Sakıp Sabancı Müzesi, yaklaşık 50 yıl önce Türkiye’de bir müze kurmak isteyen; ancak başvurusu kabul edilmeyen Calouste Sarkis Gulbenkian’ın 6000 parçalık koleksiyonunun bir bölümünü ağırlıyor.
Geçtiğimiz ay sona eren Picasso Sergisi’nden sonra açılan ve nadide eserlerle göz dolduran sergi, 1950’li yıllarda kalan ve pek bilinmeyen bir girişimi ile bu girişimin ardındaki hikayeyi yeniden hatırlatıyor. Dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden biri olan Gulbenkian’ın koleksiyonunun büyük bir kısmı, Türk ve İslam eserlerinden oluşuyor. Uzun uğraşlardan sonra sergilenmek için bir kısmı İstanbul’a getirilen koleksiyonu Gulbenkian, Türkiye’de kurulacak bir müzeye bağışlamak istemiş. Ancak o dönemde azınlıklar konusunda hassas bir süreçten geçen Türkiye, zengin işadamının bu talebini duymazdan gelmiş! Türkiye’den umduğu cevabı alamayan Gulbenkian, ölümünden birkaç yıl önce yazdığı vasiyette Lizbon’da kendi adına bir vakıf ve müze kurulmasını, bütün servetinin ve koleksiyonunun da buraya bağışlanmasını istemiş.
1869’da Üsküdar’da doğan koleksiyonerin, Üsküdar’dan başlayıp Lizbon’da son bulan ve Gulbenkian’ın deyişiyle ‘En iyiler değil, başyapıtlar’ anlayışıyla oluşmuş koleksiyonu şimdi, o hayatın başladığı Üsküdar’ın karşı yakasında, Emirgân’da bulunan Sabancı Müzesi’nde sergileniyor. Calouste Gulbenkian, 1955’te sonlanan yaşamını, bazıları ünlü sanatçılar tarafından resimlenmiş nadir Avrupa baskı kitaplardan İslam elyazmalarına, İznik seramiklerinden Osmanlı kumaşlarına ve oryantalist tablolara uzanan bir koleksiyon oluşturmaya adamış bir isim. “Lizbon Calouste Gulbenkian Müzesi’nden Başyapıtlarla Doğu’dan Batı’ya Kitap Sanatı ve Osmanlı Dünyasından Anılar” başlıklı sergi, 28 Mayıs’a dek sürecek.
Lizbon Calouste Gulbenkian Vakfı koleksiyonundan getirilen sergi, Türkiye ve Portekiz dışişleri bakanlıkları himayesinde düzenleniyor. Sabancı Müzesi, aralarında 75 elyazma ve baskı kitap, 36 tekstil, dokuma ve İznik çinilerinin de olduğu 111 parçalık koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Sergideki kitaplar, değişik kültürlerden zengin bir antoloji sunuyor. Doğu’dan Batı’ya Kitap Sanatı bölümünde Auguste Renoir’in özgün bir suluboya resmini içeren ve Victor Hugo kitaplığından çıkmış bir antikçağ şiiri derlemesi, 15. yy’da Herat’ta yazılıp resimlenmiş bir Şahname, Avrupa ortaçağının tezhipli bir saatler kitabı, Japon ressam Utamaro’nun ağaç baskılarını içeren bir böcekler kitabı. Osmanlı hattatları tarafından yazılmış İskender Sultan Mecmuası’nı da içeren seçki, Calouste Gulbenkian’ın etkileyici hayat hikâyesini de yansıtıyor. Osmanlı Dünyasından Anılar bölümünde ise Gulbenkian’ın Osmanlı kökenlerine gönderme yapan 36 parçalık oryantalist tablo, kumaş ve çiniler yer alıyor.
Calouste Sarkis Gulbenkian, varlıklı bir Ermeni ailenin tek oğlu olarak Üsküdar’da doğdu. 13 yaşında gittiği Marsilya’nın ardından eğitimini Londra’da sürdürdü. 22 yaşındayken girdiği petrol endüstrisinde sektörün Ortadoğu’daki gelişiminde önemli rol oynadı. Müzakereler sırasında elde ettiği hisseler, ona iş dünyasında “Bay % 5” lakabını kazandırdı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Lizbon’a yerleşti. 20. yüzyılın önemli sanat koleksiyonerlerinden olan Gulbenkian, yaşamının son yılında kendi adını taşıyan bir vakıf kurulmasını vasiyet etti.
Sergi İçin Ne Dediler
Nazan Ölçer (SSM Müdürü)
Uzun zaman önce karar vermiştik biz bu koleksiyonun gelmesine. Zamanlama bizi sıkıştırdı. Kitaplar çok değerli. Eser seçimlerine birlikte karar verdik. 13-20. yüzyıl arası bir dönemden kitaplar var. Koleksiyon aslında çinileriyle ünlü. O yüzden çini ve kumaşlar da getirdik. Zor ödünç verilen parçalar da geldi. Çok mutluyuz.
Joao Castel-Branco Pereira (Calouste Gulbenkian Müzesi Müdürü)
Bu koleksiyon, Gulbenkian’ın çocukluğunda yaşadığı İslam uygarlığının inceliğini de kapsıyor. Kitapların özel bir yeri var. Sürekli sergileme kapsamında değil. Burada Lizbon’daki müzede bile çok nadir sergilediğimiz kitaplar var. Bu ayrıcalığın sebebi, Gulbenkian’ın İstanbul’u hep kalbinde taşımış olması. İstanbul bunu hak ediyor.
Emilio Rui Vilar (Calouste Gulbenkian Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı)
Gulbenkian’ın, Doğu ve Batı’yı birleştiren kişiliğine atıfta bulunan eserleri getirdik. Türkiye’ye ait çok sayıda eser de var. Özellikle İznik çinileri, halılar, tekstil ürünleri ve Osmanlı kumaşlarından eserler. Koleksiyon 6 bin parçadan oluşuyor. Biz müzede 1500 parçasını sergiliyoruz. 1000 parçalık kısmı Osmanlı’dan. Burdaki sergi ise kitaplar ekseninde Doğu ile Batı arasındaki köprüyü anlatıyor.