Haberler

Mimari moda

Tarih: 29 Haziran 2010
Her ikisi de birbirini besliyor, yeri gelince birbirine ilham kaynağı oluyor.

Bundan yüzyıllar önce, insanların kendilerini tehlikelerden koruduğu, sakladığı, bir nevi barınak görevi yüklediği, çatısı; kıyafetleriymiş. Nasıl ki, bizler için evimiz, huzur, güven, mutluluk ve gizlilik anlamlarını taşıyorsa, onlar için de bedenlerinin üzerlerine geçirdikleri deriler, kürkler, evleri, yuvaları, korunaklarıymış. Aslına bakarsanız giysiler ve evler, daha genel anlamıyla giysiler ve yapılar arasındaki çizgi bu denli ince işte...

Her ikisi de birbirini besliyor, yeri gelince birbirine ilham kaynağı oluyor. Hiçbirimiz evlerin penceresine bakıp, gömlek ceplerinin buradan doğduğunu iddia edemeyiz belki ama tarih içerisinde, mimaride hakim olan her türlü sanat akımının, beraberinde giysileri de etkilemeyi ihmal etmediğini söyleyebiliriz. Uzanıp sanatın tarihine birazcık göz atarsak, bahsi geçen ilişkiye dair örnekler yardımıyla daha doğru bilgilere ulaşabiliriz.

KALE BURÇLARI BİLE İLHAM KAYNAĞI
Mesela Gotik Dönem'den başlayalım... Papalık ile Krallık arasında güç gösterisi olarak nitelendirebileceğimiz, sivri ve dikey hatlardaki aşırı inceliğin hakim olduğu Gotik Dönem'de bile giysiler, mimariden nasibini almıştır. Gotik sanatın sivri kule kemerlerini yansıtan pek çok detay, kıyafetlerde, sivri burunlu ve tabanlı çoraplar, kol kenarlarında sivri stiller olarak karşımıza çıkmıştır. Yapıların sivriliği kadın başlıklarını da etkilemiş; Dom Katedrali'nin çatısını, Avrupalı herhangi bir bayanın başlığında görmek imkansız olmamıştır. Hatta öyle ki, kale burçları ve mazgal delikleri bile kostüm tasarımlarına ilham olmuştur. Rönesans'a baktığımızda, dönemin aşırıya kaçan süslemeleri saraylarda olduğu gibi kostümlerde de kendini göstermiştir. Ünlü ressamların bu dönemde yaptığı kadın portrelerinde, gerek mücevher, gerek saç, gerekse kıyafet konusunda yapılan tercihler bahsi geçen aşırılığı bizlere kanıtlamıştır. Keza, Rönesans'tan sonra gelen, saraylarda ve Avrupa'nın büyük merkezlerinde popüler olan, abartılı gösteri zevkine uygun sanat olarak da adlandırabileceğimiz Barok Dönemde de durum pek farklı değildir. Mimaride ölçülü ve şık olan detaylar kostüm yapımında da söz sahibi olmuş, özellikle hareketlilik ve akışkanlık, giysi stillerinde kendini göstermiştir. Barok Dönemde bayanların giydiği su gibi akıp giden kat kat kabarık etekler, mimari özelliklerle paralellik taşımaktadır.

GİYSİLERİN ÇİMENTOSU KUMAŞLAR
Demek istediğim moda ve mimarlık kulağa ilk başta Tom&Jerry veya Bonnie& Clyde gibi bir ayrılmaz ikiliyi çağrıştırmasa da, aralarındaki sağlam ilişki yüzyıllardan beri süre geliyor. 13. Yüzyılda, fazla soyutlama yoluna gidilmeden, yapılardan giysilere direkt olarak aktarılan detaylar, günümüzün "Mimari Moda" kavramının temelini oluşturuyor. Tasarımcıların sık sık başvurduğu, giysilerin sığınak gibi görüldüğü düşüncenin ışığında oluşturulan bu yöntemin ne denli yol gösterici olduğu Coco Chanel'in "Moda Mimaridir: Ölçüler Meselesidir" sözleriyle özetleniyor. Günümüz tasarımcıları arasında da gerek yıllarca mimarlık yapıp ardından birgün "sahi ben neden elbise tasarlamıyorum" diyenler olsun, gerekse en başından beri modayı da kumaşlar ve desenler aracılığıyla yükselen yapılar olarak görenler olsun, bu akımı destekleyenlerin sayısı gitgide artıyor. Kumaşlar bina yapımında kullanılan çimento, beton olarak görülüyor, güçlü silüetler bedenin üzerine şekil ve formlar aracılığıyla kat çıkar gibi yerleştiriliyor. Üstelik her ikisi de üç boyutlu olarak düşünülüp her ikisinde de geometriden yararlanılıyor.

DİSİPLİNLERARASI İŞBİRLİĞİ
Dünyaca ünlü Türk tasarımcı Hüseyin Çağlayan da tasarımlarında sık sık mimari öğeleri barındırıyor. Tasarımlarında kullandığı yeni strüktürler ve malzemeler sayesinde çağdaş mimariyi neredeyse modadan daha çok destekleyip, her iki disipline de aynı anda mavi boncuk dağıtıyor. Aslında yeni bir şey olmasa da, yıllarca sadece rengi, deseni ve boyunda oynama yaparak karşımıza çıkan tasarımlar kabak tadı vermişken, gelecekten kopup gelmiş gibi duran mimari moda hepimizin hoşuna gitti. Hüseyin Çağlayan başta olmak üzere Yohji Yamamoto ve Yeohlee gibi isimlerin çalışmalarına bayıldık. 2009 İlkbahar Yaz Sezonu için Gianfranco Ferre'nin Sidney Opera Binası'ndan esinlenerek tasarladığı elbiseyi ayakta alkışladık. Çağdaş mimari ve geleneksel modanın birleştirilmesine önümüzdeki yıllarda daha çok şahit olacağımızın altını çizip, yazımı ünlü tasarımcı Pierre Balmain'in sözleriyle noktalamak istiyorum; "Elbise dikmek, hareketin mimarisidir, bir elbisenin en önemli kısmının yapım aşaması olduğuna inanmaktır."

Gotik Sanatın en karakteristik özelliklerini taşıyan Köln Katedrali ve Jan Van Eyck'in Giovanni Arnolfini ve Karısı Portesi karşılaştırıldığında, aradaki benzerlikle açıkça gözleniyor.

Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.