İstanbul'da düzenlenen 22'nci Dünya Mimarlık Kongresi'ne katılan mimarlar, geleceğe dair umut ve önerilerini 'İstanbul Deklarasyonu' adı altında yayımladı. Irak'ta yaşanan savaşa göndermede bulunan deklarasyonda 'İstanbul Kongresi, dünya mimarisinin doğduğu bölgelerden Mezopotamya'nın çağdaş kentlerini yıkan bir savaşla aynı dönemde yapılmıştır. Bu nedenle kongrenin birincil dileği kentleri ve mimariyi yok eden savaşların sona erdiği bir dünyanın yaratılmasıdır' ifadesine yer verildi. Türkiye'nin laik ve çağdaş yapısına değinilerek Atatürk'ün 'Yurtta Barış Dünyada Barış' ilkesi hatırlatıldı. Bu düşünce ortamında toplanan kongrenin de insanların mutluluğunu amaç edinen bir mimarlık ve kent ortamının, küresel güvenliğin temel taşlarından biri olduğu vurgulandı.

'Küreselleşme erdemleri yok eden bir süreç olmamalıdır' denilen deklarasyonda yaşamı ve çevreyi tahrip eden tüketim ekonomisinin yerine yoksulluğu engelleyecek üretim ekonomisi, kültürel kimliği yok etmeyen mimarlık ve çevre öğretisi, barışın tüm politikalardan önce gelmesi, ulusları köleleştiren bir uluslararası egemenlik yerine kaynakların talanına izin vermeyen bir uluslararası işbirliği ve bilginin evrenselliği koşulları sayıldı. Göç ve yerleşme sorunları, temel bir insan hakkı olarak vurgulanan barınma sorunu bağlamında ele alınırken, kent topraklarına bir rant olarak bakmayan belediyeler ve hükümetler; kültürlerin tarihsel birikimlerine dayalı buluşmasını sağlayan bir kent ve mimarlık politikası dileği ilan edildi.

'Rakibimiz hırsızlar'
Rusya'da bulunan ve dünyanın en önemli müzeleri arasında yer alan Hermitage'ın yöneticisi Mikhail Piotrovsky, geçen hafta soyulan Topkapı Sarayı Müzesi ile ilgili düşüncelerini AKŞAM'a anlattı. Dünya çapında çok sayıda ödülün sahibi ve kendi adını taşıyan bir gezegeni olan Piotrovsky 'Hırsızlarla aramızda bir rekabet var. Ne zaman alarm sistemine bir yenilik getirsek, onlar da bunu aşacak yeni bir yöntem geliştiriyor. Müzeleri kilitleyip eserleri kimseye göstermesek bile hırsızlık olacaktır' dedi. Piotrovsky, müzelerin güvenliği için devletin daha fazla para vermesi gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: 'Güvenlik kameraları ve yeni teknolojiler kullanmak gerekiyor. Bu teknik gereçler de çok pahalı. Maliyeti artırsa da her sergileme mekanında bir güvenlik görevlisi bulunmalı. Bu güvenliği organize eden kişilerin de çok deneyimli olması gerekiyor.'

'Cumhuriyet'in ürünü
Öte yandan, Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci, 22. Dünya Mimarlar Kongresi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce hazırlanan ve Cumhuriyet'in ilanının İstanbul'la ilgili sonuçlarının eleştirildiği rehberdeki bilgilerin yanlış ve yanlı olduğunu iddia etti. Oktay Ekinci, 'Kongre Cumhuriyet'in ürünü. Cumhuriyet'in getirdiği kazanımları kimse örtemez' diye konuştu.

Prefabrikler güvenli bir alternatif
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda devam eden 22'nci Dünya Mimarlık Kongresi'nde konuşan Kanadalı şehir plancısı Cassidy Johnson, 1999 depreminin ardından Düzce'de oluşturulan 4 prefabrik konut bölgesinde yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Johnson, prefabrik konutlarda kiracı olarak oturan insanların da bulunduğunu belirterek şunları söyledi: ''Pek çok kişi Düzce'de konuta sahip değil. Bu evler daha ucuz ve daha güvenli bir alternatif olarak görülüyor. Ancak buraların daha iyi yönetilmesi gerekiyor. Ama belediye ve devlet konuyla çok ilgili değil, çünkü maliyeti yüksek. Prefabriklerin bazıları demonte edilip, sonraki depremlerde tekrar kullanılmak üzere satılıyor. Diğer bir problem ise kirlilik. Bazı prefabrik alanlarda evler gitmiş, ama beton temelleri duruyor. Tarım arazilerinde bulunan bu bloklar kirlilik yaratıyor.''