Haberler

Oslo’nun Politik Ağı

Tarih: 25 Ocak 2007 Kaynak: Worldview Yazan: Thomas McQuillan Çeviren: Aslı Canbal Özdemir, Derya Karadağ

Fotoğraf: Worldview

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki patlama, hiç şüphesiz mimarideki pek çok durumu etkiliyor. Bununla birlikte, bölgesel gelişim ve kentsel pratiklerin biçimlendirilmesine etkisi çok daha güçlü. Geleneksel olarak kentlerin kimliği, daha çok belli belirsiz, değişime açık ve dinamik kentsel formlar tarafından belirleniyor. Kentleşme, gelişim modellerinin ve hayallerin meselesi olmaktan çıkıp işbirliği ve karşılıklı iletişimin sağlanmasını gerektiren politik bir meseleye dönüşüyor.

Bu geçiş döneminin bir sonucu olarak, bağlamın kavramı genişletildi. Mekanın ve boşluğun fiziksel kalitesine ek olarak, sosyal modellerin de altının çizilmesi ile bağlam, planlama hareketleri, politik programlar ve yatırım stratejileri ile kademelendirildi. Diğer taraftan, bu değişim projelerin gerçekleştirilmesi aşamasında yeni sorun ve pürüzlere neden oldu ve kentsel değişime direnç gösteren kötü ve karmaşık bir çevresel pratik yarattı. Başka bir bakış açısı ile bakıldığında ise bu yeni çevrenin kentsel değişimi daha geniş bir alana açtığını ve aktörlerinin daha geniş bir alanda temsil edildiğini görüyoruz.

Oslo gibi yaklaşık yüzyıldır pozitivist sosyal demokratik yatırım ve planlama sistemi ile örnek olmuş bir kentte, piyasaya yönelmiş politikaların ortaya çıkışı çıkmazı netleştirdi. Oslo, bir anda kendini Avrupa yasalarının ve küresel ağın ortasında buldu. Fakat bölgesel yasalar ve planlamanın bağlamı bu yeni koşullar için oldukça yavaş ilerleyebiliyordu, bu da Oslo’nun etkileyen güçlere adım uyduramamasına neden oldu.

Son günlerde, yeni politik alternatifler ortaya çıktı. Bunların en çok dikkat çekeni, bir grup akademisyen, sosyolog ve sanatçının kurduğu Oslo Kentsel Forumu. Parlemento Başkanı Erling Fossen ile Oslo’da politikanın nasıl şekillendiğini konuştuk.

Thomas Mcquillan: Önemsiz bir konumu olan küçük bir kent için, Oslo günümüz kentsel teorisi tarafından önemsenen yönetim merkezlerinin farklılaşması, hareketlilik ve küreselleşme kavramlarda başı çekiyor. Bu çevrede Oslo’nun sizce nasıl bir rolü var?
Erling Fossen:
Bu bakış açısına göre Oslo, diğer Avrupa kentlerine benzemiyor. Önceleri, Oslo gibi küçük merkez kentlerinin eyaletlerdeki pozisyonu daha net tanımlanmıştı. Fakat, ekonomi ve üretim bilgisinin küresel farkındalığının artması ile bizler, eyaletler ve kentlerin farklı gündemlere sahip olduğunu farkettik. Buna örnek olarak Irak savaşını protesto eden Amerikan kentlerini verebiliriz. Amerika’nın savaştan elde ettiği kazançtan kentler yararlanmıyor. Kentler daha çok ticaret ile ilgilenirken, devlet toprak ile ilgileniyor.

Küreselleşme, kentler arasında hareketlilik ve etkileşim sağlayan yeni ilişkilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Aynı zamanda, bu kentler kendi aralarında yarışmaya açık bir hale geldiler.

TMQ: Bu ilişkinin koşulları neler?
EF:
Bu yeni durumun zorluklarından birisi bilgi tabanlı ekonominin büyümesi sonucu üretim merkezinin kaybolması. Postendüstriyel çevre, kenti, yöresel emek ve malzemelerin merkezi olarak değil, küresel ilişkilere açılan bir şebeke olarak görüyor.

TMQ: Fakat sizce Oslo, endüstriyel olmaktan bile uzak iken gerçekten postendüstriyel olabilir mi?
EF:
Doğru. Engels’in bir seyahat mektubunda yazdığı gibi; “modern bir toplumun ön şartları, işçi sınıfı ve endüstridir.” Elbetteki Oslo tarıma dayalı ekonomisi ile bunların hiçbirisine Avrupa’daki anlamı ile sahip olmadı. Fakat 19.yy’ın sonlarına doğru Oslo’ya bakacak olursak, çalışanların büyük bir çoğunluğunun endüstriyel sayılacak üretim, paketleme ve dağıtım işlerinde çalıştığını görürüz. Bu yolla, tarihi endüstriyel yapılara sahip olmamasına rağmen Oslo’nun endüstriyel bir kasaba gibi davrandığını söyleyebiliriz.

TMQ: Oslo’nun bu postendüstriyel gelişmesini nasıl özetlerdin?
EF:
Kulağa fazlaca Marksist bir söylem gibi gelmesi riskine rağmen, ben ileri bir toplumda, şehirlerarası yarışın çevresinde üretilmesine izin verilen bir üretim şekli olması gerektiği görüşündeyim. Ama üretim eski anlamı ile algılanmamalı, ürün bazı değerleri ortaya çıkarmalı. Bunu yapmak için ise birkaç koşulun karşılanması lazım.

Kent, üretim ve pazarlama arasında aktif bir şebekeye sahip olmalı, bu bağlantıları onaylamalı ve sürdürmeli. Buna ek olarak, nüfusunun %20’sini etnik azınlıkların oluşturduğu Oslo, gittikçe daha heterojen ve hareketli bir hale gelmeli. Charles Jenks’in “Heterojenity, başlıbaşına kentin gelişim nedenidir; ekonomik ve kültürel olarak gelişime olumlu etkileri vardır.” sözlerini ve heteropolise çağrıda bulunuşunu doğru buluyorum.

Oslo, Avrupa’daki en küçük başkentlerden ve dünyada 500’den fazla Oslo’dan daha büyük kent var. Hükümet’in göreceli zenginliğine rağmen, çok az yerli risk başkente yön veriyor, bu nedenle başkentin ölçeği basitçe pazarların ölçeğine uymuyor. Buna ek olarak da yabancı yatırımcılar, Oslo’nun siyasal ve ekonomik manzarası karşısında fazla şüpheci ve riske girmek konusunda isteksiz.

TMQ: Geçenlerde Oslo’nun Hong Kong, Tokyo ve New York’u da geçerek dünyanın en pahalı kenti seçildiği dikkate alınınca garip bir çelişki doğuyor.
EF:
Eurostat’a göre Oslo Avrupa’daki en iyi eğitimli ve aynı zamanda en genç nüfusa sahip kentlerden biri. Buna ek olarak, yüksek derecede teknoloji ve anlayış girdileri var. Bu kenti gelecek için bir çeşit araştırma çevresi durumuna getiriyor. Anı zamanda aktif altkültür manzaraları da var ki bu kenti “tembeller” için ideal bir yer yapıyor. Bu herhalde Oslo’nun en dikkate değer özelliği: hem altkültür olarak aktif hem de teknoloji bakımından ileri. Ünlü bir yerel eğilim analisti bana dedi ki: Oslo eğlence için şiddet veya kokain bulmak için harika bir yer.

TMQ: Siz hareketlilik ve ağ oluşturma yanlısısınız, fakat Oslo’nun dokusuna sıkıca sarılmış gibi görünüyorsunuz. Başka bir şehre yerleşmeyi düşünür müsünüz?
EF:
Bir keresinde biri bana bir yere yerleşmek için orada yerleşik olmayı gerektiren birşey olması gerektiğini söylemişti. Küresel göçerlik hala faklı yerleşkeleri gerektiriyor. Çok seyahat eden arkadaşlarım benimle eğleniyor ve beni gezi hikayeleriyle bana gözdağı vermeye çalışıyor ama benim burada sağlamaya çalıştığım Oslo’yu gerçek bir yer yapmanın parçası olabileceğim bir çeşit “çalışma kültürü” oluşturmak. Projem iç patlamalardan biri, hareket çemberimin çapını daraltmak, herkes dışarı doğru patlarken, genişler ve yayılırken ben daha çok yoğunlaşıyorum. Böylece hareketlerim kentin merkezine daha fazla odaklandı. Favori yerlerim var: Tam kent merkezinde yaşıyorum, düşünmem gerektiğinde Rosenkrantzgate üzerindeki Original Nilsen’e, içmeye Mariboesgate’deki Robinet’e gidiyorum ve Christian Augustsgate’deki Zoo Lounge’da bir politik tartışma yeri olan “InterCity”i düzenliyorum. Bütün bunlar çapı 500 metreden fazla olmayan bir daireyi tanımlıyor.

TMQ: Öyleyse siz Oslo’nun odak noktası olmaya çalışıyorsunuz.
EF:
(Gülüyor)

TMQ: Bazı eleştirmenler, Deleuze’ün felsefeyi “sorun yaratmak” şeklinde tanımladığı gibi, Oslo’nun aşırı kararsızlığından başka bazı kentsel sorunları olduğu ve gerçek konunun sorunların çözümü değil yaratılışları olduğu yönünde spekülasyonlar yaptılar. Sizin politik programınızda Oslo’yu “ilk ilişkisini bekleyen bir bakire” olarak tanımlıyorsunuz. Onu hangi sorunların beklediğini öngörüyorsunuz?
EF:
Birçok yönden Oslo çizginin sonuna, hikayenin sonuna ve bir yandan da yeni bir başlangıca geldi. Refah, sakinlerine dengeli bir şekilde dağıtılmaya başladı. Dolayısıyla politika sadece sorunlara çözüm geliştirmek değil, aynı zamanda anlam yaratmaktır. Şimdi Oslo Kent Hareketi’nin en önemli görevlerinden biri bireyleri politik varlıklarıyla yeniden biraraya getirmek. Temsiliyetçi politik sistemler insanları ikiye ayırıyor; bireyler sivil hedeflere odaklanırken politikacılar politik kısımla ilgileniyor. Bizim organizasyonumuzun hedefi bireylerin kendi şehirlerinin kontolüne sahip olduğu katılımcı demokrasiyi geliştirmek; bu bireyin sadece tüketici olmak yerine kendi yaşamının üreticisi olasının tek yolu.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.