UIA 2005 Kongresi’nin üçüncü gününde UIA Gold Medal ödülünü alan Tadao Ando ödül töreninden önceki sunumunda her yönüyle ödüllendirilmesi gereken bir usta olduğunu gösterdi. Zerafeti, kibarlığı ve bir çok kimsenin bilmediği espri anlayışıyla kongrenin en önemli ve en mütevazi sunumlarından birini gerçekleştiren Ando’nun mesajları çok güçlü etkilere sahipti.
Star mimarların yaptığı gibi projelerinin bir portfolyosunu sunmayı tercih etmeyen Tadao Ando, sunumuna hayranlık duyduğu Le Corbusier ve Kenzo Tange gibi ustaları anarak başladı. Mimarlık formasyonuna sahip olmamasına rağmen bu ustaların eserlerinden etkilenerek mimar olmaya karar veren Ando, mimarlığın zor bir meslek olduğunu ve kimsenin kolayca genç bir mimara proje vermeyeceğini belirtti. Espirili bir dille örnek olarak gösterdiği bir projede nasıl defalarca geri çevrildiğini anlattı. İnsanlar henüz bu anektoda gülmeyi bitirmemişken, ekrana köpeğinin resmini yansıtan ünlü mimar, köpeğiyle tanışma hikayesini de uzun uzun anlattı. Le Corbusier ismini verdiği köpeğinin kendi stüdyosuna kadar geldiğini ve bu nedenle de onu kabul ettiğini belirtti. Stüdyosundan bahsederken, mimari fotoğraflardan çok içindeki yaşama dair fotoğraflar kullanan Ando, stüdyosundaki merdivenlerin çok dar olmasından dolayı Hans Hollein’ın birkaç kez sıkışma tehlikesi atlattığını anlattı.
Dinleyicilerin çoğunluğu bu kadar samimi ve bu kadar esprili bir Tadao Ando beklemiyordu. Projelerini anlatım biçimi de daha çok sahip olduğu prensipleri, koruduğu ve yaşatmaya çalıştığı değerleri anlatmak için birer araç gibiydi. Yaşama, insana, belleğe ve en önemlisi de doğaya öncelik veren değerlerdi bunlar. Kobe depreminden sonra yeniden yapılanmanın başına getirilen Ando, mimarların çok büyük sorumluluk taşıması gerektiğini hatırlattı. İstanbul’da ise camilerin ve sarayların mekansal kültür olarak ne kadar zengin olduğuna değinen mimar, artık bu kadar zengin mekanları bulmanın zor olduğunu söyledi. Ando, Amerika’da yaptığı bir projede, bölgenin kültürel zenginliğinin olmadığını ve bunun parametre olarak bir eksiklik olduğunu söyleyince, dinleyicilerden büyük bir alkış aldı. Ando’nun bu yorumuyla beraber, Anti-Amerikanizm duygularının hakim olduğu sunumlara böylece biri daha eklenmiş oldu.
Sunumuna genç mimarların asla ideallerinden vazgeçmemeleri gerektiğini söyleyerek son veren Ando, yüzlerce insan için ünlü mimar sıfatından büyük usta sıfatına geçiş yaptı.
Tadao Ando’dan hemen sonra ise Charles Correa aynı salonda sunumuna başladı. Kongrenin temasına paralel olarak şehirler hakkında konuşmak istediğini, bu ortamı kendi projelerini anlattığı bir platform olarak görmediğini belirtti. Bu aslında bu kongreyi kendi projeleri için bir ortam olarak gören diğer mimarlara yönelik bir eleştiriydi. Katılımın bu kadar yoğun olduğu bir kongrede, özellikle ana konuşmacıların elinde kentlere dair hayati ve önemli konulara değinme şansı varken, bir çoğu kendi projelerinden bahsetmeyi tercih etti.
Correa ayrıca şehirlerin demokratik olması gerektiğini savundu. Demokratik şehir kavramının da en başta herkese açık şehir olması gerektiğini belirtti. Göç olgusunun altını çizen Charles Correa mimarların göç sorununu konut eksenli yorumlayarak eksik bir yorum yaptığını aslında göçün temel sebebinin ekonomik olduğunu söyledi.
Kongrenin son günü olan bugün ise Shigeru Ban ve Robert Venturi’nin paralel sunumlarıyla başladı. Shigeru Ban da kendi projelerini anlatırken malzeme, konstrüksiyon ve fiziki koşullara adaptasyon gibi konulara değindi. Sunumunun ilk bölümünde özellikle mimaride transparanlık, açıklık ve iç-dış ilişkisine değinen Ban, batılı transparanlık anlayışının doğulu anlayıştan farklı olduğunu söyledi ve örnek olarak kendi projesi Open house ile Farnsworth Evini kıyasladı. Doğu kültürüne göre açık ev kavramının, tamamen doğaya açılabilen ev olduğunu belirten Shigeru Ban, ikinci bölümde ise doğal afetler ve deprem için yaptığı geçiçi konutlara yer verdi. Kaynarca’daki tecrübesinden de bahseden mimar, bütün sunumu boyunca farklı malzemelerin ve konstrüksiyonların fazla maliyetli olmadan da çözülebileceğini çok iyi kanıtlamış oldu.