Haberler

Tersanelerde Hüzün

Tarih: 22 Mart 2006 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Oktay Sönmez
Gemilerle, deniz deniz, liman liman dünyayı gezdiğimiz yıllarda periyodik bakımlar, surveyler, onarımlar ya da türlü teknik nedenlerle dönüp dolaşıp gelmek zorunda olduğumuz bir yerdi ''Haliç Tersanesi'' ve de hemen yanındaki ''Camialtı'' . Bilindiği gibi Osmanlı'nın geçmişi 1770'lere uzanan ünlü Mühendishane-i Bahri Hümayun adı ile tarihi bir çağrışımın da kaynağıdır bu kurumlar. Yaşam çizgileri aslında Azapkapı'dan Haliç'in içerlerine kadar genişlemiş bir tersaneler bölgesinin tarihidir. O bölge, kuruluşu 11 Aralık 1455 olan ünlü Tersane-i Amire'nin beşiğidir. Bir zamanlar dünyanın en büyük deniz güçlerinden olan Osmanlı donanmasının doğum yeridir bu alan. Haliç Tersanesi'nin o unutulmaz ve unutturulamazlığı ile hâlâ hizmette olduğu nokta bugünkü İTÜ'nün de ilk kuruluş yeridir. Türlü nedenlerle nice çirkinleştirmelerden, kendisini asıl kimliğinden alıp başkalaştıran, yabancılaştıran projelere karşın, hâlâ İstanbul denilen eşsiz bir güzelliğin de önemli bir parçasıdır.

Geçenlerde oraları dolaştım. Günümüzdeki durumlarını anlatacak ve gerçekten yerinde olabilecek sözcükleri kullanmaya pek dilim varmıyor ama kendimi antik kentlerin o suskun yalnızlığında, bir hüzünler dünyasında gezinen garip bir gemici gibi hissettim. Ülkemizde yıllardır estirilen özelleştirme rüzgârı bütün acımasızlığı ve yok ediciliği ile sürüp gidiyor.

Cumhuriyetimizin ilk on yılında kurulmuş nice kurumlar bu fırtınada tarihin o uçsuz bucaksız denizine gömülüp gittiler. O anıtsal kurumlardan, gerçek ulusal yapılardan sonra şimdi sıranın limanların, rıhtımların, nerdeyse dağların, bayırların, arsaların ''babalar gibi'' satılmasına geldiği günleri yaşıyoruz.

Yüzyıllar içinde kurulup gelişmiş, bu ülkenin deniz kültürüne, ekonomisine, insanının yaşamına yerleşmiş deniz sektöründeki kurumları ezip geçen, yabancılaştıran rüzgârın şimdi de bu tersanelerde estirildiğini izliyoruz. Bu fırtınada tek tesellimiz Pendik Tersanesi'nin Deniz Kuvvetleri'ne geçişi ile halk dilinde yer etmiş ''bahriyeli disiplin'' ve asker ciddiyeti ile denizciliğimize hizmet ediyor olması.

Marmaris Uluslararası Denizcilik Festivali programı etkinlikleri içeriğinde düzenlenen ve şahsen de yer aldığım bir panelde ''Sahil Güvenlik'' gibi adı üstünde bir görevi denizlerimizde başarı ile sürdüren, tümüyle özel bir sistemin bile uçakları, helikopterleri ve süratli özel tekneleri ile birlikte belediyeler yönetimine verilmesi konusunda komisyon çalışmaları yapıldığını yetkili kişilerden ilk kez duymuş, inanamamıştık. Ayrıntılara girişmeksizin Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (18.04.2000/2000-34 tarih sayılı) anılan tersanelerin kapatılması kararı ile başlayan bu hareketin gelişimini öğrendiklerimizin sınırları içinde özetleyelim:

ÖYK'nin bu kararını durdurmak için Türkiye Dok ve Gemi Sanayisi İşçileri Sendikası İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nde dava açıyor. Anılan mahkeme, dava konusu işyerlerinin stratejik önemde olmaları ve tersane amacı dışında kullanılamayacağı gerekçesi ile ÖYK'nin kararını durdurmaya hükmediyor. Mahkemenin aldığı bu tedbire karşı Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı itirazda bulunuyor. Ancak bir üst mahkeme olan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin kararı ile (15.5.2001/2001/1067 tarih sayılı) bu itiraz reddediliyor. Bunu, İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin dava dosyasını esastan karara bağlayarak (5.12.2001/2001/1814) anılan tersanelerin, tersane faaliyeti dışındaki amaçlarla kullanılmasını öngören ÖYK'nin kararını iptal edişi izliyor.

Estirilen rüzgârın şiddetine ve inadına bakınız. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi bu kararı temyiz ediyor fakat bu kez Danıştay 10. Dairesi davacının konu ile ilgili tüm itirazları oybirliği ile reddediyor. Bu karar halen yürürlükte bulunuyor. Yüzlerce geminin hâlâ havuzlandığı ''Mühendihane-i Bahri Hümayun'' dan kalma taş havuzları, endazehaneleri, gemi yapım ve onarımı için deneyimli, profesyonel insan gücü, aydınlık, yapıcı görüşlere sahip yönetimleri ile bu tersaneler, bu ülkenin denizciliğine daha yıllar boyu hizmet verecek potansiyeldedirler. Ama ne yazık ki rüzgâr bir türlü dinmiyor. İşin peşini bir türlü bırakmayan Özelleştirme Yüksek Kurulu bu kez (31.Ocak.2005) yeni bir karar alıyor. Haliç Tersanesi işi başından bin kere aşmış Büyükşehir Belediyesi'ne devredilecek. Henüz tapu belediyeye geçmemiş. Üç sene daha mevcut durumu ile çalışacak, bu sürenin sonunda da belediyemiz bu kurumu teslim alacakmış.

Tersaneler bölgesi bu fırtınayı atlatmalı. Orada yine başlarında sarı baretli işçiler karıncalar gibi yeni yapılan gemilerin üzerinde, doklarda, havuzlarda çalışmalılar. Bugünkü adeta mezarlık sessizliğinin yerini kocaman çelik parçaları elleçleyen vinçlerin, jeneratörlerin vınlamaları, çekiç ve metal seslerinden oluşan yıllar öncesinin görkemli tablosu almalı, her tarafta kaynak makinelerinin o soğuk mavi alevi ve kıvılcımları parıldamalıdır. Bu tabloyu bozmaya kimselerin gücü yetmemelidir, yetememelidir.

İstanbul'u İstanbul yapan yüzyıllardır insanımızın günlük yaşamına, kültürüne yerleşmiş o beyaz deniz kuşları, teknolojinin tüm ileri özellikleri ile donatılmış hızlı, modern şehir hatları gemileri nice yıllardır olduğu gibi yine bu tersanelerde bu ülkenin daha nice kuşaklarından yetişecek işçi, mühendis ve yöneticilerin emeği ile inşa edilecek, onarımları yapılacakken, bu gerçek böylesine ortada iken biz daha ne arıyoruz. Ne ile uğraşıyoruz. Abesle mi?..
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.