Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılacağı haberi Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç’tan geldikten sonra konunun içinde bulunduğu “sorun”un tanımlanması herkes tarafından birincil şart olarak gösteriliyor. Geçtiğimiz Cuma günü Korhan Gümüş AKM için yapılan tartışmaların sosyal yönünü kaybetmesini en önemli sorun olarak gösterirken Uğur Tanyeli ise Türkiye’nin kültür üretimine değinmiş ve kültür merkezlerinin bu üretim içerisindeki yerini sorgulamıştı.
Bugün ise İhsan Bilgin, Nuray Mert, Serhan Ada ve Hilmi Şenalp’ten fikirlerini aldık. İhsan Bilgin, AKM’nin ykılması ile ilgili problemi AKM’nin tek başına bir mimari/kültürel varlık olmayıp varlığıyla içinde bulunduğu bağlamda ararken, Serhan Ada yıkım kararları üzerinde duruyor ve kararı verdirten sebepleri görmek istiyor.
Nuray Mert’e göre sebepleri belirtilmeden yapılan yıkımlar rant oluştururken, Şenalp daha farklı bir açıdan bakıyor; “Taksim’e yakışacak bir kültür ve kongre merkezi yapılacaksa AKM yıkılabilir. Bu Süleymaniye Camii değil nihayetinde...”
İhsan Bilgin: “Sorun AKM’de değil, AKM’nin içinde yer aldığı bağlamdadır; ya da AKM içinde bulunduğu bağlama göre yapılmamıştır.”
“Önce Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) probleminin ne olduğunu iyi tespit etmek lazım: AKM barok kiliseler ya da camiler gibi “ortada durmak”, 4 (veya 3) kenarından birden görülmek üzere tasarlanmış bir bina değil. Yüzünü meydana vermiş, tek cepheli bir “kenar” yapısı. Bu şekilde tasarlandığı aşikar olmasına rağmen diğer yüzleri de kontrolsuz bir biçimde ortaya serilmiş durumda. İstanbul’un en çok ayak basılan meydanına cephe veriyorlar.
Bu nedenle bir bina yıkılır mı? Her şeyden önce AKM’nin yapıldığı dönemin kültürel/mimari eğilimlerinin işaretlerini taşıyan özgün bir kültürel/mimari varlık olduğunu, kentin hafızasında, kentlinin imge dağarcığında ve yaşama alışkanlıklarında kayda değer bir yer tuttuğunu unutmamak lazım. Dolayısıyla yıkılmasını değil, yukarıda tarif ettiğim türden bir problem tanımı yapmamız ve onun üzerinden konuşmamız gerekir diye düşünüyorum. Eğer problemi böyle tanımlarsanız, AKM’nin tek başına ele alınarak çözülemeyeceğini de iddia etmiş olursunuz. Sorun AKM’de değil, AKM’nin içinde yer aldığı bağlamdadır; ya da AKM içinde bulunduğu bağlama göre yapılmamıştır. Ama 40 yıldır kentin hafızasında yer tuttuğu için de geri dönülemez bir varlık kazanmıştır.
Dolayısıyla konuyu, AKM’nin de içinde bulunduğu yapı adasını, yine bir başka kültür varlığı olan ve son 30 yılda oldukça hor kullanılan Gezi Parkını ve Gümüşsuyu, Cumhuriyet, Tarlabaşı, Sıraselviler ve İstiklal caddelerinin Taksim ağızlarını bir arada ele alan bir “Taksim Peyzajı” problemi olarak tarif edip ele alan mimari yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğu kanısındayım. Bunu bir mimari grup mu tasarlar, yoksa bu tanımlar üzerinden bir mimari yarışma mı açılır, o yöneticilerin vereceği karardır. Ancak yarışmanın problem tanımını iyi yapmak lazım. Yıllar önce açılan yarışmanın problem tanımının, Gümüşsuyu ve Pera bölgelerini de içine alarak Taksim peyzajını hallaç pamuğu gibi atan önerilerle sonuçlandığını da unutmayalım ve bu vesileyle bütün İstanbul’un trafik problemini Taksim üzerinden çözmeye kalkacak önerilere davetiye çıkarmayalım...”
Nuray Mert: “Sebepsiz yere herşeyi yeniden inşa etmek rant oluşturuyor.”
Herşeyin yerle bir edilip, yeni bir rant kaynağı haline getirilmesi anlayışıyla yıkılmasına karşıyım. Çünkü anlamadan dinlemeden, sebepsiz yere herşeyi yeniden inşa etmek rant oluşturuyor. Böyle bir yıkımın ülkeye mali yükünü düşünmek lazım. Çok çirkin bir yeri yıkmanın dışında, çok acil bir gerekçesi olmadığı sürece yenilenmesi taraftarı değilim. Genel olarak rant oluştuma mantığının karşısında durmak lazım.
Serhan Ada: “Her bina yıkılmak için yapılır. İkiz kuleler de İskenderiye Kütüphanesi de...Ancak ne kararla ve hangi gerekçeyle olduğunu tartışmadan karar vermek yanlıştır.”
Kültür mekanlarının diğer mekanlardan farklı olarak içinde, yer alan işler ve etkinliklere bağlı bir tarih oluşuyor. O tarih üzerine kafa yormadan karar vermek şaşırtıcı.
Her bina yıkılmak için yapılır aslında. İkiz kuleler de İskenderiye Kütüphanesi de...Ancak ne kararla ve hangi gerekçeyle olduğunu tartışmadan karar vermek yanlıştır: AKM neden bu biçimiyle yapıldı ve hangi içerikle farklılaştırılacak? Şöyle bir örnek verelim. Metropolitan Operası’nı birisi karar verebilir mi artık işe yaramıyor diye, yıkabilir mi? Bunu sorgularken mimari ve kent açısından bakmak ve bir de kültür açısından ele almak lazım. Kültür açısından AKM’nin günah ve sevaplarını da bu vesileyle tartışmak lazım. Kararın kendisine karşı çıkmak veya karardan yana olmaktan çok bu yıkımların çok hızlı geçiştirilmesi bizim ellerimizde. Vadesi dolmuş bir Bağdat Caddesi apartmanı değil ki AKM. Tarihinde yangın geçirmiş, bir sürü sergiler olmuş. Ne oldu da bu karar bu kadar kolay veriliyor. Meseleyi doğru anlamak için sevap günah hanesine bakmak lazım. Anlamadan yapılan tüm işler biraz ıska geçilmiştir.”
Hilmi Şenalp: “Taksim’e yakışacak bir kültür ve kongre merkezi yapılırsa AKM yıkılabilir. Bu Süleymaniye Camii değil ya nihayetinde.”
Bu yapılacak şeye bağlı. Taksim İstanbul’un en güzel meydanlarından biri, hatta tek meydan. AKM’nin cephesi fevkalade fakat yanındaki otopark değerlendirilerek yeni bir proje konsepti geliştirilirse tabiki olabilir. 2., 3. sınıf restorasyon projeleri gibi cephesi kalıp da diğer taraflarının geliştirilmesi de olmaz. Metroyle beraber Taksim’e yeni bir tarif getirmek gerekir.
Bence fonksiyondan önemli şeyler de vardır: Restore edildiği takdirde ne kadar harcanır, yeniden yapıldığı takdirdeki masrafı nedir? Bunların hepsi bir parametredir. Bu parametreler gözden geçirilip yapılabilir. Salt bir mimarlık veya bina olarak AKM’ye bakmak doğru değil. Dünyada her yerde eski, yıpranmış binalar yıkılıp yerine yeni konseptte daha güzelleri yapılıyor. Hakikaten AKM’den daha güzel bir bina yapılır, Taksim’e yakışacak bir kültür ve kongre merkezi yapılır o zaman tabiki olabilir. Bu Süleymaniye Camii değil nihayetinde.
AKM’nin değeri ancak yerine yapılması teklif edilenle ölçülür. AKM’den mimari açısından daha düşük değerli bir yapı yapılacaksa hiç yapılmaması daha iyidir. Ancak o yeri de değerlendirir, hakkaten meydan olma vasfını güçlendirir, en az şimdiki cephesi kadar güzel kongre merkezine de Taksim layıktır daha doğrusu.
- AKM Yıkılıyor mu?
- AKM’yi Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?
- Yaşayan tarih yıkılıyor mu?..
- Türkiye’nin Tescillenmeyen Modern Yapıları
- Docomomo Ulus için harekete geçmeli


