Yakın dostum'u andım. New York'a ancak 1 yıl dayanabilmişti. "Hiçbir şey sahici değil" diyordu. "Vietnam mutfağı esintili İtalyan restoranı" benzetmesi unutulmaz. Kendini, zorla savaş öncesi ambargoyla kıvranan Bağdat'a atmış, her şey patlamadan ağız tadıyla sokak yemeklerinden yemişti.
Geçen hafta sonu yabancı dilde birkaç gazete- dergi karıştırdım. Bir İngiliz gazetesinin (Guardian ) hafta sonu seyahat eki. Bir Amerikan aylık dergisinde (Travel and Leisure) Avrupa'nın en iyi lokantaları arasında iki İstanbullu. Bir Fransız haftalığında (Express ) tam 36 sayfa İstanbul foto-röportajı. Varsa yoksa İstanbul. Varsa yoksa 'mutfak sahne'miz. Daha önce de olmuştu. Dünyanın adı sanı bilinen, hatırı sayılır yayın organları 'biz'den bahsetmişti. Durum tabii gururumuzu okşuyor. Medyamıza 'taze haber' çıkıyor. Günlük konuşmalara 'kar geliyor'dan daha çok yansıyor. (Son günlerde kimlikten gidiyoruz. Yok alttı, yok üsttü, bir de eksik-kimlik var!) Yine rastlantının bu kadarı biraz fazla diyor insan. Öyle ya hepsi birden aynı anda.
Üstelik bu gazetecilerin bir tertiple (kötü bir kelime değil korkmayın, organizasyonun Arapçası) kente geldiklerine dair bir işaret de yok. O halde, yemek 'sahnemizin', sahne olabildiği kadar, küresel dolaşıma çıktığını söylemek mümkün. Şimdi bunun bize ne değer yarattığını (moda deyimiyle katma değerini) filan sakın sormayın. Önemli olan değerin dolaşımda olması. Medyada kendine yer bulması, restoranlara birkaç meraklının daha gitmesi, özelleştirme dosyalarına, şirket satışlarına birkaç kupür daha eklenmesi. Gerisi laf. Beşiktaş Çarşısı'ndaki Pano Amca sütü kendi mandırasından getirmeyip oradan buradan alıyormuş ne fark eder? Önemli olmayan yemek sütunlarındaki alengirli kelimeler. Siz siz olun arada kaçtığınız mahalle lokantasının adını kimselere vermeyin. Yerin kulağı var. Bir bakmışsınız 'mutfak sahnesi'ne çıkmış. Küresel değerlerin arasında yörüngede dönüp duruyor.
Bir de 'Ayvalık Tostu' denen bulamaç musallat oldu. Ketçap mayonezi Ayvalık'ın adına kim bulaştırdıydıysa? Oysa Cunda'daki Hüseyin Amca yakınlarda göçtü. Tost arabası da yok artık. Siyah-beyaz kedisi Okocha'yı görene de aşkolsun.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamış
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!

