Haberler

Tasarımın merkezi İstanbul

Tarih: 10 Eylül 2007 Kaynak: Akşam Yazan: Selin Özavcı
Bir tarafta 10. Uluslararası İstanbul Bienali diğer tarafta Bienal’e paralel olarak ilerleyen yan projeler… Öte yanda bir haftadır İstanbul’un siluetine tasarım ürünlerin çekiciliğini katan İstanbul Design Week… İstanbul sokakları, tasarım kavramının uluslararası ev sahipliğini üstlenmiş durumda. Öncelikle Bienal programını takip ederek etkinliklere göz atmanızı öneriyoruz. Biz de Bienal haricinde devam eden, bu hafta sonu itibarıyla sona erecek aktiviteler arasından en heyecanlı görünenlerden bir derleme sunuyoruz.

The Hall'da sanat üçgeni
Magnet İstanbul yeni bir oluşum. Ancak önayak oldukları uluslararası organizasyonlarla, İstanbul’un kültür-sanat çevresine kendi kimliğini kanıtlamayı çoktan becerdi! Magnet İstanbul etkinliklerini, The Hall adını verdikleri, Beyoğlu’ndaki eski bir Ermeni Surp Katolik Kilisesi binasında sürdürüyor. The Hall’un ev sahipliği yaptığı son proje de 10. Uluslararası İstanbul Bienali’ne paralel olarak gerçekleşen ve yarın son günü olan ‘The Triangle Project’. Projenin son günü yarın ama bu, 3 yıl kadar sürecek bir işbirliğinin sadece ilk adımı. The Triangle Projesi’nin esas amacı Kopenhag, İstanbul ve New York arasında bir ‘sanat üçgeni’ kurmak. Sound-art, food-art, moda enstalasyonları ve sanatın farklı disiplinlerini kapsayan projenin ana teması, ‘Triangle Project-at the end of the rainbow’ (Üçgen Projesi-gökkuşağının sonunda) olarak belirlenmiş. Sadece bu kadar değil hükümetlere duyulan hoşnutsuzluk da projenin çıkış noktası aslında. Biraz daha açarsak; ‘Danimarkalıların Bush yönetimli politikalar izleyen hükümetlere duyduğu hoşnutsuzluk, aradıkları farklı soluğun İstanbul’dan çıkabileceğine dair hissettikleri inanç ve İstanbul’a duydukları hayranlık’ şeklinde özetleniyor. Ayrıca bu projeyle Danimarka ile Türkiye arasında yaşanan karikatür krizinde oluşan olumsuz havanın, iki kültür arasında sanat yoluyla kurulacak sıcak bir diyaloğa çevrilmesi amaçlanıyor. Malum projenin 3 ayağı, 3 ayrı kente dayanmış. Haliyle de bu 3 metropolün sanatçıları arasında, 3 yıl boyunca bir bağ oluşacak ve zamanla kendi kendini besleyecek. Projede bugün, insanın tüm duyularına seslenen ‘Eat My Istanbul’ etkinliği takip edilecek.

Food-art’ın (yemek sanatı) İstanbul’daki öncülerinden Dilara Erbay, The Hall’un ortasına kurulacak mutfak enstalasyonunun içinde tasarımını doğaçlama olarak yaparken, ses sanatçısı Cenk Sarkus mutfaktan çıkan sesleri kaydedecek. Barbara Lourens de yemekle ilgili doğaçlama şarkılar söyleyecek. Batur Sönmez, Özge&Nur, Halit Soysal, Ahmet Ağaoğlu ve EvaLa Cour gibi isimlerin projeleri de işin içinde olacak.

Pazartesi günüyse ‘Mashup the World’ konsepti dahilinde hafta boyunca ortaya çıkan sanat, ses ve müziğin bir karışımı sunulacak katılımcılara.

En cüretkâr tasarımlar
KüratörlüĞünü Erdem Akan’ın yaptığı XXX Design Sergisi içinde yer alan 32 tasarımcının tüm işleri cinsellik kokuyor. Ne var ki bu tasarımlar mesajlarını, keskin ve sert bir biçimde değil daha ziyade naif ve bolca hınzır bir biçimde anlatıyor. Yalnız kalpler için geçici morluk dövmesi, içinde türlü seks objesi olan oyun çantası, narsistlik kavramına gönderme yapan manken gibi tasarımlar sergiden verilebilecek örnekler. Tasarım Haftası içinde yer alan başka işleri de olan Akan, XXX Design’a kırmızı stiletto ayakkabılarıyla katılıyor. Sergi için bir ayakkabı seçmesinin sebebiyse; ayakabının seksle ilgili olarak kadının üzerindeki en fetiş objelerden biri olması. Stilettoları, modernizmin önemli söylemlerinden biri olan ‘form fonksiyonu takip eder’ mantığına uygun olarak tasarlamış. Çünkü cinsel birleşme esnasında ayaktan çıkmayan ergonomik bir yapıya sahip! Akan’ın cümleleriyle bu kırmızı ayakkabının mesajıysa: “Fonksiyon seksi takip eder…”

Ünlülerin yaşam enerjilerini keşfedin
İstanbul Tasarım Haftası’nda dikkat çeken işlerden biri Mimar Tülay Beşer’in ‘Ünlülerin Yaşam Enerjisi’ projesi. Beşer, 10 ünlü ismin yaşam enerjilerini yorumlamış. Tasarımların ilham kaynağı olan ünlü isimler arasında Sezen Aksu, Hülya Avşar, Nükhet Duru, Orhan Gencebay, Acun Ilıcalı, Ajda Pekkan, Teoman, Hıncal Uluç ve Cem Yılmaz var.

Sezen Aksu - Minik Serçe Lamba / Mumluk: Sanatçının müzik bilgisi, romantik, sofistike, estetik duygusu bu tasarıma yansıtılmış.

Nükhet Duru - Flamenko Koltuk: Kadın ve güzellik temasını yansıttığı düşünülen Duru, yaşam enerjisini güzel kadın imajı ve kostümlerinden alıyormuş.

Orhan Gencebay - Sevgi Sehpası: Yaşam enerjisini en iyi anlatan müzik ve insan sevgisi olduğu düşünülmüş ve sazlardan yapılmış bir çiçek formu ile bu enerji yansıtılmış.

Modern sefertası Tasarım Haftası’nda
Geçen sene Barselona’da gerçekleşen Electrolux Genç Tasarımcılar Yarışması’nın birincisi olan Metin Kaplan, modern sefertası tasarımı ile İstanbul Design Week’te. Yarışmada dereceye giren ürünlerin sergileneceği stantta yer alacak olan bu modern sefertasının adı Nevale… Bu, Kaplan’ın kimyasal gıdalar ve fast-food beslenme tarzına karşı geliştirdiği bir tasarım. Zaten Kaplan’a göre tasarım, ‘bir sorun giderme disiplini.’ Bunun için de ucuz, ekonomik dolayısıyla da seri üretime uygun projeler ilgisini çekiyor. Bu noktada da çevreci ve yeşil tasarımların öne çıkmasının zamanı olduğunu düşünüyor. Kaplan’ın şimdilik teoride olsa da; Türkiye’de bisiklet kullanımını yaygınlaştırma, su arıtma ve damıtma, çevreci motosiklet gibi ‘yeşil’ projeleri var. Metin Kaplan’ın adını çevreci tasarımların altında görmemize az kalmış gibi!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.