reklam

02 Ocak 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Tarih rahatsız edilecek

Bu yaşlı, yorgun ve ağırbaşlı tarihsel yapıtın içine ''1500 kişilik lokanta'' vb. reklamlarla birlikte ''yılbaşı partisi''ni de sıkıştırmayı, ürpermek yerine ''sevinerek'' karşılayanların giderek çoğaldığı bir dönemdeyiz...

''Alışveriş üniteleri, kafeler, barlar, konser mekânları, 1500 kişilik lokanta, işyerleri...''

Bu tanımlamalar, herhangi bir ''eğlence ve ticaret merkezi'' için olsaydı, peşinden gelen ''yılbaşı partisi'' çağrısını da olağan karşılardık. Ama, aynı tanımlamalar ''1600 yaşındaki'' tarihsel bir mekâna, sözde ''restorasyon'' (!) adına, adeta ''tepilerek sıkıştırılmış'' kullanımlar için söyleniyorsa, peşinden aynı yılbaşı partisi çağrısı gelse de gelmese de ''ürpermemek'' mümkün mü?..

Hele ki bu tarihi mekân, İstanbul 'un 2600 yıllık kent tarihindeki Bizans döneminden günümüze kadar ulaşabilmiş; sadece mimarlık ve sanat tarihi açısından değil, kentin ''altyapı uygarlığı'' ve ''şehircilik tarihi'' bağlamında da çok büyük bir değer taşıyan ''Binbirdirek Sarnıcı'' ysa...

Ne var ki bu yaşlı, yorgun ve ağırbaşlı tarihsel yapıtın içine ''1500 kişilik lokanta'' vb. reklamlarla birlikte ''yılbaşı partisi'' ni de sıkıştırmayı, ürpermek yerine ''sevinerek'' karşılayanların giderek çoğaldığı bir dönemdeyiz... İstanbul'un bir yandan ''altyapısız dünya kenti'' olarak hemen her yağmura teslim olmaya başlamasıyla, 1600 yıl önce bile yağmur suyunu yeraltında toplayıp kentin hizmetine sunmayı başardığını ''belgeleyen'' bir anıt eseri şimdi ''eğlence ve ticaret mekânına'' dönüştürmek arasında bir ''ilişki'' yok mudur dersiniz?.. Bu ilişki, kuşkusuz örgütlü değilse bile ''kültürel'' dir... Kentin eşsiz tarihine son yıllarda sadece ''rant kaynağı'' gözüyle bakan bir ''yağma kültürünün'' , aynı kenti yağmur sularını denize bile akıtamayacak düzeyde ''imar talanıyla tıkaması'' kadar da olağan ne olabilir?..

Restorasyonu yapan mimar, eleştiriler karşısında hep şunu söyledi: ''Tarihi duvarlara ve özgün yapıya müdahale etmedik... Hem sağlamlaştırma, hem de eskiye dokunmayan hafif düzenlemeler yaptık...'' Bu yöntem ''teknik'' olarak doğru olsa bile, müdahale ne kadar ''hafif'' olursa olsun binlerce kişinin bu çok özel ve hassas mekânı ''çiğnemesi'' , acaba ''ağır'' bir çullanma değil midir?.. Üstelik şimdi ''yılbaşı partisi'' falan gibi ''şımarıklıklar'' la da birlikte, artık ''çılgınlar gibi'' çiğnenerek!..

İşte bu çılgınlık için restorasyon ve proje daha başlamadan önce demiştik ki: ''Binbirdirek Sarnıcı kültürel bir mekân olmalı; örneğin İstanbul'un Bizans çağı burada sergilenebilir, böylece kentin ve sarnıcın geçmişine vefalı bir koruma projesi gerçekleşir...'' Biz bunu önermekte geç kalmamıştık; ama Türkiye artık ''geç'' kalıyor... Yılbaşlarını ''onurla'' kutlamak varken ''yozlukla'' kutlamayı yeğleyerek tarihinden gelen ''ağırlığını'' da günbegün yitiriyor..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

Aralık 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31 diğer aylar için tıklayın

Diyalog 2002'nin ilk konuğu Murat Tabanlıoğlu  10 Ocak 2002'de Diyalog bölümümüze konuk olarak sorularınızı yanıtladı.

Murat Tabanlıoğlu

Arkitera Forum'da Buluşmayı okumak için tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz