Mahalle kilisesi inşaatı bile yoktur, belki Almanya’da, savaşta yıkılanların yerine yapılan yenileri hariç... Varşova’da restore edilenler hariç... İngiltere’de, bombardımanda yıkılan Coventry falan hariç...
Örneğin koskoca Notre-Dame dururken çıkıp da “ben Paris’e modern bir katedral yapacağım” diyene gülerler. Hem gerek yoktur, hem de o mimari düzeye kimse ulaşamaz.
Yapabildiler mi Atina’ya, Ayasofya’nın daha iyisini? Gidin “metropolitlik” binasına bakın, içler acısı, gariban taşra keferesi düzeyinde.
Bizde adım başı cami inşaatı.
Çünkü nüfus hızla artmaktadır, insanlar ibadet etmesinler mi, falan filan.
Ancak bu iş “ibadet yeri sağlama” amacından çıktı, gövde gösterisine dönüştü. Taksim’de bir “Kutsal Üçlü” kilisesi var ya (Ayia Triada), karşısına ille bir de cami yapılacak. Göztepe Parkı’na cami projesi de kıyametleri koparıyor.
Biz de yıllardır “yapın ama güzel yapın” der dururuz.
Çünkü bütün cumhuriyet dönemi camileri, eski Osmanlı camilerinin kötü birer kopyasıdır.
“Ekmeğin iyisi kötüsü olmaz, gevreği olur” zihniyetiyle hemen “caminin kötüsü olmaz” deyip küfür etmeyin, “mimarlık sanatı” açısından konuşuyoruz. (Savaş yıllarında içine süpürge tohumu katılmış ekmekten yemeyenler elbette ekmeğin çeşitli türlerini de bilemeyeceklerdir. Evet, haklısınız, bir Fransız francalasıyla bir Halk Ekmek fabrikası ürünü arasında hiçbir fark yoktur!)
Şimdi çok şükür “ulema” da bizimle aynı dalga boyuna geldi: Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sayın Muhammet Şevki Aydın, “yeni camiler eskinin kötü birer kopyası” demiş.
Diyanet ekibine “Atatürk’ün memurları” gözüyle bakanlar şimdi buna da kızacaklar: Caminin kötüsü olmaz!
Oluyor, çünkü İslam uygarlığı kendini yeniden üretemiyor.
Ya Sinan kopyası, Mehmet Ağa, Davut Ağa kopyası yaratmaya çalışıyor, ya da “modernlik etmeye” kalktığı zaman ortaya “füze gibi minareleriyle”, sivri çatılarıyla falan birtakım ucubeler çıkıyor.
Hat sanatında yeni yazı biçimleri bulabildiniz mi? Eloğlu önceleri Letraset’le, şimdi de bilgisayarda, Latin alfabesinin yüzlerce türevini yarattı.
Giyim modası üretebiliyor musunuz? Hayır, Versace ne yaparsa alıp kestiriyorsunuz.
İslami at koşumu takımları var, yular var, üzengi var, mahmuz var, “İslami otomobil” var mı?
Olamaz, çünkü İslam bilim de üretemedi, onu işe vurup teknoloji de üretemedi.
Evet, batının izin verdiği ölçüde kendisi de yapıp işletebiliyor bazı şeyleri, petrol kuyusu falan, ama hiçbiri “kendi icadı” değil.
“Dinde reform” tartışıyorsunuz.
İslam, kendini yeniden üretemediği ve yeni bir estetik bütün yaratamadığı takdirde, 21. yüzyılın “Müslüman-Hristiyan savaşını” kaybedecektir.
Çünkü çağdaş silahı yaratan da üreten de batı uygarlığı. Usame’nin adamları ikiz kulelere kılıç kalkanla saldırmadılar. Usame elinde palayla değil AK-47 tüfeğiyle poz veriyor, hem de Karagöz perdesine değil, kefere icadı televizyon kamerasına!
Zaten Nostradamus da öyle demiş canım, uzun sürecek, kanlı geçecek ve batı kazanacak demiş. 2030-2040 yıllarında falan...
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamış
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!

