Fatih Belediyesi, Kariye Müzesi, Tekfur Sarayı, Anemas Zindanları, Zeyrek, Türk Mahallesi derken Ayvansaray’a kadar devam eden tarihî zenginliği ortaya çıkaran yatırımlarına devam ediyor.

Belediye Sulukule, Fener-Balat sahil şeridi, Cerrahpaşa Camii ile Tıp Fakültesi arasındaki Bulgur Palas ve çevresi yenileme alanı olarak belirledi. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, projeler sayesinde Fatih’in İstanbul’un en çok turist çeken bölgesi Sultanahmet’e rakip olacağını düşünüyor.

Yenileme alanları için 2 aya kadar kurul oluşturulması gerekiyor. Bu kurula sunulacak projeler, onaylandığında imar planı yerine geçecek. Tarihî yapıların aynı zamanda sosyal ve ekonomik çöküntü alanları olduğuna işaret eden Başkan Demir, hem bölgeleri hem de zor şartlarda yaşayan insanları kurtaracaklarını söyledi. Buraların turizm alanı olacağını kaydeden Demir, orada yaşayan halkın da bu imkânlardan birinci derece yararlanacağını dile getirdi.

Projenin içinde soyluların hapsedildiği Anemas Zindanları, Tekfur Sarayı, Mimar Sinan’ın yaptığı İvaz Ağa Camii, Türk Mahallesi, Derviş İbrahim Toklu Dede Mescidi gibi tarihe ışık tutacak eserler yer alıyor. Bölgenin içindeki 9 kilometrelik yol güzergâhı, farklı renkte bir granit taşla döşenecek. Böylece ilk kez Fatih’e gelen biri bile yolunu kaybetmeden Edirnekapı’dan Ayvansaray’a gidebilecek. Zorunlu haller dışında trafiğe kapalı tutulması planlanan yol için güzergâhtaki sur duvarları 50 metre genişliğinde açılacak, bu alandaki tescilli yapılar dışındaki tüm binalar ise yıkılacak.

Tekfur Sarayı’ndan sonra Kandilli Türbe Sokak ile Çukur Mahalle arasındaki ahşap konakları ile 5272 sayılı yasaya göre kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Türk Mahallesi de restore edilerek konut alanı olarak kullanılacak. Projenin hayata geçmesi için gerekli mülkiyet problemlerini çözdüklerini, projelerini yaptıklarını ve ihaleleri bitirdiklerini anlatan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Tarihî mekanlarda boşaltmalara başladık. Restorasyon çalışmaları bittikten sonra fonksiyon vereceğiz.” dedi. 

Anemas Zindanları, Bizans’tan günümüze ayakta kalan tek yeraltı zindanı. Tarihî ve mimarî özellikleriyle dünyada başka benzeri bulunmayan yapı, adını Arap asıllı bir Bizans askeri olan “Mihael Anemas’tan alıyor. Sultan I. Murad’ın oğlu Savcı Bey gibi birçok ünlü kişinin de tutuklu kaldığı zindanın fetihten sonra ne amaçla kullanıldığı bilinmiyor. Son yıllarda film çekimlerine ev sahipliği yapan Anemas Zindanları ve Kulesi, yüksek mevkilerde bulunanlara mahsus bir çeşit devlet hapishanesi olarak kullanılmış. Üstünde 16. yüzyıl sonlarında inşa edilen İvaz Ağa Camii’nin bulunduğu terasın önünde bulunan bitişik kulelerden birine Anemas, diğerine İsaakray Angelas Kulesi deniliyor.

İstanbul`un, Edirnekapı ile Haliç arasındaki kara surlarına bitişik olarak inşa edilen Tekfur Sarayı, dünyada bulunan tek Bizanssarayı. İmparatorluk sarayı ve prens evi olarak kullanılan yapı, Bizans’ın sivil mimari tarzını yansıttığı için önem taşıyor. Vlaherna Sarayı’nın bir parçası olan saray, fetihten sonra da çeşitli amaçlarla kullanılmış. 16. yüzyılda yapılan Piri Reis haritasında saraya önemli bir yer verilmiş. 20. yüzyıl başında, dört duvardan ibaret bir harabe haline gelen saray, 1955-1970 arasında yapılan birkaç kademeli tamirle ayakta tutulmaya çalışıldı. Çatısı olmayan 3 katlı yapı, 12 yüzyılda inşa edilmiş. 18. yüzyılda bir süre çini atölyesi olarak kullanılmış.