Mimarlık moderniteyle birlikte çok hızlı bir evrim süreci geçirdi. Mimarlık mesleğinin sosyal içeriğinin ve topluma değen duyargalarının oluşması insanlık tarihi üzerinden okunduğunda çok uzun bir zaman dilimini kaplamıyor belki ama, toplumun hızlı değişimi ve zamanın ağır yükü mimarlığı bu anlamda deneyimli ve adaptasyon kabiliyeti olan bir disiplin kılıyor.
20.yüzyıl başıyla birlikte toplumsal sorunlara karşı örgütlenerek cevap vermeye alışmış mimarlık için tüketimin hüküm sürdüğü bir zamanda “biraraya gelmek” neyi ifade ediyor ve neyi ifade etmeli? UIA Mimarlık Kongresi sonrasında bu iki soru önem kazanıyor.
Sorular basit gibi gözükse de birbirine karıştırılabilir. Birincisi değişen dünyaya değişen kritik etme yöntemleri ile cevap vermemizi, dünyaya karşı objektif durmamızı gerektiriyor. İkincisi ise kişilerin kendi fikirlerini ve özlemlerini savunabilecekleri bir soru olarak oluşuyor.
UIA Mimarlik Kongresi’nin bitmesiyle kongrenin hem Türkiye’de bu sene yapılan ayağı hem de 50 senedir süregelen tarihinin kısa birer değerlendirmesi için Uğur Tanyeli, Cengiz Bektaş ve Aydan Balamir’den fikirlerini aldık.
Uğur Tanyeli: UIA Mimarlık Kongresi Klişe Üretiyor
Türkiye UIA Mimarlık Kongresi’ne katılmayan Uğur Tanyeli’ye göre UIA Kongreleri’nde konuşulanlar hiç bir zaman gerçek manada bir tartışmaya dönüşmedi. Bunun sebebini bir problem çerçevesinin çizilmemesine bağlayan Tanyeli, “Gerçek bir problem tanımlanmazsa ortada fikir üretilecek bir tartışmada olmaz.” diyor.
UIA Kongreleri’nde Uğur Tanyeli’ye göre elli senedir sadece genel sözler söyleniyor; hiç kimsenin hiç kimseyi dinlemediğini, akademisyenler tarafından sadece puan toplamaya yarayan UIA Mimarlık Kongresi klişe üretiyor ya da o günün modası ve klişe sözü neyse bunun ortaya çıkmasını sağlıyor.
Cengiz Bektaş: Önemli Olan Eleştirmek Değil, Değiştirmek İçin Çaba Sarfetmek
Cengiz Bektaş’a göre Türkiye UIA Mimarlık Kongresi’nde kopyacılıkla işlerini sürdüren ve uluslararası pazarlarda yer bulmaya çalışanların iplerinin pazara çıkmasına yaradı. Bektaş için kendi ülkesiyle alakası bile olmayan, ülkesine hayrı dokunmayan diye tanımladığı Zaha Hadid’in konferansının dolu olması eğitimin ne kadar yanlış yapıldığının bir göstergesi. Sadece bir kişinin bu kadar ilgi toplaması karşısında insanların vicdan muhasebesi yapması gerektiğini söyleyen Bektaş, insanların ihtiyaçlarını gören ve gereksinimlerine cevap verebilen mimarlar yetiştirilmeli.
Öte yandan Cengiz Bektaş, UIA Mimarlık Kongreleri’nin Tanyeli’nin belirttiği kadar boşluktan ibaret olmadığını söylüyor. İstanbul Kongresi’nin nispeten verimli geçtiğini belirten Bektaş, önemli olanın sert eleştirmek değil değiştirmek için çaba sarfetmek olduğunu vurguluyor. Kongre açılışında söylediklerinin daha sonra İstanbul Bildirgesi’ne yansımasının değiştirmek için çaba harcamanın bir sonucu olduğunu da ekliyor.
Aydan Balamir: Mimarlık Hem Meta Haline Geliyor Hem de Çeşitliliği Kutsuyor
Aydan Balamir, Türkiye’de gerçekleştirilen UIA Mimarlık Kongresi’nin teması “Kentler: MimarlıkLARın Pazar Yeri” tartışılması gereken olumsuz ve farkedilmesi gereken olumlu yerlere işaret ettiğini belirtiyor: Pazar piyasası içinde mimarlığın ve ürünlerinin meta haline gelmesi durumu söz konusuyken bu aynı zamanda çeşitliliği de kutsuyor. Balamir, en azından katılımcı grupların UIA Kongresi sonrasında sunumlarındaki işlerini sürdürmelerini kongrenin görülmesi gereken bir başarısı olarak yorumluyor.
İstanbul Kongresi’nin Berlin’dekinden çok daha iyi olduğunu savunan Aydan Balamir, UIA İstanbul Kongresi’ni gerek ücret gerek de katılım açısından diğerlerinden çok farklı olmadığını belirtiyor, ancak mekan tasarımlarının çok kötü olduğuna da değiniyor. Kongre Vadisi’nin bu yükü kaldıramayacak durumda olması Balamir için çözülmesi gereken ayrı bir durum.
Mimarlıkta Kalabalıklar
Kalabalık kelimesi çoğu zaman olumsuz bir anlam taşır. Bir amaç doğrultusunda toplanılmadıysa savrulan, köksüz bir çoğulluğu simgeler.
UIA Mimarlık Kongresi’nin amacının yorumu kişiden kişiye değişiyorsa kalabalığı olumlu ya da olumsuz yorumlamak UIA hakkındaki fikrini açıklayan kişiye kalmış.
UIA Mimarlık Kongresi bitti. Kongre’de 7000 kişi bir araya geldi.
İki yüzyıldır kalabalıkları bu kadar önemseyen “mimarlık” kalabalık olduğunda ne üretti?

