Haberler

Berlin duvarı artık ressamların

Tarih: 3 Mayıs 2011 Kaynak: Yeni Asır Yazan: Ali Filizkan
Doğu ve Batı Berlin'i ayıran, birçok acı olaya sebep olmuş utanç duvarı, şimdi ünlü ressam ve karikatüristlere bırakılmış. Sanatçılar, duvara 2. Dünya Savaşı'nı tasvir eden eserler yapmış.

Hafta sonu 250 bin turisti ağırlayan Almanya'nın başkenti Berlin'deyiz. Manisa OSB yönetiminin Hannover Messi 2011 Sanayi Fuarı'na katılacak 60 sanayici, 10 bürokrat arasında 5 basın mensubundan oluşan toplam 80 kişilik kafile ile fuar öncesi kenti gezdik. Gezi, 2. Dünya Savaşı'nın odak merkezi Berlin'i 1961-1989 yılları arasında 28 yıl ikiye ayırmasıyla 20. yüzyıla damgasını vuran Berlin duvarını ziyaretle başlıyor. 20 yıl kokartlı turizm rehberi Berlin'de doğma Türk genci Rehberimiz Önder Arman, düzgün Türkçesi ile bize Berlin'i tanıtmaya çalışıyor.

İlk durak olmazsa olmazlardan biri Berlin duvarındayız. 16 cm kalınlığında 3,60 yüksekliğinde, Berlin'i 28 yıl bölen duvar 44 km olarak inşaa edilmiş.

Acılara neden olan Doğu ile Batı'yı ayıran sembol duvarın umduğumuzdan da ince olduğunu görüyoruz. Herkes hayretler içerisinde önce "Bu mu duvar?" diyor. Sonra da Berlin kentini boydan boya tam 44 km uzunlukta zig zaklar çizerek kenti en kolay, stratejik noktalardan geçirtilerek aileleri bölen, baba ile oğulu, ana ile kızı bahçenin ortasından geçmesi sonucu birini batıda diğerini doğuda bırakarak savuran 3.60 mt yüksekliğinde 16 cm kalınlığındaki Berlin duvarı 18'lik demir çubukların içerisinde yer aldığı beton kalıp dökmeden yapıldığını görüyoruz.

28 yıl süren ayrılık

Tam 28 yıl Berlin'i ikiye ayıran binlerce insanın doğudan batıya göç etmek için canını tehlikeye sokarak geçmeye çalıştığı, filmlere konu olan Berlin duvarının doğu Berlin'de ve Batı Berlin'de olmak üzere şimdi turistlere gösterilmesi için 1'er kilometrelik iki bölüm bırakılmış. Diğeri ise Berlin belediyesi tarafından yıkılarak kaldırım taşları ile temellerinin geçtiği noktalar işaret olarak bırakılmış.

Biz önce Batı Berlin'deki duvardayız. İşadamlarımız ve bürokratlar hatıra resmi çektirirken bir yandan rehberimizi dinliyoruz. Bulunduğumuz nokta 2. Dünya Savaşı'nda Adolf Hitler'in Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın merkezi olan, şimdi ise Maliye Bakanlığı'nın kullandığı tarihi bina. Bu bina ile Hitler'in Yahudileri toplayıp fırınlara sevk ettiği meydan arasındaki 800 metre uzunluğundaki duvar yıktırılmamış. Doğu Berlin'de kalan tarihi binanın Batı'ya bakan bölümünün cephesi 28 yıl boyunca, 1989'a kadar Batı Berlin'e bakan pencerelerinin tuğlalarla kapalı kaldığını öğreniyoruz.

Biz duvarı izlerken bir yandan da maratonun ilk etabında yarışan Avrupa'nın birçok ülkesinden gelen patencileri resimliyoruz.

Checkpoint Charlie

Berlin'de müzeler adasından sonra turistlerin ilgi odağı Berlin duvarı yanı sıra 2. Dünya Savaşı sonrasında duvarın örülmesi ile iki bölüm arasında geçiş noktası olan ve 2. Dünya Savaşı'nda Berlin'de doğu ile batı arasındaki esirlerin değiş tokuşları yapılan birçok casus filmine kanu olan Checkpoint Charlie Caddesi'ndeyiz. Almanlar, 28 yılın acı ve tatlı anlarını burada oluşturdukları panolarda, Dörtyol Caddesi'ndeki Checkpoint Charlie Müzesi'nde yaşatmaya çalışıyor. Burası 2 .dünya savaşı ve sonrasını anımsatan hatıralarla bezenmiş bu nedenle başkente gelen turistlerin de uğrak noktası. Berlin'i terk edilmeyen noktalarından biri. Müzeye giriş 10 euro. Müze dışında ise yol ortasında duran sembolik ABD askerlerini temsil eden asker ve kum torbaları ile çevrili nöbetçi kulübesinde fotoğraf çekmek veya çektirmek de 2 euro. Bu caddede yarış olması nedeniyle müzeye geçemiyoruz. Ancak dışarıdan bir iki fotoğraf çekebiliyoruz. Kentin doğu bölümünde kalan Berlin duvarı ise uluslararası ressamlara açılmış. Birçok ünlü ressam ve karikatürist bu duvarda yaptıkları resimlerle 2. Dünya Savaşı'nı sembolize etmeye çalışmış. Ayrılığı dile getirmiş nehir kenti olan Berlin'de nehirlerin geçtiği noktalarda ise duvar işlevini bu nehirler yapmış. Oder ve Schpren nehirleri de bunlardan biri. Birçok kişinin yüzerek geçmeye çalıştığı bu nehirlerde 1970'te bir Türk gencinin de nehirde boğulduğu öğreniyoruz...

Ege'nin Antik Çağı ve tarihi Berlin'de

Manisa OSB sanayicileri ile Hannover'e geçmeden önce Berlin'i gezmeyi sürdürüyoruz. Tamamı su kanalları ile çevrili, Berlin Müzesi adasındayız. Almanlar tarafından Anadolu'dan, Suriye'den, Mısır'dan çıkarılıp getirilen eserlerin yer aldığı ve elektronik ortamın yanı sıra etrafı sularla çevrili kanallar kurularak korunan bu müzeye girmeden önce Pazar günleri kurulan tarihi eserlerin ve antika kitapların yer aldığı işportacıların arasından geçiyoruz. Açık olan Bergama Müzesi'nin giriş kapısında toplu bir resim çekildikten sonra tamamı Ege yöresindeki Osmanlı döneminde Alman Arkeologları tarafından kazılıp gemilerle önce Hamburg'a sonra Berlin'e götürülen Milet, Magnesya, Bergama'nın 1870'te kazılmaya başlanan paha biçilmez tarihi antik çağın eserlerini görebilirsiniz. Almanlar, Berlin Müzesi'nde Bergama Müzesi bölümünde Bergamon tapınağını, Mileti, Magnesya'yı bu müzede sergiliyor. Almanlar'ın halen teşhir salonları hazır, bazı tarihi eserleri de önünüzdeki yıllarda sergileyeceklerini rehberimiz anlatıyor. Hangi döneme ait olduklarını da herkes merakla bekliyormuş. Çaldıkları ülkelerin tepkisinin ne olacağı bilinmediği için bekletiliyormuş

Bergama Müzesi'ne paralel Milet, Magnesya, Anadolu'nun Ege Bölgesi'ndeki ünlü eserlerinin de yer aldığı müzede ayrıca Suriye ve Mısır'daki Bizans, Yunan, Roma dönemi eserleri de sergileniyor. İslam eserleri de buralardan sökülüp Almanya'ya getirilerek aslına uygun bu müzede montesi yapılmış.

Şimdi binlerce turist biz Türkler de dahil kendi ülkelerinden adeta kaçırılarak buralara getirilen Antik Çağ'ın bu eserlerini para ödeyerek izliyor. Hatıra fotoğrafı çekiliyor.

Berlin Müzesi'ne Bergamon Altarı'nı Berlin'e taşıyan Carl Human'ın 1880- 1890 tarihleri arasında Manisa'ya geldiğini ve Manisa'da Niko isimli Rum bir kireşçi tarafından Spil dağında bir mağaraya götürüldüğünü hatıralarından öğreniyoruz.

Human'ın, bu mağarayı gördükten sonra burasını Tantolos'un kenti diye hatıralarına not düştüğü ve inandığını, anılarında bunu yazdığını da öğreniyoruz. Yine 5 yıl sonra Carl Human, Alman hükümeti tarafından tekrar Manisa'ya gönderilmiş ama Manisa'ya ne için geldiği, ne götürdüğü, hala tarihciler tarafından merak ediliyor.

Carl Human'ın notlarında "Manisa dağı zirvesine yakın tapınaklar vardı. Ama bunları kimse bilmez. Manisa'dan boş gözlerle Manisa dağına bakarlar oradaki gerçekleri de çobanlar bilir" diye not düşmüş.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.