneği. Yeni iletişim standartları ve Wifi'yi tanıtan fiyatlandırma modelleri eskirken aynı zamanda kente interneti getiren en etkili örneklerden biri olmuştur. Ayrıca Wifi, ağ tabanlı kentlerde rtaya çıkan sorunları ve olasılıkları resmeden özellikleri de bulunduruyor: Wifi görünmez, karışık ve giderek sıradan olmaya başlıyor.
Wifi ağları hem fiziksel olarak görünmez hem de teknik anlamda anlaşılması güç bir yapıya sahip.
Detaylandırılmış teknik altyapı , veri akışı ve elektromagnetik alanlar açıkca karmaşık ve anlaşılması zor. Bununla birlikte benzer biçimde ışık geçirmez ve anlaşılması güç teknolojileri nasıl deneyimleyeceğimize dair etkileşimli ve maddesel yönleri de bulunuyor. Bu madde bölümü sadece teknolojilerin teknik ve altyapısal özellikleriyle ilgili değil, tasarım araştırması için de oldukça önemlidir.
Görselleştirmeler doğrultusunda ve bunların yaratılması sürecinde Wifi ağlarının bazı niteliklerini açığa çıkardık ve hem mekansal hem de bağlamsal anlamda anlaşılabilir düzeye getirdik. Bu görselleştirmeler süreci kentsel mekanda dijital yapının ve fiziksel çevrenin entegrasyonunu gösteriyor. Aynı zamanda bu bize ağların nasıl kentsel yaşamımızın bir parçası olacağını gösteriyor. (Martinnussen, 2011)
Sonuçlar
"Soyutluk: Wifi'yi görselleştirmek" ışıklandırma ve görselleştirme yoluyla yeni teknoloji potansiyellerine vurgu yapıyor. Işıklandırma, ağ tabanlı kentlerin nasıl yaygın, dağınık ve enformel olabileceğini gösteriyor.