"Beyefendi, bugün gazetedeki 'Bu proje çılgın olmaktan çıktı' konulu yazınızı okuyunca sizin gelişmelerden bihaber olduğunuzu anladım. Nasıl olur da halkı, okuru doğru, yansız, tarafsız aydınlatmak gibi bir ulvi görev olan gazeteciliği bu şekilde yanlı hale getirirsiniz. Size soruyorum Marmaray Projesi'ne kaç metre demiryolu döşendi? Yüklenici Fransız firması ile yerli ortağı Doğuş neden işi bıraktılar? Fransız şirketi niçin uluslararası tahkime başvurdu? Bu projenin maliyeti ne kadardır? Neden kamuoyu aydınlatılmaz? Bu gerçekler ortada iken yandaşlık gazeteciliğe yakışıyor mu?
Bunları sıradan emekli bir vatandaş olarak soruyorum. Bakın ben sıradan bir insan olarak ülkemdeki gelişmeleri adım adım takip ediyorum. Ayrıca o hızlı tren teknolojisinin de 2 sınıf olduğunu, maliyetinin 300 milyonlardan 615 milyon Euro gibi korkunç bir miktara ulaştığını biliyorum. Neden böylesine gerçekleri yazmazsınız? Sizin okuyucunun yazdıklarınızın doğru olduğuna kandığı gibi bir yanlış düşünceye sahip olmanızın, mesleki geleceğiniz açısından sağlıklı olamayacağını bilmeniz gerekmez mi? Bu cennet ülkem için canlarını veren şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaya hiç kimsenin hakkı yok."
Bu mektuba yer vererek yandaş olmaktan yırttık galiba. Ancak mevzu kapanmıyor ki, aslında emekli okurum tam da benim de altını çizdiğim hususlara dikkat çekiyor. Ama biraz sinirlenmiş haklı olarak. Çünkü ben gelecek projeden bahsederken, o mevcut üzerinden örnekler veriyor. Üstelik dikkat çektiği hususların önemli bir kısmı da doğru. Bir emekli olarak iyi araştırmış. Tebrik ederim.
Ama ben de, "Projelere 'çılgın' gibi sıfatlar takıp, onlardan uzak durmayalım, benzerleri yapıldı, yapılıyor, fakat doğru bir şekilde hayata geçmesi için kafa yoralım" diyorum. Yapılmasına karşı çıkıp, uzak duracağımıza, yapılacağı gün gibi ortada olan işler için kayda değer eleştiriler yapalım.
Emekli okurum altını çizdiği hususlara öylesine önem atfederek, vurgu yapmış ki, sanki bu alanlar "cıs" alanlar, biz de yazmazmışız gibi bir zehaba kapılmış. Noktasına dokunmadan aynen koydum. Kamuoyu da öğrensin, ana muhalefet lideri de, şu günlerde Amerika ile kaset mücadelesi veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de. Fakat okurumun, Marmaray'daki sorunlarla, benim yazdıklarım arasında nasıl bir bağ kurduğunu tam anlayamadım. "Bunlar büyük projeler değil mi?" mi demek istiyor, yoksa "Büyük işlerde, büyük hatalar, büyük yanlışlar yapılıyor, büyük paralar çarçur oluyor" demeye mi getiriyor, çözemedim. Fakat onun arzusunu ben yerine getirdim. Hem "Kanal İstanbul"u tartışalım, hem de Marmaray neden gecikti, niçin raylar döşenmedi, onları sorgulayalım. Ama "Çılgın proje" diye lanse edilenlerden de korkmayalım. Korkma sönmez bu şafaklarda...


