Haberler

Roma-Paris

Tarih: 23 Haziran 2006 Kaynak: Radikal Yazan: Murat Belge
Milano'dan sonra şimdi Roma'dayım. Milano'da, daha önce anlattığım gibi işle gezi karışıktı. Roma'da iş yok, yalnız 'gezmek' var.

'Gördüğüm en güzel kent hangisi?' Uzun yıllar bu soruya verilen cevaplar arasında birinciliği hep Paris'in aldığını tahmin ediyorum. En azından bizim kuşağın edindiği dünya bilgisine göre bu böyleydi. Ama gene bizim kuşakla birlikte bu kanı değişmeye başladı. Özellikle son 20-30 yıldır, bu değişime Paris kendisi de katkıda bulundu. Benim hatırladığım kadarıyla Chirac'ın Paris'te belediye başkanı olduğu zamana uzanan bir süreç vardır ki, buna, kenti ayaktakımından temizleme süreci de diyebilirsiniz. Paris'te yaşamayı hak etmenin ölçüsü gitgide daha 'ekonomik' olmaya başladı. Bu kentte yaşayabilecek kadar zengin olanlar ve onlara hizmet vermek üzere mecburen orada bulunanlar... Ama işte, bir çeşit 'ayaktakımı' olmayınca kentler de hayatiyetlerini kaybedebiliyorlar. Paris gene aynı Paris, binalar aynı binalar, ama kaybolan bir şey var. Bunu seziyorum, ama bir formüle oturtarak açıklayamıyorum -şu, yukarıda söylediklerimin dışında.

Örneğin Londra hiçbir zaman Paris kadar güzel olmadı, gene değil, ama gitgide daha ilginç ve canlı bir kent haline geliyor.
Roma'yı, Paris'i gördüğümden altı-yedi yıl sonra görmüş olmalıyım. O zamanlar, dünyada 'Paris gibi diyar' olmadığı ilkesi ya da kuralı hâlâ egemendi. Ama benim bireysel dünyamda 'Acaba Roma daha güzel mi?' sorusu hemen biçimlenmeye başladı. Şimdi pek tereddüt etmeden bunun böyle olduğunu söyleyebilirim.

Bir kentin 'güzel' olduğunu söylerken öncelikle estetik bir yargıda bulunuyoruz. Ama farkında olalım olmayalım, bu yargının ardında estetik olmayan birçok farklı etken de var. 'Doğrudan doğruya estetik olmayan' diye düzelteyim bunu. 20. yüzyıl başında Paris'in resim alanında oynadığı rol, Lautrec'in veya Degas'nın veya Picasso'nun burada bulunması bu kentin güzel olmasını doğrudan belirlemez, ama Lautrec'in resminden bildiğimiz Montmartre artık bizim için 'güzellik' kavramıyla özdeşleşmeye de başlamıştır. Paris'te bu çağrışımları besleyecek çok şey var. Ama bunların ötesinde, Fransızca'nın yıllar yılı diplomasi dili olmasından Fransız sanayiine, hayatın bambaşka alanlarında Fransa'nın oynadığı roller de
Paris büyüsüne bir şeyler kattı.

Bütün yolların Roma'ya çıkmaktan vazgeçmeleri epey eski bir zamanın işi. Onun için, Roma imgesini ayakta tutan bir 'güçlü ve belirleyici İtalya' temelinden de pek söz edemeyiz. Ama bu durum sanki Roma'ya yaramış. Bende her zaman 'kendisiyle barışık olma'da eşsiz bir kent olduğu izlenimini bırakmıştır. Dünyadan kopuk değil, ama hep kendisi!

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.