Haberler

Tokyo'nun gerçeklikten uzak bir boyuta geçtiği an...

Tarih: 21 Mart 2011 Kaynak: Radikal Yazan: Esra Gökçe Şahin
Bir saha çalışması için Tokyo'da bulunan Esra Gökçe Şahin, 9 Mart'ta gerçekleşen 7.3 şiddetindeki ilk sarsıntıya meddah ustasının evinde, 11 Mart'taki büyük depremeyse kendi evinde yakalandı. Şahin o gün ve sonrasında yaşananları, hissettiklerini Radikal için kaleme aldı...
Tokyo'nun gerçeklikten uzak bir boyuta geçtiği an...

Tokyo sakinlerinin sokakta, trende, üniversitede bir seminerin ortasında ve nice şekillerde depreme yakalanıp, birden şiddetli bir rüzgâr esmiş gibi birkaç saniyeliğine hayatı askıya alıp devam etmelerine defalarca şahit oldum. Tokyo'da yaşadığım süre boyunca Japonların bu tavrına çabucak uyum sağladım. 11 Mart 2011 günü sarsıntı başladığındaki tavrım da öyle oldu.

Büyük depremden iki gün önce, 9 Mart sabahı da 7.3 şiddetinde bir depremle sarsılmıştı Tokyo. O sırada, burada bulunma sebebim olan saha calışmasının parçası olarak ‘rakugo', Türkçe ifadesiyle meddah ustamın evinde, onu genç komedyenlerden yani ‘çıraklarından' birine eğitim verirken izlemekteydim. İki kişi karşılıklı yere diz çökmüş prova yapıyorlardı. Sarsıntı başladı, ki bu sıradan bir durumdu ve sonra şiddetlendi. Yaptığım gözlemle ilgili notlar aldığım defterim önümde, ‘her ihtimale karşı' diyerek etrafa göz gezdirdim. Pencereden görünen İnokashira tren hattına, ahşap evin sütunlarına baktım, sarsıntının şiddetine dair ipucu ararcasına. Son olarak ibadet eder gibi pür dikkat işini yapan iki adama baktım. Devam ediyorlardı. Defterime parantez içinde not düştüm, "Saat 11.48'de deprem oldu" diye. Prova bitip yanıma oturduklarında, bana da eğitim veren ustama ve yanındaki arkadaşa depreme dair bir imada bulunduğumda, ustam hissetmediğini söyledi. Diğer arkadaş hissetmişti aslında ve tabii ki ustanın karşısında ‘esas duruşta' otururken tepki vermesi söz konusu olamazdı. Deprem konusunu uzatmadan işimize döndük.
Fırtınaya kapılan gemi gibi...

Aynı günün akşamı eve döndüğümde Lübnan'da saha çalışması yapan arkaşım Jon'dan bir mesaj gördüm. Deprem haberi uluslararası basında yer bulmuştu ve arkadaşım "İyi misin?" diye soruyordu. Bunun Tokyo'da sıradan olduğunu anlattım.

11 Mart günü öğleden sonra büyük sarsıntı başladığındaysa evdeydim. Sarsıntı ağır ağır başladı. Telefonda konuşurken depreme yakalandığım zamanlarda olduğu gibi karşımdakine "Şimdi deprem oluyor" şeklinde açıklama yaparcasına bilgisayarıma davranıp, iki gün önce beni merak eden arkadaşıma da "Şu anda yine deprem oluyor..." demeye başlamıştım ki, oturduğum bina fırtınaya kapılan gemi gibi sallanmaya başladı. Duvardaki çerceve düştükten sonra tarif edemeyeceğim bir refleksle, sakin adımlarla kapıya ilerleyip sokağı yokladım ve dışarı çıktım. Mahallemizde hayatın normal gitmediğine dair bir işaret yoktu. Merkez üssü muhtemelen uzaktaydı, motosikletle geçenler gündelik hayatın devam ettiği izlenimini kuvvetlendiriyordu. Oturduğum bina gözlerimin önünde sağa sola sallanmıştı ama eve döndüğümde mobilyaların yerinden bile oynamadığını gördüm. Kitaplar yere saçılmış, banyodaki kremler, şampuanlar darmadağın olmuştu.
Farklı yerlerdeki tanıdıklardan haberler geldikçe deprem günü ve hayatımıza etkilerine dair algılar da değişmeye başladı. Meddah ustam Kokontei Shinkyo depreme metroda, şehrin ayakta kalan tek geleneksel tiyatrosundaki gösterisine gitmek üzereyken yakalanmış. Tren durmuş, sonra yoluna devam etmiş. Ustam gösterisini gerçekleştirmiş. "Para verip gelmişler, çıkmadan olmazdı" dedi. Belli ki seyirciler de evlerinin ve yakınlarının ahvalini düşünüp çok fazla endişe etmeye değer bir şey görmemişti. Hâl böyle olunca ustam da savaş sonrası dönemden kalma Suehiro Tiyatrosu'nun eski ahşap sütunlarına bakıp, "Burası yıkılmamışsa bizim ev de yıkılmamıştır" diye kendini teselli edip kimonosunu giymiş, mendilini ve yelpazesini eline almış.

İnsanlar evden çıkmıyor artık
Tren seferleri durduğunda üç saat yürümek zorunda kalan arkadaşım insanların nasıl sessiz bir sebatla yığın yığın ilerlediklerini anlattı. Bazı dükkanların camları kırılmış, ürünler yerlere saçılmış. Topuklu ayakkabılarıyla işten çıkan hanımlar lastik ayakkabı mağazalarının önünde kuyruklar oluşturmuş. Bisikletçiler taleple başa çıkamaz olmuş. Tüm şehir yavaş yavaş, adeta gerçeklikten uzak bir boyuta geçmişti.
Telefonlar çalışmıyordu ama internet bağlantısı kesilmediğinden haberleşebiliyorduk. İlerleyen saatlerde, gündelik planları ve sorumluluklarıyla şehir hayatı birdenbire elimizin altından uzaklara çekildi. Birkaçı hariç trenler çalışmaz oldu. Bindiğim taksinin 70 yaşlarındaki şoförü, kendini bildi bileli ilk defa seferlerin tamamen durduğuna şahit olduğunu söyledi. Deprem, tsunami ve nükleer santraldeki patlamalar şeklinde üç aşamada gerçekleşen felaketin ilk aşamasının hayatımızdaki etkileri böyleydi.

Japonya her haliyle depreme hazırlıklıydı ama zincirin diğer halkalarına değil. Dolayısıyla her ne kadar sessiz ve derinden gitse de Tokyo'da panik havası gitgide hissedilir oldu. Sabahın erken saatlerinden itibaren marketlerin önünde uzun kuyruklar oluşmaya başladı. Ekmek, su gibi temel gıda maddeleri bulunmaz oldu. Her gün cadde ve sokakları akın akın dolduran insanlar evlerinden çıkmıyorlar artık. Kimileriyse yığınlar halinde şehri ve hatta ülkeyi terk ediyor. Üstelik zincirin üçüncü halkası daha tamamlanmadı.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.