Haberler

Sular Altındaki Edirne

Tarih: 22 Mart 2006 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Turgay Fişekçi
Televizyon ekranlarında sular altındaki Edirne görüntüleri. Her birinin çevresinde nice efsanelerin söylenip yaşandığı Tunca , Arda ve Meriç ırmaklarının birleştiği yerde uçsuz bucaksız bir derya. Suların içinde yarı beline dek gömülmüş ağaçlar, evler, insanlar... Mikrofon uzatıldığında ağızlarından o tatlının tatlısı Rumeli söyleyişinin dökülüvermesi. Ve hiçbir söze yer bırakmayan, sulardan daha derin, uçsuz bucaksız bir yoksulluk. Ülkemizin görece gelişmiş bu yöresindeki görüntülere baktıkça kalkınma, gelişme sözlerinin de ne denli boşlukta kaldığı bir kez daha anlaşılıyor.

Füruzan , 1970'te yazmıştı ''Edirne'nin Köprüleri'' adlı öyküsünü. 36 yıl olmuş. İnsanların çaresizliklerinde, umutsuzluklarında değişen bir şey yok. Aynı zor yaşam koşulları. Rumeli insanlarının bilge, temiz, duygu yoğunluklu kişilikleri, ''ahbapça, kardeşçe konuşulan'' dilleri; duru, sahici hayatların insanları. Yapayalnız kalmış insanlar... Fethi Naci , bir yazısında, ''Karanlık bir yağmur gibi canını sıkarsa yaşamak, 'Edirne'nin Köprüleri' ni oku'' demişti.

''Evlerinin dirliği inanca, yetinmeye dayanıyordu. Bu o verimli, eli açık doğanın içindeki yetinmeydi.''

''Bir güzel şehirdi ki Edirne şehri. Apaydınlık camileri vardı. Meriç Nehri derler o koca suyun sesi nerede olsak duyulurdu. Bahardı biz Edirne'ye girdiğimizde. Meriç Nehri coştukça coşardı. Bir çınar ağaçları vardı orada, bakmakla bitmez. Orada her şeye, ağaçlara, sulara, insanlara yer vardı. Hele Edirne'nin o taş köprüsü yok muydu. Apak mermerden, orta yerinde padişah oturma yeri. Güneş her yanlarından giriveriyordu.''

Gündoğumlarının, günbatımlarının çok güzel olduğu, gün içinde güneş ışığının parlaklığının başka yerlere benzemediği ender yerlerden biridir Edirne. Bir başkası da Van. Van da benzersiz doğa ve insan güzellikleriyle, bin bir sorunun birlikte yaşandığı yerlerden biri. İnanılır gibi gelmiyor. Neredeyse bin yıldır üzerinde yaşadığımız topraklarda örgütlü, yani sorunlarını çözebilmiş, insanlarına rahat, çağdaş yaşam olanakları sağlayabilmiş bir toplum olamamışız.

Çok mu zordur, ırmak yataklarının düzenlenip kontrol edilebilir kılınması. Bir mühendislik hizmeti. Ama onu düşünecek, gerekliliğine inanacak bilgi ve birikim gerek. Komşularıyla suların kontrolü için yakın ilişki gerek. Başa gelen her şeyin yazgı olduğuna inanan yönetici kafalardan bilimsel yaklaşımlar, öngörüler ne kadar beklenebilir.

Çok mu zordur, Van'daki ya da öteki kentlerdeki kız çocuklarının okullara gitmelerinin sağlanması. Kamusal bir irade gerekiyor yalnızca, bütün çocuklarına temel eğitim verme iradesi.

Kendi çocuklarını okutamayan, yurttaşlarını koruyamayan, onlara iş sağlayamayan, Bursa'ya, Antalya'ya, Trabzon'a, Muğla'ya trenle gidilemeyen bir ülkenin çağdaşlığından, bağımsızlığından, güçlülüğünden söz edilebilir mi?

Yollarına döşeyeceği kaldırımları bile, önce döşeyen, sonra beğenmeyip yeniden söktüren, yurttaşlarına ''verdikleri rahatsızlıkları'' , onca emeği ve parayı ziyan etmeyi umursamayanlarca yönetilen bir toplum, daha ciddi sorunlarına nasıl çözüm bulabilir? Çağdaş toplum her alanda örgütlenmiş ve bu yapısıyla ortaya çıkan sorunlarını kısa sürede çözebilen toplumdur. İnsanlarımızın çoğunluğuna baktığımızda hep ziyan olan hayatlar görüyoruz. Kimi eğitimsizlikten, kimi umursamazlıktan, ama hepsinin temelinde çağdaş, örgütlü bir toplum olamamak yatıyor. Gelişmek, ilerlemek ve çağdaşlaşmak, çağdaş kamu yönetimleriyle olur.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.