
Molecular
Hasköy'deki eski Mayor Sinagogu'nda yer alan Molecular yerleştirmesi 20 Şubat 2010 Cumartesi günü Garaj İstanbul'da yapılan bir etkinlikle başladı. Aslında bu yerleştirme 7 Eylül 2009'da neredeyse gizlice açılmış. İşin sergilendiği mekanın çevresine ne bir işaret, ne de bir tabela konuldu ve hedeflendiği üzere kulaktan kulağa yayılarak duyuldu. Çünkü sanatçı bu yerleştirmeyi sergi ya da enstalasyon olarak nitelendirmemeyi seçmişti.
İçinde bir alüminyum döküm atölyesi, bir kauçuk imalathanesi, bilardo salonu küçük bir restoran barındıran ve depo olarak kullanılan ve adeta kaderine terk edilmiş olan mekan tarihi, ekonomik ve sosyal çağrışımlarla yüklü. Sanatçı mekanla kurduğu ilişkiyi bir söyleşisinde şöyle dile getirmiş: "İstanbul'un zaman içinde geçirdiği ekonomik sosyal, politik yaşamındaki güçlerden kaynaklanan değişimin etkisiyle parçalanan mekanın dokusu beni çok etkiledi. Ve hemen bir şeyler yapmak istedim. Bu yerleştirmenin, tıpkı simyasal bir reaksiyonda olduğu gibi sorunlarla kaynaşarak ve yüzleşerek gerçekliğin farklı katmanlarda okunmasını sağlamasını hedefledim".

Molecular (İSTANBUL) yerleştirmesi üzerine gerçekleşen tartışmaya sanatçı Serge Spitzer, Paris'ten Palais de Tokyo'nun direktörü Marc-Olivier Wahler, Berlin'den Chipperfield Architects'in direktörü Alexander Schwarz, Londra'dan David Chipperfield, Linz'den Lentos Müzesi Sanat Yönetmeni Stella Rollig, İstanbul'dan Ali Akay, Ferda Keskin ve Nevzat Sayın katıldı.
Toplantıda katılımcılar sırayla iş, mekan ve bu ikilinin çevresiyle ilişkilerini yorumladılar. Molecular'ın şehirlerin katmanlarını ve organik boyutlarını yansıttığı ifade edilirken başka bir yorum da işin gözlemlendikten sonra insanın hatıralarına yerleştiği üzerineydi. İstanbul'un zaman içindeki parçalanan dokusundan etkilenen işin "su" gibi bir mekan yarattığına değinildi. Bir molekülün en küçük parça olup nasıl bir bütünün tamamının özelliklerini taşıdığı ve bunun işe olan yansımaları konuşuldu. Herhangi bir şeyin genelleştirildikçe bir diğerine benzemesinin sonucu olarak öznel özelliğin önemi tartışıldı.
Fotoğraf danzon2008.blogspot.com'dan alınmıştır
Bu konuşmaların ardından Spitzer, mikro ve mega yapıların kendisini ilgilendirdiğini ve esas işinin ölçekle olduğunu anlattı. Gelen soruları yanıtlayan sanatçı, Hasköy'de özellikle sinegog çevresindeki insanların yaşamlarını sanatına dahil etmeyi düşünmediğini, ancak yaşam savaşlarına hayranlık duyduğunu ve bu durumun kendisini düşünmeye ittiğini belirtti.
Sanat yaşamı boyunca hiçbir işinde din temasını kullanmadığını belirten Spitzer mekanı gördüğünde bu işi yapması gerektiğini anlamış. "Benim İstanbul'a verdiğim bir hediye" dediği işinin abartılmaması gerektiğini, sadece bu yerleştirme ile bu mekanın ya da Hasköy'ün kurtarılamayacağının altını özellikle çizdi.
Serge Spitzer'in Hasköy'deki Mayor Sinagog'unda yer alan yerleştirmesi kış aylarında her gün 11:00 ve 16:00 saatleri arasında, yılın diğer zamanlarında ise 11:00 - 18:00 saatleri arasında görülebiliyor.
İçinde tartışmaların da yer alacağı Molecular (ISTANBUL) kitabı 2010 Mayıs ayında basılacak.